Kış geldi, hem de öyle bir geldi ki bir günde neredeyse okulların yarısı tatil oldu. Bu tatile de en çok sevinin çocuklardı tabii. Her zaman ki gibi kar yağınca İstanbul’da kazaları, Ankara ve diğer illerde ki kayan arabaları da seyrettik, kimi zaman güldük kimi zaman da vah vah dedik. Kanalın birisinde haber sunan arkadaş” kaloriferi yanmayan okulları söyleyin iletelim” dedi, telefonlarda geldi. O arada İstanbul Arena Stadyumunda oynanan Galatasaray Juventus maçı 34. Dakikada iptal edilince de millet isyanları oynadı.
Kedileri, sokak insanlarını gösteren televizyonlar bir tek Van’ı göstermedi. Oysa Van’da hala dört konteyner kentte yaşayan yüzlerce aile, soğukla ve yoksullukla savaş veriyor…
Van depremi, Ekim 2011 de oldu. Parası olan başının çaresine baktı, olmayanda sığındıkları konteynerlerde bu güne geldiler.
Vanlı depremzedeler, bu savaşı verirken Valilik de bu insanlara konteynerleri boşalttırmak için elinden geleni yaptı. Maddi imkansızlıklar içindeki depremzedelerin, geçim sıkıntısı, doğa ile soğuk savaşı devam ederken, Valiliğin uygulaması karşısında ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette çaresiz kaldılar. Doğal olarak da konteynerlerden çıkmamak için direniyorlar, bu arada Valilik elektriklerini keserek, ısınma imkânlarını ellerinden almış oluyor. Bu yapılan baskılar sonrası insanlar açlık grevine başladılar. Ne oldu? Elektrikten sonra, kanalizasyon sistemi iptal ediliyor sonunda bu soğuk havalarda konteyner da bile yaşamaları zor olan insanlar buradan çıkarılıyorlar. Soğuk çok soğuk, eksi on, kadın, kız, hasta, yaşlı çocuk çaresiz.
Televizyonda çocuklarla yapılan söyleşiyi izlerken, bir anda kendimi orada o çocukların yanında hissettim. Spiker Van’ı anlatırken “ Burada vatandaşlar çürüyor ”dedi. Daha sonra da bir çocuğa “oyun oynamayı hayal etmiyor musun”? Diye sordu, çocuk kısaca “hayal etsek taştan ev yapardık” cevabını verdi. Cevap çok anlamlıydı. Diğer bir çocuğun “ sıcak evimizi, eski günlerimizi özledim” demesi en katı yürekleri bile yumuşatacak şekildeydi.
99 depreminde Yalova, Düzce ve Gölcüğe gittim. Çamurun içinde, naylon, altı açık, çadırları görünce üzüntümden kahrolmuştum. Tuvalet kaç metre uzakta her yer zifir gibi karanlık, insanlar bu çamurun içinde debeleniyor. Düzce depremindeki azıcık yağan kar bile insanların yaşamını bayağı zorlamıştı. Bu arada ısınmaya çalışırken çadırları da yanan, depremzedeler de oldu.
Tweeter da bir arkadaş “Kar sıcacık evde yaşadığın zaman güzeldir, karın üstünde gecelemekse ölümden beterdir”, diye yazmış, doğru söze ne denir. Kar, başının üstünde çatın, sıcacık odan varsa güzeldir. Van’daki çocuklar gibi üstünde paltosu olmadan ayağı çorapsız olunca da çiledir.
Evet, Van üşüyor, Van’da konteynerde yaşayan bu insanlar halen bir çare arayışında çaresiz bekliyorlar.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,15.12.2013
|