Olympos dağı 2014 son günlerin de yeniden hareketlendi. Dağın tek sahibi Zeus uyandı, kükredi, şimşekler çaktı, gök gürültüleri etrafı çınlattı. Olympos sahibine tekrar kavuşma sevinciyle, silkelenip, kendine geldi. "Tanrıların ve İnsanların Babası" Yunan mitolojisinin en güçlü en önemli tanrısı Zeus geri dönmüştü. Zeus’un aklına ilk orman da el ele tutuştuğu Hera geldi. Ares’di bir zamanlar savaşmayı öğrettiği…
Zeus dağına başka bir biçim de yaklaşan deniz, başka bir biçimde doğan güneşi hatırladı. Sevdiği bitkileri, gür sedir ormanlarını, renkli şimşirleri, uzun ardıçları, hatırladı, silkelendi, üstündeki karları attı. ‘’2015 geliyor’’ dedi. Büyük bir şölen yapmak için yandaşlarını çağırdı.
Bir şeyler beni dürttü, yatağımda uykulu bir şekilde gözlerimi açtım. Karanlık odamın için de, burnumun ucuna kadar uzanan pırıltılar içerisindeki asa ile şaşkına döndüm. Ne bu Allah aşkına! Duaların hiç biri aklıma gelmedi. Korku bütün vücudumu kapladı. Kemiklerim, damarlarım, kalbim isyan halindeydi.
Birden bire oda da çınlayan o ses ‘’Şahika gel de yılbaşı şölenimize katıl’’ dedi. Yüzü kırış kırış, saçları beyazlamış, nur yüzlü bir dede yatağımın başucun da bana sesleniyordu. Sonun da aklım başıma geldi. Yazılarımın içinden süzülen Zeus yatak odamdaydı, onu ben çağırmıştım. Telaşla yerimden fırladım. O kadar güzel bakıyordu ki korkularımın yerine merak aldı. Kocaman gözlerini bana dikip ‘’Zeus’un mekanında, yeni yıla ne dersin’’dedi. Diken diken olmuş, tüylerimi yatıştırdım, elini tuttum. Bu şölen kaçınılmazdı.
Gecenin karanlığın da el ele göklere doğru süzüldük. Soğuk bir anda yok oldu. Zeus’un teması, beni saran sıcaklığıyla ısıtıverdi. Evimden çok uzak, kadrajıma çok yakın dağlara uçarken yıldızlara elimle dokundum. Aya tam uzanırken ( neden olmasın, elimin izi çıkacaktı) Zeus büyük bir manevrayla beni uzaklaştırdı. Gecenin bin bir görselliği içersin de sonunda Tahtalıya vardık. O ne! Tahtalının yerin de yeller esiyordu. Olympos bütün haşmetiyle karşımdaydı. Ortasın da yılların yıpratamadığı görkemli bir şato, beni karşıladı. Önündeki devasa hayat ateşi göklere yükseliyor, Antalya’dan görünecek şekilde kıvılcımlarını etrafa saçıyordu. Zeus’’ gel yanıma otur, bunca seneden sonra, yanımda olman kıskançlık yaratsa da, ben varken kimse sana dokunamaz’’ dedi.
Ateşin başına, Zeus’un yamacına oturdum. Bütün tanrılara bakmadan gözlerimi ateşe diktim. Onlara bakarsam büyüleriyle yok olabileceğinden korkuyordum. Zeus elime tutup, gözlerimin içine baktı. Gökkuşağına bürünmüş gözlerinin için de geçmişi gördüm. Bin bir renkli zaman tünelin de, türlü hatıralar, kimi acıtarak, kimi gülümseterek, kimi de hüzünle boğulmuş uçuşarak, geçtiler. Şaşkınlığım geçmeden, Zeus ‘’her şeyi tekrar gördün değil mi’’ dedi.
Sıcak, buruşmuş, yıpranmış ellerine sıkıca sarıldım. Bembeyaz, ışık saçan sakalına uzanıp okşadım.’’ bu sene bana uğur getir’’ dedim. Gülümsedi, ağzı hafifçe sağ’a yayılırken, yüzüne, geçmişin mitolojik tarihi yayıldı.
‘’Kalbin ne kadar iyi duygular içindeyse, ne kadar kötüden uzaksan, o kadarı sana dönecektir’’ dedi.
Bir anda her şey kayboldu, ruhum sıkıntıyla sarmalandı. Kendimi yatağımda buldum. Ne bu diye düşündüm. Rüyamıydı! Hayal miydi? Bilemedim… İnsan bu kadar gerçeği yaşayabilir mi! Yoksa gerçekler, bazen hayallerin arasına saklanır da sobe mi yapar.
Karanlıkta, kalkıp panjurları açtım. İnanamadım… Gördüğüm şeye bakakaldım. Gecenin zifiri karanlığın da Tahtalıdan göğe yükselen, geceyi pırıltıya boğan ateş odamı aydınlattı.
2015’in hayırlı, uğurlu olması, her şey gönlünüzdekileri sizi getirmesi dileğiyle yeni yılınız kutlu olsun.
|