Heyecanla Cumhurbaşkanlığı çatı adayının açıklanmasını bekliyorum. Oh nihayet açıklandı, “Ekmelettin İhsanoğlu”. Allah, Allah bu da kimmiş oldum, bir anda. Hemen Google girdim ve kısa bir özgeçmişini okudum. Şaşkınlık bir o kadar hayal kırıklığı…
Hadi bakalım hayırlısı dedim de insanların düşüncelerini de çok merak ettim. Meğerse herkes benim gibi şaşkın tavuğa dönmüş bunu zaman için de anladım.
Gün geçtikçe yavaş yavaş bu konuda aydınlanmaya başladık. Kimileri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aldı, yerden yere çarptı. Her türlü söylenmeyecek sözü söyledi. Geçen gün radyoyu dinlerken bir izleyici; “Adayın birini çok iyi tanıyoruz, ama bu adayı tanımıyoruz” dedi. Şimdi ne olacak?
Herkes kafasını önüne alıp düşünsün. Seçersek ne olur? Seçmezsek ne olur? diye.
Bu arada mübarek Ramazan geldi. Ramazan ayı oruç görevimizi yerine getireceğiz. Sağlığı müsait olanlar tutacak olamayanlar da diyetini verecek. Görev tamamlandı mı? Hayır…
Her işimiz gibi bunu da yarım yamalak yapmamak için yalandan talandan ve riyadan uzak olmamız gerekiyor. Aslnda işin özünde sevgi , dürüstlük ve paylaşım yatıyor. Bu üçünü yapabilirsek Ramazan‘da tam anlamıyla Ramazan olur düşüncesindeyim.
Bizde adettir, adam küfürbazdır” Ramazanda beni küfrettirip günaha sokma” der. Sen bunun kötü olduğunu biliyorsan da başka zaman niye yapıyorsun. Kendini bir ayla sınırlıyorsun. Nefis terbiyesi bu yüzden önemlidir. Yaşamın her döneminde nefsini vicdanını beynini terbiye edebiliyorsan ne mutlu sana.
Soma da acı bir Ramazan başladı her evde birkaç eksik insanla. Sahurda iftarda yenen yemekler, boğazlarda düğümlenecek, dualar gözyaşları ile yapılacak.
Maden ocağında yapılan sahuru görünce hüzünlendim, nerede oranın işvereni ver işçine sahur yemeğini. İftar yemeğini en büyük ibadet, ama “ Olmaz!” İlle de iftar sofraları hazırlanacak, gazeteciler gelecek onlar da iftar verecek…
Ramazan aylarında beni üzen tek görüntü lüks otellerde insanların birbirine verdiği iftar yemekleridir. Seyrederim, lüks yiyecekler, son derece şık katılımcılar bu Ramazanın geleneğine aykırı gibi geliyor, yanlış mı düşünüyorum, sanki “ Körler sağırlar birbirini ağırlar” oluyor.
Hele ki ülkemizde bu kadar aç ve yardıma muhtaç insan varken. Hoş bizim ülkemizdeki m
uhtaç insanların yanına şimdi de Suriye’den gelenler eklendi ya. Sokaklarda dilencilik yapıyorlar. Çocuklar yarı çıplak karısı yanında elinde bir yazı yardım istiyor. Onları seyretmek bile insanlığımdan utanmama neden oluyor. Düşünüyorum da dil yok, iş yok ne yapacak? Bazen de kendi kendime keşke buralara gelmeseydiniz diyorum ama ne yaşadıklarını da bilmiyorum.
Aslında bu olayda çoğu olaylarda olduğu gibi devleti ilgilendiriyor. Buraya getirildilerse çözümü de bulunmalıydı, çözüm bulunamayacaksa o zaman sınırdan sokulmamalıydı.
Ya Ortadoğu’da yaşananlar, oraya da Ramazan geldi, kardeşkanı akıtan akıtana.
Daha yazacak çok şey var da, sevgili okurlarım benim içim şişti.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,28.06.2014
|