Yeni yıla sayılı günler kala, hatırladığım, mutlu geçen çok az sayıda yılbaşım oldu. Uzun seneler Turizmde çalıştığımdan, misafirlerimiz eğlenirken ben onların gitmesini beklemek zorundaydım. Onlar mutluluğu yaşarken, yeni yıldan uzak, gecedeki eğlencelerini izledim. Sektör ağır, birde yıllarca gece vardiyasında çalışırsan, zaten haftada bir gün yetmiyordu.
En zevklisi çalıştığım otellerde giriş kısmına kocaman yapay cam ağacı kurulmasaydı. Bütün gün hayran hayran onu seyrederdim. Her bir çam ağacı dalı takıldıkça, tavana doğru yükselişi bana ayrı bir zevk verirdi. Üstündeki süsler, ışıklar beni adeta büyülerdi. Alttaki boş kutuların bin bir renk çümbüşünde ayrı bir güzellik katardı.
Son Senelerde meslekteki yasakları delmeye başladım. Son çalıştığım Antalya’daki otelde 24’den sonra, barlar şefi Köksal’ın ofisinde bir iki dubleyle yılbaşı günü kutlamış, müdürler o an eğlencede olduğu için kaçamağın tadını çıkarmıştık.
Bir senede kasiyerler şefi Aysun arkadaşımla kuralları çatır çatır çiğneyip arka ofise içecek almıştık. Tam bir yudum aldık derken o sırada aylık sayıma gelmesinler mi? Tabi bunu hesap etmemiştik. O içkiyi nasıl sakladık, birde bize sorun. Hem benim hem arkadaşımım meslek hayatının son yılbaşı olabilirdi!
Hatıralarımda yer alan diğer bir yılbaşı da, İstanbul Göztepe’de ablamla eniştemin evidir. Çam ağacı, melekler, cama vuran ışıkların görüntüsü hala canlılığını koruyor. Dışarıda lapa lapa kar İstanbul beyazlara bürünürken, havai fişekleri 24’de geceyi bin bir renge boyamıştı. Bir ön cama bir arka cama koşuşturup durmuştuk. Çok keyifli akşamdı, anılarımın arasında en güzel yerini korur.
Ayağım kırıldığı zaman ablamla İzmit’te geçirdiğim yılbaşı da çok keyifliydi. Sağ olsun ben çok sevdiğim için yapay çam ağacı almış, ışıklar ve süslerle çok cazip hale getirmişti. Sofra deseniz mükemmel, birlikte alışveriş yapıp, yemekleri hazırlayıp ışıkları söndürerek çam ağacı ışıkları ve müzikle keyifli saatler geçirmiştik. Hatıralar güzel olduğu sürece hatırlanıyor. Kötülerse kabus gibi, çoğu zaman rüyalarımıza giriyor.
Çocukluğumla ilgili hiçbir anım benliğimde yer almıyor. Sanki yıllar hatırlanmasın diye o kısmı kapatmış. Beynim o kısımda tecrit yaşıyor. J
Benim hayalimde hala bir yılbaşım var. Karlar lapa lapa yağarken, dağ evinde şehri uzaktan gören bir cam kenarında olmak istiyorum. Ağacın altında, yeni yıl hediyeleri, renğarenk paketler içerisinde duruyor, sürprizler bizi bekliyor. Ruhunuzu okşayan bir müzik, şöminede yanan ateş, sevdiklerim bir arada yeni seneye merhaba diyoruz. Tam 24’de havai fişekleri uzaklardaki semalarda yine bizi coşkuyla seyretmeye davet ediyor. Şehir gecenin karanlığında ışıl ışılparlıyor. Ah hatıralarım! Bütün gençliğimi aydınlatıyor. İnanıyorum ki bütün bizi bırakıp gitmek zorunda kalanlar, hafif bir rüzgar esintisiyle yanağımızı bir öpücük konduruyor. Onları anarken, şarap kadar buruk bir tad bırakıyor içimizde, gecenin karanlığına anılar karışıyor.
Yeni yıl bize ne getirirse getirsin, Noel Baba benim için varlığını hala koruyor. Hayaller ve gerçekler bazen çarpışsa da, beni mutlu ettiği sürece rahatsız etmiyor. Bana bacamdan hediye atmasa da – zaten artık bacalar çok azaldı- ondan istersem sağlık ve huzur getirebilir diye düşünüyorum.
Nice mutlu, huzurlu, sağlık ve sevgi yıllarınız olsun sevgili Efece Haber okuyucuları!
Şahika Öner
|