Kişiye özel yaşanan devrim nedir deseler AŞK derdim…
Herkesin devrimi bir farklıdır, kimi başarıya aşk devriminin bayrağını çeker, kimi de bu devrimin bedelini canıyla öder.
Âşık için din, dil, kültür farkı hiç önemli değildir. İki yüreğin tutkusu bir araya geldi mi, çevre, anne baba o güne kadar yaşanan kurallar birer saçmalık olarak karşınızda durur.
Artık sevdiğiniz kişinin vazgeçilmez savunucusunuzdur.
Nerede karşınıza çıkacağı belli olmayan aşk, bazen daracık bir sokakta, bazen küçücük bir odada, ya da çok yoğun bir çalışmanın içinde, tek bir bakışla gelir sizi vurur. İşte şimdi hayatınızda yeni bir sayfa açılmıştır. Ruhunuzda ve bedeninizde sizin o güne kadar fark etmediğiniz aşk devrimi hızla başlamıştır. Zaten aşk hızla başlar ve hızla da biter…
Aşk nerede mi, yeri belli değildir bir anda her yerde bakmışsınız ki karşınızda, “ruh ikizimi buldum” der, tutkuyu son demde yaşarsınız.
İşte bu anda dünya yansa etkilenmez, önünüze duvarlar örülse, aşılmaz hendekler konsa bir kalemde tüm bu zorlukları aşacak gücü kendinizde bulur öyle de yaparsınız. İşte o anda verilmeyen söz, kalmaz. Sırılsıklam, doludizgin yaşamanın hazzını yaşarsınız. Gözler bir farklı parlar, bakışlar sevdalıdır, günler fark edilmeden dolu yaşanır.
İki aşık sırt sırta vermiş tüm tabuları yıkmak için çalışırsınız. Aşk bunun içindir ki tek başına bir devrimdir.
Kışlar, yazlar, sizi ilgilendirmez, yeniden doğuş mevsimi olan ilkbahar sarmıştır yüreğinizi, ne gam kar yağmış, yüreğiniz çiçek açmışken.
Giyiminiz, konuşmanız, kahkahanız hatta yürüyüşünüz bile bir başkadır. Sekersiniz kaldırım taşlarında farkında olmadan.
Nerde olursanız olun o hep sizin yanı başınızdadır, aşk sözcükleri fısıldarmış gibi kulağınıza.
Artık aşktan önce hayatınızda değer taşıyan, işler, kişiler son sıralara kaymıştır. Aşkınızdan anlık ayrılıklar yüreğinizi dağlasa da zaman zaman varlığı her şeyin üstünü sevda tülü gibi örter.
Gece yarısı uyandığınız zaman gözünüzün önünde ki ilk ışık odur.
Sokaktaki insanların yüzünde onu ararsınız, hiç bıkmadan. Her şarkı, her şiir onu anlatır. Dolu dolu yaşanır aşk bitmeyecekmiş gibi.
İşte aşk böylesine insanı başka boyutta yaşatan bir kişilik devrimdir.
Sonra…
Birbirini tanımanın ve sahiplenmenin rahatlğını yaşarken, bir de bakarsınız ki, daha önce göremediğiniz düşünceler, davranışlar, konuşmalar batmaya başlar usuldan usula.
Uğruna acımasızca karşınıza aldığınız dünyanın içinde onun olmasını istemezsiniz.
Aşkınızı başkaları yıkamamıştır, tam Ferhat’la Şirin aşkını yaşayacağız derken, iki âşık birbirini acımasızca eleştirip yerden yere vurarak aşkın en kötü halini yaşamaya başlarlar.
Şaşkınlıkla izlersiniz, ” Bu ben miyim? Ya da o bu mu? “
Yaşanmışlıkları, umursamadan ve gözünüzü bile kırpmadan başka aşklara yelken açarsınız.
Dudaklarınızda o şarkının sözleriyle…
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,11.3.2013
|