2013 yılına veda ederken tüm yaşananları geride bırakmak geliyor insanın içinden. Bırakabilecek miyiz? Kendimiz için arkadaşlarımız için ülkemiz için…
21 Aralık en uzun gece derler, ama son zamanlarda uzun geceler o kadar çoktu ki, yatmak için gecenin bitmesini bekledik. Biz çabuk unutan bir milletiz. Oysa unutamayacağımız öyle olaylar yaşadık ki 2013 yılında, herkes “bitsin artık yeter” dedi sevinçle karşıladıkları 2013 yılına.
2013 yılı çok önemli olaylara imza attı, dileğim bir daha yaşamamak, diyeceğim ama fazla iyimser davrandığımı sanıyorum.
Sanırım yılın ilk ayıydı, ben yurtdışında iken Galatasaray Üniversitesinin 142 yıllık tarihi ana binasında yangın çıktığını duyunca çok üzülmüştüm, yanışını içim kanayarak seyrettim. Haydarpaşa da yandığı zaman ayni duyguları hissetmiştim, o da halen yalnızlığını yaşıyor. Meğerse daha sonra içimizin yakacak öyle şeyler olacakmış ki, bu olay sessizce tarihte yerini alacakmış bunu yaşadıkça anladım.
Gene erkeklerin o hiç bitmeyen namus derdine nerdeyse her gün kadınların ölümü bütün bir sene devam etti. Kimi dedi ki; “rüyamda gördüm beni aldattı”,” kimi boşanmak istedi öldürdüm”, sebepler hep ayniydi, olan ölen kadınlara ve geride kalan çocuklara oldu.
Şehit verdik verebileceğimizden çok, onlarca annenin gözlerinden yaşlar hiç eksilmedi yürekleri yanıktı 2013 yılında.
Bu arada içki içmemek bütün sorunları çözecekmiş gibi saat ondan sonra satış yasağı geldi. “Şurada oturup bir kadeh içip, keyif yapayım ”diye düşünenler, hayal kırıklığı yaşadı. Yurtdışından gelen dostlarını yemeğe götürmek için” orada içki servisi var mı”? Diye soru sormak zorunda kalındı.
Derken türban serbestliği geldi… Bu arada da andımız kalktı.
Bütün bunların arasında sanatçı olarak yazmadan yapamayacağım” 2013 Unesco Piri Reis Yılı” ilan edilmesi ve açılan sergide muhteşem Piri Reis haritalarını izlemek güzel bir olaydı. Her ne kadar halen eleştirilere sebep olsa da ki bu eleştiriler gelecekte kendini gösterecek veya göstermeyecek bilemiyorum Marmaray olayı güzeldi, Kazlı Çeşme’den Üsküdar’a on dakikada gelme zevki.
27 Mayıs günü Taksim’deki Gezi Parkı’nın Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarın 3 metrelik kısmı Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yıkıldı. 4-5 ağaç da taşınmak üzere yerinden söküldü. Taksim Dayanışma grubu eyleme başladı, 40- 50 kişilik grup çadır kurup parkta sabahladı. Yaşananlar, haftalarca sürecek olayların başlangıcı oldu. Olaylarda yaralananlar
hayatını kaybedenler, yüzlerce ağaç kesimi, acı, gözyaşı, hayal kırıklıkları çok farklı duygu ve düşünce çarpışması yaşandı.
Yılsonuna gelmiştik ki, yolsuzluk ve rüşvet olayları sardı her tarafı.
Ortalık toz duman oldu. Yapılan yolsuzluklar Pandoranın Kutusunun açılmasına neden oldu.
Üç bakan istifa etti. Herkes bu istifalara” geç kalmış istifalar” dese de Türkiye tarihinde ilk defa, yaşanan bir olaydı.
Hazirandan bu yana tırmana tırmana yılsonuna geldik. 2014 yılına girerken Türkiye fevkalade günlerin içinden geçiyor. Bu geçiş daha da devam edecek mi bitecek mi? Bilmiyorum... Bildiğim bir şey varsa o da 2013 yılında unutulamayacak çok olay yaşandı ve tarihte yerini aldı.
Umut fakirin ekmeği derler ya, ben de, böylesine acı veren olayların yaşanmadığı, özgürlük meşalesinin hiç zayıflamadığı, herkesin istediği gibi gönlünce yaşayabildiği, dürüstlüğün ve vatanseverliğin, hakim olduğu bir 2014 yılı umut ediyorum.
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ, 29.12.2013
|