Bu yaz bir ay İzmit’deydim. Bir zamanlar yaşadığım bu şehrin her köşesinde anılarım var. Tren yolu caddesinde oturduktan sonra, saat kulesi arkası Gakko Saray apartmanında oturmuştuk. O zamanlar çok tutucu bir şehirdi. Tek başına çıkıp yürümek bile dikkat çekerdi. Şimdi birçok şey modernleşmiş. Normal iç çamaşırlarıyla birlikte, seksapeller aynı dükkanlarda satılıyor. Çok kalabalık, yolda her türlü insana rastlamak mümkün oluyor.
Ayakkabılar çarşısı; her türlü, spor ve şık sandaletleri ucuz alabileceğiniz; et ürünleri, sakatat, hindi, tavuk, satan iki sokak aynı yerde duruyor. Lezzetli yemekler tadacağınız, pasaj içerilerindeki küçük esnaflar kendini korumaya devam ediyor. Ağaçlar, - özellikle asırlık-çok fazla, yollarda, sık rastladığım parklarda adeta beni kucaklıyor. Zamanında herkes birbirini tanırdı.
Doktor babalar hastanede bolca verilen gece nöbetlerinde, hanımlar akşamüstü çay partisindeydi. Biz gençler, Otel Asya ya da Altınnal otelde toplanırdık. Büyükler rahmetli, gençler evlenip, çoluk çocuğa karıştı. Başka şehirlere yerleşenler çok oldu.
Yaz günlerini Şirinyalı’daki As Sahil sitesinde geçirirdik. Gençlik anılarımı hapseden bu yer bana hüzün veriyor. Sonradan ablam, şimdiden yeğenim yazlarını burada geçiriyor. Kafenin önünde duran altıgen bar hala yerinde, iskelede öyle. Sabahları puslar arasında Petkim’e gelen tankerler, irili ufaklı körfezi kaplıyor. İlerde yeni yapılan köprü gözüküyor. Gün batımları bütün kızıl renkleriyle yine beni büyülüyor. Körfezin ışıkları çoğalmış, gece bir mücevher vitrini gibi ışıl ışıl parıldıyor. Deniz girilebilir gibi, havuz ise sitenin ortasında bütün ihtişamıyla duruyor.
Rahmetli babam D.r Haluk Sümer Sağlık Müdürlüğü yaptığı zamanlarda, Tıp Balosunu Seka Park’da düzenlerdi. Park İzmit’in en güzel yerinde, deniz kenarında, ağaçlar içerisinde, temiz ve bakımlı İstanbul girişinde yer alıyor. Şimdi çok sık etkinlikler yapılıyor. En son ablamla Karadenizli sanatçı Volkan Konak konserine gitmiştik. 30 Ağustos coşkusu taşıyan bu günde, ufak bir tepenin üzerinde, çimenlere oturup, insanlarla sırt sırta güzel bit yaz akşamını, müzik eşliğinde keyfine varmıştık. Sanki o gün bütün İzmit halkı oradaydı. Bebeklerini de alıp, aileler adeta akın etmişlerdi. Daha sonra kalabalıktan sıyrılmak bayağı güç olmuştu.
Ben her İzmit’e gittiğinde, bu çok güzel yürüyüş parkurları ve görselliği olan Seka parka uğrarım. Çay keyfi, fotoğraf derken, körfez manzarası içinde zamanın nasıl geçtiğini bilemem. Çocuk sesleri, denizin hışırtısı, martı çığlıkları içerisinde ayrı bir dünya gibidir. Arada İzmit’den kalkıp, yakın limanlara uğrayan Karamürsel gemisi, salına salına önümüzden geçerken, geçmişin dalgalarına atar beni.
Gecesi ve gündüzüyle, huzur ve bazen geçmişiyle saran bu şehir, her zaman özlemlerim içindedir.
İzmit, hayaletlerimi bıraktığım, her köşesinde hatıralarım, geçmişimin özel bir parçası olarak her zaman hatırlanacaktır...
|