İki kadın arasından geçen erkek karısına söz geçiremez.
Gökkuşağının altından geçen insan cinsiyetini değiştirir.
İki bayram arası düğün yapılmaz.
Kahve içen erkek çocuğunun bıyıkları çıkmaz.
Su içerken sol el başın üstüne konur.
Daha o kadar çok batıl inanışlarımız var ki. Mantıksal bir temele dayanmayan davranışlar ve sözler, öyle zaman olur ki neden yaptığımızı açıklamaya bile zorlanırız. Bu batıl inanışlar nasıl çıkmıştır, gerçek payı ne kadardır. Hayatımızın her yönünde batıl inançlar ve hurafeler var ve bizler farkına varmadan belki de bilinçaltımız yoluyla bunların bizi yönlendirmesine izin veriyoruz.
Bazı hurafeler akla yatkın gibi gelir. Bazıları da fazlasıyla abartılmıştır. Aslında hoş olanları da vardır. Hapşıran bir insana “çok yaşa” diye güzel bir sözle karşılık vermek gibi.
Batıl inançlar ülkelere, inanışlara ve toplumlara göre farklı türemişlerdir. Her toplumda nesilden nesile geçer. Onun içindir ki; batıl inanışlar toplumun göstergesini ortaya koyar. Senin de var mı? Diye sorsanız, kimi utandığı için yok der, kimiside büyük bir övünçle inandığı batıl inançların doğruluğunu ispatlamaya çalışır.
Aslında batıl inançlar eski paganist inançlarında yer almakta idi. Bu çağlardan kalan alışkanlıklar devam etmiştir. Eski Türklerden veya Osmanlıdan kalan inançlar hala devam etmektedir. Oysa batıl inançların büyük kısmının ardında sosyal ve doğasal gerçekler saklıdır. Ülkemizde genelde aile, evlilik, sağlık ve eve dair konularda büyük bölümü de gene kadınlara dayanmaktadır.
Zaman zaman benim hayatıma da girdi, ama bunların batıl olduğunu bile bile yapmak zorunda kaldım. Biraz sosyal baskı, biraz alışkanlık…
Tanıdığım bir hanım, “akşam karanlıkta oturdum” dedi.” Elektrikler mi yoktu?” dedim.”Yok benim eşim gelinceye kadar ben elektriği yakmam “dedi. Meğerse “Evin elektriğini, evin erkeği yakarsa o ev hep bereket ve nur içinde olurmuş” sözüne inanmış.
Halen birisine bıçak verirken tükürüp veren öyle çoktur ki. Veya önünden kara kedi geçmesin diye yol değiştiren. Hiç mantığına uymasa da…
Hepsinin altında bilimin eksikliği görülüyor. Bilimin ulaşamadığı yerlerde batıl inanışlara insanlar dört elle sarılıyor.
Bilimin etkisi arttıkça, batıl inanışların azalacağına inanıyorum. İnanıyorum diyorum da bir o kadar da şunu biliyorum ki batıl inançlar nesillerden nesillere geçecek, güneş batarken gelen ışıklara bakıp, kim bilir kimler ” akşam güneşi güzele vurur” diyecek.
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ 23,mayıs 2013
|