Facebook’un, youtube’un kapatılması düşünülen, sanatçısı istediği resmi, heykeli, karikatürü yapamayan, gazetecisi dolu dolu yazamayan, düşüncesini sesli dile getiremeyen insanların bir arada olduğu, ülkede kadınlar gününü kutlamak... Kadınlar gününü kutlarken ne diyeceksiniz, kadınlara özgürlük, zaten kimse fazla özgür değil, kadınlar öldürülmesin, zaten kadınlar patır patır öldürülüyor. Çocuk gelinler olmasın diye feryat edeceğiz ama ortalık on iki yaşında çocuk gelinlerle kaynıyor.
Nereden baksanız kadınların durumu zor.
“Suç yapma özgürlüğü” diye bir şeyden bahseden bir şahsiyet bizleri şaşkınlığa uğrattı. Yani bütün kadınları öldürenler, suç işleme özgürlüğü mü yaşıyorlar. O zaman bu özgürlüğü herkes isterse ne olacak? Şimdi bütün bu düşüncelerin arasında “Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun” demek biraz saçma geliyor, ama her zaman da bu konuyu bastır bastıra işlemek gerekiyor.
Sanırım bir ay önce, otuz yaşında bir adamın on iki yaşında bir kız çocuğunu kaçırma haberini izlemiştim. Küçücük bir köy ve kız çocuğunu kimse bulamadı. O arada adam o kadar yüzsüz ki çocukla sarmaş dolaş resmini televizyona gönderdi, aklı sıra “bu benim karım ve mutlu” mesajını vermek istiyor. O çocuk büyüdüğü zaman yaşanmamış çocukluğunu ve yaşanmamış gençliğini arayacaktır. Neden on iki yaşındaki bir erkek çocuğunu otuz yaşında bir kadına koca olarak vermezler, çünkü o çocuktur, evi geçindiremez, hormonları tam gelişmemiştir, sorumluluk taşıyamaz bu durum iki cins içinde şartlar olarak incelerseniz ayni değil midir?
Koca kızar kezzap atar, sevgili ayrılıyorum der kaynar su döker, bir başkası kıskanmıştır, kadını delik deşik eder. Evet, belki bunların arasında gerçekten aile birliğini bozan kadınlarda vardır. Ama cezası bu olmamalı. Anlaşamayan çiftler evlendikleri gibi ayrılmalıdır. Bu dünya da kimse kimseye baki değildir. Yani” ben evlendim ölünceye kadar benim” , yok öyle şey. Eğer olmuyorsa, evlilik gemisi batıyorsa medeni bir şekilde ayrılabilmeli kadınlar.
Ben şunu da anlamıyorum. Adam çocuklarının annesini acımasızca öldürüyor, kendisi hapishaneye çocuklar kim bilir nereye bir yaprak gibi hayatın acımasızlığının içine savruluyor.
Sonra siz hapisten çıktığınız zaman o çocuk sizi tanıyacak mıdır? Anne sevgisi ile beslenmesi gereken zamanda kendisini bundan mahrum eden kişiyi babası da olsa affedebilecek mi?
Ruh sağlığı bozuk çocuklar olacaklar. Anne ne kadar kötüde olsa sizin için, çocuklarına her zaman o sevecen annedir. Bencillik yapıp öldürdüğünüz kadınların geride bıraktığı çocukları düşünün. Kadını döverken, annenizin de bu şekilde dövülebileceğini düşünün, kadını taciz ederken kardeşinizin de ayni sapıklığı yaşayabileceğini düşünün, ya da yüzüne kezzap attığınız zaman sizin de kızınızın başına gelebileceğini düşünün.
Aklıma” Ünzile “ şarkısının kadını anlatan satırları geldi, Ne güzel anlatmış rahmetli Aysel Gürel ve Onno Tunç;
Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk hem de kadın
On ikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile …
Vicdanlı olun, karşı cinse da yaşam hakkı tanıyın. Bırakın küçük çocuklar çocukluklarını yaşasınlar, sizler yaşınıza uygun kadınlarla evlenin. Sevin ama nefret etmeyin. Sevmek gibi sevginin bitişinin de olabileceğini kabullenin.
Umarım bu yazım yayınlandığı gün tekrar bir kadın daha öldürülmez düşüncesiyle, “Dünyadaki tüm Kadınlara Yaşam Özgürlüğü” diliyorum.
Sevgiyle Kalın…
|