İstanbul havası içinde yeniden olmak, sanki yeniden doğmak gibi oluyor. İstikamet Kadıköy, oradan da Beyoğlu’nda fotoğraf turuna başlayacağım. Önce maaş çekmek için bankamı buluyorum. Yaşlı bir bey bankamatikle boğuşmakla meşgul, bir yandan da söyleniyor. Dönüp bana bakıyor ve yardım istiyor. Ben onun işlemlerini halletmeye çalışırken, konuşmaya başlıyor. Feri hafiften kaybolmuş mavi nemli gözlerle beni izlerken‘’Emekli olduk rezil olduk. Her yıl yüzde 25 zamla bizi maddi sıkıntı içine soktular. Chp iki bayram ikramiyesi deyince çok sevinmiştik. Şimdi hepsi aynı şeyi nakarat halinde vaat ediyorlar. Birde ev almak için kolaylık sağlayacaklarmış. Senin anlayacağın verecekleri parayı nasıl cebimizden geri alsak diye yeni senaryolar yazıyorlar. Ben bu saatten sonra ev alsam ne olur ki! Ömrüm yetmez oturmaya’’ diyor.
Kadıköy iskelesi önünde her parti stant kurmuş. Kulaklarımı Kemal Kılıçtaroğlu’nun sakin ve şiirsel sesi dolduruyor. Biraz daha dinlesem terapi gibi gelecek. Vapurdayım, iyot kokusu ve İstanbul’un en sevdiğim manzarasıyla, maviliklerde martılar eşliğinde süzülüyorum. Oradan ver elini Tünel, insan kalabalığı içerinde, büyük bir zevkle etrafı seyrediyorum.
Ara sokakta, çay zamanı, hafif karanlık da kalan mekan, İstiklal Caddesi’ne bakıyor. İnsanlar bir televizyon ekranından geçer gibi önümden hızlı bir şekilde seyrediyorlar. Yapı Kredi Sanat Merkezi renkli panolarla çevrilmiş. İnsanların arkasında yükselen pano adeta hayatın içersindeki tabloya renk katıyor. İnşallah insanlarımız seçim gününde de böyle koşturarak sandık başına giderler. Artık uzatmalara kimsenin tahammülü kalmadı.
Kafe sahibi benim haricimde orada oturan iki gençle dertleşiyor. Çünkü Şerafettin kılıklı bir kedi masaların arasında dolaşmaya başladı. Mekan sahibinin damda baktığı, kuşu ve yavrularını yemiş. Yüzünü bile görmek istemiyorum diyor. Yine de aşağı merdivenlerde kedinin suyu ve yemek tası duruyor. Vicdanı hala kediye bakmaktan sorumlu hissediyor.
Politikasız hayat mı olur! Basın yasağı arada bir göz kırpsa da, insanlar aralarında her konuyu rahatlıkla konuşuyorlar. Delikanlı ‘’ Ben Rusya’nın işine akıl erdiremedim, herhalde Erdoğan’la Putin konuştular, bizimkisi ben pişmanım araya gir dedi. Rusya bunun üzerine Suriye ile kanka oldu. Tehdit mahiyetinde yarım ağızla, doğalgaz almayız dedik. Putin buna karşılık Türkiye ile hiçbir anlaşmazlığımız olamaz diye cevap verdi’’. Genç kız ‘’Nasıl? ‘’diye hayretle soruyor. İşte diyor genç adam’’ Sen film seyretmiyor musun, iyi polis kötü polis senaryosu önümüze koyuyorlar. Yutan yutuyor, yutmayanda bizim gibi uyanık geziyor’’deyip kıza içten bir gülümse ile sarılıyor. Sandıkla ilgili konuşmalara gelince aralarındaki hava bayağı ısındı. Hepsi ayrı bir partiden gem vurmaya başladı. Gençlerin kafası çok karışmış, ağır sözler söylediler. Nerdeyse münakaşaları, şiddete dönüşecekti.
İstanbul’un her köşesinden seçime doğru, insanlarımızın düşüncelerini duyabilirsiniz. Kulak kabartmak yeterli, herkesin sesi yükselmiş artık bu sürecin biran önce bitmesini istiyorlar. Bana gelince, tabi ki tabiri caizse’’ İki elim kanda olsa da’’ seçim günü Antalya’da sandığımın başındayım.
Demokratik hakkınızı kullanın. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Haydi millet! Hep birlikte sandık başına…
|