On sekiz yaşına gelen çocuğunuz, gece yarısı eve gelse, “sen neredesin?” sorusuna da “ ben on sekiz yaşına geldim bir bireyim, özgürüm” derse… Şaşar kalırsınız. Aslında içinizden” ben de özgür olmak istiyorum, hem de dibine kadar” diye geçirseniz de olamayacağını siz de bilirsiniz. Böyle bir olayı yaşayan öyle çok aile var ki.
Özgürlük yaşta mı? Özgürlük ruhta mı? Yoksa beyinde mi? Gerçekten özgür olabilmek, insanın her istediğini yapabilmesi midir? Özgürlük… Kendimiz için, toplum için ve vatan için. Özgürlük hepimiz için farklı değerdedir. Kimisine göre özgürlük ekonomidir, kimine göre de bağımsızca korkusuzca yaşayabilmek ya da tüm hayalleri gerçekleştirmektir özgürlük.
Bazı kişiler düşüncelerini acaba yanlış mı anlaşılırım? Diye söyleyemez, aslında en önemli özgürlük de düşünce özgürlüğüdür.
“Bugün giyim tarzımı değiştiriyorum, davranışlarım kendi istediğim gibi olacak, her gün ayni yere gitmeyeceğim bugün yürümek yeni yollar keşfetmek istiyorum ve içsesimi dinleyeceğim” diyebiliyor musunuz? Yoksa aykırı insan olarak görüleceğinizi mi düşünüyorsunuz? Aslında hiç birimiz toplumun kölesi olmamalıyız. Başkasına zarar vermediğimiz sürece kendi dünyamızda özgürlüğü tadabilmeliyiz.
Özgürlük bu durumda yaşta değil, galiba yürekte başlıyor beyinde bitiyor.
Düşünüyorum da gerçekten özgürlüğü tam anlamıyla yaşayabilen var mı? Bana göre hepimiz birilerine bağımlı yaşıyoruz. Sokaktaki insan, amirimiz, ailemiz, gelenek görenek her şey birer engel. Ama düşünce özgürlüğü bu engellerin hiç birini kabul etmiyor. Düşünce özgürlüğü ile bir yerde kendi kaderimizi belirleyebiliyoruz. Kendimiz olabiliyorsak özgürüz. Toplumsal kurallara uyduğumuz sürece özgürüz. Bu da bağımlı özgürlük ya da biz kendimizi özgür sanıyoruz. Hoş şöyle de aklımıza gelebilir, nereye kadar özgürüz?
Çocuklar hep anne babalarını en özgür insan olarak görürler. Hâlbuki özgürlüğü aile içinde en az olan bireylerdir. Bunun farkına yıllar sonra varabilmektedirler.
Bir de kendi özgürlüğü için başkalarını baskı altına alan öyle çok bireyler vardır ki kendi özgürlüğü için karşısındakinin hayatını kısıtlayan yaşamı dar eden. Yıllarca dünya çeşitli savaşlara girmiştir, halende savaşan devletler var, acımasızca yapılan savaşlar, ülkesinin özgürlüğü için bir başka ülkeye esaret yaşatan, kendi özgürlüğü için toplumları ülkeleri baskı altına alanlarda, özgürlüğü sonuna kadar savunabilmektedirler.
Ama bir özgürlük vardır ki o tüm özgürlüklerin üstünde yer alır. Onun için her şey bir kenara itilir. Sevdalar yüreklere gömülür. Kişisel çıkarlar, bencillikler bu noktada biter. Tüm değerlerin bittiği noktadır bu. Bu özgürlük söz konusu olduğu zaman diğer özgürlüklerin hepsini “hadi len” diye bir kenara itebilir insan.
İşte bu vatan özgürlüğüdür. İnsanın vatanının özgürlüğü olmadıktan sonra hiçbir özgürlüğün önemi yoktur. Vatan için hiçbir şey, hiçbir güç ve hiçbir parti önemli değildir.
Vatan söz konusu olunca duygulara hâkim olmak zordur. Öfke kızgın bir yanardağ olur, işte en önemli özgürlük budur. Bu olmadığı zaman diğer özgürlüklerden bahsetmek havanda su dövmek gibidir.
Kişisel özgürlüklerimizi düşünürken, vatan özgürlüğümüzü unutmayalım.
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ, 3.2.2014
|