“Kahve içmek istiyorum” diyordu kadın. Seninle içmek. Adam gülümsüyordu.” İçeriz “ diyordu ve elindeki telefonu kurcalamaya devam ediyordu. İkisi de ergenliği geride bırakmış, hatta çocuklarının meslek sahibi olduğunu görmüşlerdi.İçlerindeki kıvılcım onları her ne kadar ergen kılıyorsa da gerçek bu değildi.
“Seninle yaşlanmak istiyorum” diyordu kadın, adam elindeki telefondan başınıkaldırmadan “ ben yaşlanmak istemiyorum “ dedi. “ Yaşamak “ diye düzeltti kadın. “Seni yaşamak , seninle bir ömrü yaşlanmadan yaşamak istiyorum ben” .Gülümsedi adam. Dinliyor mu dinlemiyor mu belirsizdi. Kadın gözlerine bakmak için başını eğiyor çenesinden yukarı doğru bakarak adamın gözlerini arıyordu. Adam öylesine dalmıştı ki ; şu anda kadın, yığılıp kalsa farkında olmayacaktı.
Sevgiler, iki kişilik ; sevdalar yalnız yaşanıyordu belli ki. Kadın , adamın kokusunu duymakla yetinirken; adam, sadece yanında oluyordu kadının. Hepsi bu. Savunmaya geçtiğinde söylediği tek söz de bu oluyordu zaten. “yanındayım ya”. Yetmiyordu. Yanında olmak değil, birlikte planlar yapmak istiyordu kadın . geleceği şekillendirmek, anı yaşamaktan daha önemliydi onun için . an dediğin değişiveren bir durumdu. Planlar ise; geleceğin kendisi idi. Kadınlar uzun uzun planlar yaparken erkeklerin anı yaşamaları isimsizdi. Anlamını asla çözemeyeceğim bir durumdu.
Hayata bakışımda ; anlardan keyif almak vardı. Nefes aldığım her an özel, her an mutlu kılıyordu beni. Ama, ben daha fazlasını istiyorum. Yarınıistiyorum. Adamın hayal bile etmediği yarını.
Hayalleri olan insanları istiyorum, hayali ben isem ; ömrümün sonuna dek yanımda olacağından eminim. Hayalleri ve idealleri olan insanlardan korkmuyorum. Açık açık söylerler çünkü , ileride ne olacağını, o hayalin içinde var olup olmadığımızı birşekilde anlatırlar bize.
Kokusundan ayrı kalamadıklarımız var , uğurlarken özlediklerimiz. İşte onları hep yanımızda isteriz.
Evrenin sırrı buradaydı, eminim. İlişkilerde gizliydi. Hem mutluluğu aramak hem de bulduğunda daha fazlasını bulur muyum düşüncesi ile ertelemek. Bu; soru bile olmayan sorunların çözüldüğü an , insan mutluluğu çözecekti. Bulduğu anda yapışacaktı yakasına. Gitme , gidersen yok olurum diyecekti.
Hani, şu beylik sözler vardır ya; yap toprağınsın ya benim. İşte o söz evrenin sırrı bence. Bir gün eminim birileri bu düzeni değiştirecek. Karşısına çıkan insan da çok şey aramak yerine, var olanla mutlu olmayı deneyecek. Elini bir tutacak ki; bir daha onları kimse ayıramıyacak.
Çok da geçmişe gitmemek lazım. Ama, bir çağ vardı bildiğim. İnsanların daha fazlasını aramak yerine, buldukları ile yetinerek mutlu olduğu bir çağ. Kaşlarının şeklinden ne demek istediğini çözerdi çiftler birbirlerinin. Bırakıp gitmek yerine kaşlarına, sözleriyle, davranışlarıyla şekil verirlerdi.
Ne çok şey bekliyoruz hayattan, ve ne çok anlam yüklüyoruz. Beylik sözler edip, kurallar koyuyoruz. Ne basit oysa mutlu olmak. Karşına çıkan insana ; bu benim deyip sıkıca sarılmak. Bir dolu insan deneyip mutsuz olmak yerine, kırıntısı bile olsa mutluluğun, peşini bırakmamak.
Teknolojinin dünyaya en büyük hizmeti oldu yalnızlık. Hepimiz rüya gördük. Yanıldık. !!!
Daha insani olmalıydı sevmek, az ile yetinmek idi. Seviyorum; yok ötesi, berisi demek idi. Beceremedik. Hep daha fazlasını aradık. Her bulduğumuz kadın da başka kadınları sevdik, her bulduğumuz adam da başka adamları aradık. Bu benim, elini bırakmamalıyım demedik.
Yalnızlığı sevmeye zorlandık. Bir zaman sonra baktık ki; artık gerçekten yalnızız. Yaşam biçimimiz bu dedik. Yalnız olmayı bir halt sandık. Ne güzeldi oysa ; bir ailenin sıcaklığı.Edilen kavgaların bile bir çok tadı vardı. Birlikte içilen kahvenin kokusu bir sonraki kahve içimine dek burnumuzda kalırdı.
Haydi, kabul edelim hatamızı. Belki hala zaman vardır. Sarılalım yanımızda olanlara. Ve bırakalım tüm arayışları.
sadece sevmek için var insan.
melekkk.
|