KÜÇÜK YÜREKLERİ EGENİN SULARINDA DURDU, BİZ AĞLADIK, DALGALAR AĞIT TUTTU YANI BAŞLARINDA…
Sonunda insanlığın en acıtıcı dramı sahile vurdu. Bodrumdan Kosa’ya doğru başlayan umut yolculuğun sonu, gazetelere küçük bir çocuğun cansız bedeni ile vicdanları sızlattı. Bu küçük adamın Ege kıyısındaki cesetti acaba kimlere ibret oIdu! 3-8 yaşlar arasındaki 3 çocuğun yürekleri, egede son vuruşlarıyla terk ediverdi hayatı…
Hayal tacirlerinin çoğu zaman internet, face bookda fahiş fiyatlarla düzenledikleri bu umuda kaçış planları maalesef büyük acı kayıplarla devam ediyor. İnsanlar çoluk çocuk huzuru aramaya doğru kaçarken, masum vücutlar kıyılarda insanlığın bittiği günü vurguluyor. Bütün bunlar Avrupa’nın mültecilere karşı tavrını değiştirmediği gibi, ortaya vurgulayıcı bir çare arayışı da ufukta gözükmüyor.
Suriye’deki bitmek bilmez bir savaş, hem içerde, hem dışarıda can vermeye devam ediyor. Yanlış politikalar sonucu, insanlık dramları her gün yeni bir çaresizliğin fotoğrafını basında bizimle bir araya getiriyor.
Suriye başta olmak üzere Ortadoğu ve Afrika'da yaşanan çatışmalar sebebiyle denizden Avrupa'ya iltica etmeye çalışan binlerce kişi denizde boğularak, donarak can verdi. İmkander'in hazırladığı Mülteci Ölümleri Raporu çarpıcı detayları gözler önüne seriyor. Rapora göre Suriye, Irak, Filistin gibi Ortadoğu ülkeleri ve Kuzey Afrika başta olmak üzere dünyanın çeşitli savaş bölgelerinden Avrupa kıyılarına 2014 yılında 207 bin göçmen deniz yoluyla ulaşmaya çalıştı. Bu kişilerden Avrupa Sınır Dairesi ancak 182.156 göçmenin kıyılara ulaşmayı başardığını belirtiyor. Bu yolculuk esnasında ölenlerin resmi verilere göre sayısı 3 bin 419’a ulaşıyor.Mülteci ölüm vakalarının gerçekte daha fazla olduğuna değiniliyor. Bu sene küçücük botlarla, balık istifi, çoğu can yeleksiz sayısız mülteci ölüme yakın bu kaçışları seçmek zorunda kaldı. Suriye’lilerin bizdeki durumları da içler acısı, kamp şartlarının ağırlığı onları sokağa itiyor. Parklarda, sokak köşelerinde yatıp kalkıyor, dileniyor, çoğu zamanda halk tarafından şiddet görüyorlar.
Yeni bir hayata doğru gidemeyen küçük yüreklerse hepimizin kanını dondurdu. O minik vücudun fotoğrafı, tarihte masumluğun ellerimizden kayıp gittiği günü vurgulayacaktır. Acılar aile içerisinde feryada dönüşse de yine herkes bu mülteci durumuna seyirci kalacaktır.
Benim o fotoğrafla bu acımasızlığa karşı vicdanım, avazı çıktığı kadar ağlamakta ve bağırmakta. İçimden bir şeyler koptu, anladım ki o gün Egenin dalgaları arasında susan yürek benim içimdeki çocuğu da susturdu.
|