Bu konuda dilim döndüğünce anlatmayı denedim. Kalemim yettiğince yazmayı denedim. Insanlara bir şekilde ulaşmalıyım dedim. Ve böylece kağıda dökülenler şekil kazandı.
Önce, feminist kadın dernekleri dikkatimi çekti. Hiç bir söylemleri kadının çalışma hayatıyla ilgili değildi. Bir kısır döngüde; sürekli kadına şiddet , erkeğin de karısına yardım etmesi düşüncesi kadını birilerine bağımlı kılıyordu . Bu durum beni çileden çıkarıyor ve böylelikle kadın olduğum halde , hiç bir kadın derneğine güvenmiyordum.
Kadın sığınma evleri devreye giriyor , gönüllü hukukçular kadınların haklarını hiç bir ücret almadan üstleniyordu.
Bunlar yeterli olsa idi; bunca zamandır tüm bu sorunların çözülmesi gerekiyordu. Hiç biri mantığımla bağdaşmıyordu. Bir yerde eksik vardı, neydi ?.
Sonrasında; kendi hayatımdan yola çıkarak , asıl eksikliğin kadının çalışma hayatında yer alması olduğunu düşündüm. Kadının tek kurtuluşu bu idi. Kadın derneklerinde çalışanlar, gönüllüler , bir kaç tanıdığım vardı. Ve bu tanıdıklarımdan hiç biri düzenli bir iş yapmamışlardı. Sabahları uykularından fedakarlık edip işe gidiyor olmak kadına bir değil bir çok şey katıyordu oysa. Şu anda bile yazımı okuyan bir çok kadının bana ve yazdıklarıma karşı olacaklarından emindim.
Aşk konusunda nasıl kendimden eminsem , kadınların çalışması konusunda da emindim. Ve hiç bir eleştiriyi kabul etmiyordum. 40 yıllık çalışma serüvenimden sonra, yaklaşık 2 yıldır ev kadınıyım. Görüyorum ki ev ; kadını kısırlaştırıyor. Ve bir yerde mutlaka tıkanıyorsunuz. Ev kadınlarının ev işlerini , çocuk bakımını bu kadar büyütmesini asla anlamayacağım.
Düşünün ki bir işletmede çalışıyorsunuz, terlikle dolaşamazsınız, sabah saçınız dağınık olamaz. Akşam yorgun olmanızı bahane edemezsiniz. Tüm bunlar karşılığında sizlere bir bedel ödenmektedir. Hele de, küçük bir çocuğunuz varsa, işe gittiğinizde ona duyduğunuz özlem ; çocuğunuzun hayata daha sıkı bağlanmasına yol açacaktır. Çalışan annelerin çocuklarının daha bir özgüvenli olduğundan eminim. Zira, okul dönemlerinde ya da hayatın diğer dönemlerinde o çocuklar kendi haklarını savunmak zorundadırlar.
Tüm bu kadın dernekleri , öncelikle kadını ekonomik hayata katmayı deneseler keşke.!!!
Çalışan hiç bir kadın arkadaşımın, kendini aldatan eşinden tazminat aldığına şahit olmadım. Ev kadını olan bir çok tanıdığım bu hakkı kendilerinde gördüler. Oysa; çalışan kadın bilir ki en büyük onurdur , kendi parasının olması. Bir yüzdesi araştırıldı mı bilmiyorum. Yine en yakın örnek kendisidir insanın sözünden yola çıkarak , bu güne dek eşim tarafından hiç bir şiddete maruz kalmadım. Bunun tek nedeni; bana gore “çalışıyor” olmam. Kısacası ; işimde cinsiyetsiz iken, evimde kadın olmak, çocuklarımın annesi , eşimin karısı olmak en büyük onurum oldu her zaman. Hiç bir zaman da eşim bulaşığa yardım etmedi, yok yerleri süpürmüyor gibi sığ düşünmedim.
Inanıyorum ki ; bir gün kadını gerçekten ekonomik hayatın içine sokacak , şiddete karşı , özgürlüğüne karşı eğitecek tek durum çalışmasıdır. Her kadının aldığı eğitime gore mutlaka bir para kazanma yolu vardır. Bu doğrultuda işi , kız çocuklarına okul eğitimi, mesleki eğitim aldırarak hız kazanabiliriz.
Tüm kadın derneklerini bu konuyu düşünmeye davet ediyorum. Bahaneler sadece çaresizler içindir. Ve kadın çaresiz değildir. Bırakın ev de kocanızın size yardım etmesi gibi basit olayları, eşit olmak istiyorsak once eşlerimizle birlikte yola koyulacağız. Yeri geldiğinde en ufak sıkıntı yaşamadan her konuda eşlerine baskı yapabilen kadınlar, söz konusu eğitim ya da iş hayatı olunca birden kuzu oluyorlar ve eşlerini dinliyorlar. Bu korkunç bir ikilem.
Kadınlar, en büyük onurunuz paranızdır. Yarın, başınız dik olarak her türlü şiddete karşı gelecekseniz, biz eşitiz diyorsanız sizleri iş dünyasında görmek isterim. Cinsel kimliklerinizden arının, tek derdiniz eşit işe eşit ücret almak olsun. Onurunuz; kocalarınızdan tazminat almak değil, “ ben kendi başımın çaresine bakarım” olsun. Istemediğiniz ilişkilerde “seni istemiyorsam paranı da istemiyorum” dediğiniz gün özgürleşeceksiniz.
Kadının yeri kocasının yanıdır. Bu bir şakadır. Ve gerçeği şudur. Iş hayatında kadının yeri kocasının yanıdır… Yani omuz omuzadır yaşam. Gençler hemen yola koyulun. Mutlaka yapabileceğiniz bir iş vardır. Çocuklarınızı annelerinize verin baksınlar. Dert etmeyin bunları. Yeter ki sizler çalışma hayatında olun, her şeyin bir çözümü mutlaka olacaktır.
|