İstanbul’un keşmekeş hayatından uzaklaşmak… O gürültüsünü, olmazsa olmazlarını bir çırpıda geride bırakıp, kaçabilmek hayali, bütün kış kafanızı kurcalar durur. İşte ben de o hayalleri kura kura, geldim.
Terasta oturduğum zaman yeşilin tonlarını seyretmek, hafif esen rüzgar, kuş sesleri, zeytin ağaçlarının hışırtıları galiba zihnimi boşaltmanın en güzel yolunu buldum diye düşündüm...
Yavaşça çimlerin arasından çıkıveren kaplumbağa… Beni akrabamla karşılaştırmış gibi sevindirdi. Kim bilir hangi uzun yoldan geliyordu. Ürkek çekingen ve yalnız… Sessizce suyunu içti ve geldiği gibi kayboldu. Ben ona “Çelebi” adını koymuştum. Her sene kışın yorgunluğunu atmak için ziyarete gelir uzak diyarlardan…
İşte, bu yaz sıcağı böyle ağır misafirleri de ağırlatıyor bazen…
Geçen gün bir dostum “Bodrum sokakları cins köpeklerden geçilmiyor” dedi. Doğrudur, millet tatile gidiyor, sonra tatil dönüşü evinin bir bireyini orada bırakıp arkasına bakmadan kaçıyor.
Eğer evinize bir canlı alıyorsanız, önce oturup ciddi olarak düşünmeniz gerekiyor. O canlıyı aldığınız zaman onu ev yaşamına alıştırıyor, ona göre eğitiyorsunuz. Tabakta yemek veriyorsunuz, o çöp tenekesi karıştırmayı bilmez ki, ürkektir, sizden hep sevgi alır, sevgi verir…
Sonra at sokağa, bu hayvan çalmasını bilmez, sadece sevgiyi öğrenmiştir. Hiç sokaktaki hayvanların gözlerine baktınız mı? Terkedilmiş hayvanların gözlerindeki kederi gördünüz mü? Ya da sokak hayvanlarının sevgi açlığını?
Dünyanın her tarafında hayvan var. Gelişmiş ülkelerde bu tür acımasızlığı göremezsiniz. Eğer siz onu almışsanız, ölünceye kadar çocuğunuz gibi ona bakmak zorundasınız. Yoksa başınız derde girebilir.
Ben sokağa bin bir özenle evlerine alıp besleyip sevip her türlü ihtiyacını sevgiyle gideren, sonra bıkınca bir yerlere atıveren insanlara seslenmek isterim, çocuğunuzu sokağa atabilir misiniz?
Bu mesuliyeti taşıyamayacaksanız, kendi keyfiniz için ya da çocuğunuz istedi diye aldığınız hayvanı, sıkılınca uzak diyarlarda bırakıp, sokakta kaderine terk ederken hiç vicdanınızın sesini dinlediniz mi? Ya da başınızı yastığa koyduğunuz zaman içiniz rahat uyuyor musunuz? Bu nasıl bencilliktir, ben anlamakta zorlanıyorum.
Sokağın acımasız yaşamına hayvanlarınızı terk ederken, size ölümüne bağlı olduğunu, derdini anlatamadığını, sizin arkanızdan özlemle kavuşacağı günü beklediğini, sokakta korktuğunu, tıpkı sokakta tek başına kalmış bir çocuğun çaresizliğini yaşadığını unutmayın emi…
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,28.7.2013
|