Tam bittiği an da başlar hayat. Her şey için son dediğimiz an da. Bir bakarsınız güneş açmış. Isınırsınız ve sonra gülümser yola çıkarsınız.
Ben, hiç umudumu yitirmedim. Acı çekmeden yol almayı tercih ettim. Eğer ; bir olayı halledecek tek kişi değilsem, buna üzülmem gerekmiyor diye düşündüm.
Mutlaka bana ait olan bana gelecekti. Gelmesi için çaba göstermedim. Karşımdaki insanın beni anlaması için, ona zaman tanıdım. Yoktum. Onun hayatının bir parçası değil, kendi hayatımın merkezi idim.
Sadece kendime inandım.
Nasıl olsa bir gün karşımdaki ona olan sevgimi anlayacaktı. Döndüğünde orada olur muydum.? Bunun yanıtını bile düşünmedim. Samimi bir itiraf da bulunayım.
Bunlarıdüşünmedim bile. Bitişi bana bağlı olmayan ilişkilerde nasıl olsa bir şey yapamazdım. Kimsenin kafasına silah dayayıp benimle olacaksın diyemezdim. Ne istediğimi net olarak ifade ediyordum hep. Karşımda kim olursa olsun, kendim olmayıdenedim. Kimi zaman becerdim bunu.
Nasıl mı anladım başardığımı.? Merhaba dediğinde ... Ve hiçbir şey olmamış gibi merhaba dedim. Zamanı gelmişti diye düşündüm.
İnsan; olmayacağınıbildiği bir şey için kendini nasıl üzebilir ki.? Düşünsenize , biri size açık açık ; ben seninle olmayacağım diyor. Ya da bunu başka şekilde ifade ediyor.! Ne yapabilirsiniz.? Haydi, çok üzülelim. Hasta olalım. Ölelim. Geberelim felan yani. Değişecek mi bu durum.? Sadece , karşımızdaki rahatsız olacak. Belki bu kadar ezilmesek, geri gelecekken, biz karşısında ezildikçe; o , bize olan acıma duygusu ile daha bir uzaklaşacak bizden.
Hayat bu kadar uzun mu.? Gidenin arkasından bir ömür yas tutacak kadar uzun mu. ? Gerçekler ortada.! Yaşımız, sayı olarak ne olursa olsun ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir hayattayız. Sadece , başladığımız anı bilebiliyoruz. Bitiş noktasımeçhul. Peki ; bunları bildiğimiz halde çektiğimiz acıya değer mi. Bence hayır. Değmez. Ne, mutluluk sonsuza dek sürecektir ne de acı.Onları ölümsüz kılan bizleriz. Kalbimiz ve aklımız ; biz istersek yok edebilir acıyı .İzin vermeliyiz onlara. Unutmayacağım dedikçe acı çekeriz. Mutluluktan çalarız.
İstediğimiz şekle girmeyen her cisim için kendimizi kahrederek hayatı çekilmez hale getiririz. Belki diğer şekli de seveceğiz. Buna izin verip denemekten ne çıkar. Mesela yalnızlığımı çok sevsem. Birlikte yalnız gibi mutlu olmadığım birini hayatımdan çıkarmayı denesem.
İnsanlar neden yalnız. Neden hepimiz biri ile mutluyuz da diğeri ile değiliz. Ve neden mutlu olduklarımızla değil de; sadece ihtiyacımız olanlarla birlikteyiz. Dünyanın en büyük sorusu bu olmalı.
Dünya da acı çeken insanların hemen hepsi, kendilerine mutlu olma hakkı tanımadıkları için bu acıyı çekiyorlar. Ben böyle inanıyorum. Böyle düşünüyorum.
Zaman zaman hepimizin mutsuz olduğu, hiç geçmez sandığıacıları olacaktır. Bunların geçeceğine inandığımız sürece sorun yok bunlarda. Sorun ne zaman başlıyor biliyoruz aslında. Sorun ; biz o duruma alışıp acıyı kendimize layık gördüğümüzde başlıyor. En büyük aşk acısı bile yalnızlığımızı sevmeye başladığımızda güzel bir anıya dönüşecektir. En büyük maddi sıkıntılarımız bile aşacağımıza inandığımızda ve bunun için emek verdiğimizde bize acıvermeyecektir.
Madem hayat bize sunulan bir mucize; bu kadar büyük bir mucizeyi büyük acılarla yoğurmak niye. ?
Yaşımız ne olursa olsun, konumumuz ne olursa olsun mutlaka bir başka seçenek vardır. Ve bu seçenek biz istediğimiz zaman ortaya çıkacaktır.
Ben bir yaşam koçu değilim. Sadece aşk a inanan bir garibim. Ve dünyaya tekrar gelme şansım olsa yine aynı duygularla yaşamak isterim.
Mutlu olacağınıza inanın . gerisini zaman hallediyor nasıl olsa.
Mutluluğa. Sevgiye ve aşk a inancınızı yitirmeyin. Haydi gülümseyin.
|