Başlığı görünce insanın aklına depremler geliyor. Evet… Kadınlarımızın hayatında İmdat çığlıkları var, sesler haykırışlara dönüşmüş, ailelerde depremler oluyor, seslerini duyan var mı?
Felaket kapıya geldiğinde, kendini bilmez bir el, alıveriyor canlarını. Kadın hayatları her gün soluyor, koruma bile verilmiş olsa, ya sokak kenarlarında, ya da bir evde son buluveriyor… Bu acımasızlar, zamanı geliyor ailelerini de katlediyor. Geride çocukları anne babasız kalmış, onlara kim bakar diye bir düşünme sistemi yok. Benim olmayan başkasının da olamaz diyor, kendi yanlış adalet sistemini uyguluyor. Memleketimiz bir iç savaş içerisindeyken, kadın cinayetleri almış başını gidiyor.
Umut Vakfının açıklamasında; Bilanço 2015’in on ayında, 346 kadın olarak karşımızda dikiliyor. Açıklamalarda; onları korumaya çalışan yakınlarıyla birlikte 314 kadın öldürüldü,136 kadın ve yakını yaralandı. İstanbul başı çekiyor, silahla kadın yaralamada,29 kadın öldürülmüş. İzmir 18 kadın cinayetiyle onu takip ediyor. Özgecan Aslan’ın hunharca cinayetinin yer aldığı Mersin, 10 cinayetle üçüncü sırada yer alıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına umutla bakan gözler, kurtuluş ümitleri derin dondurucuda çözülmesini bekliyor. Sağ olsun makamına geldi,’’ Börek açmasını bilmeyen kadın, ailesine sahip çıkamaz’’ dedi. Şimdi marifetli hamur açan eller ailesine kol kanat germiş ama diğerleri hayat okulunda sınıfta kalmış oldu. Demek ki eli mutfağa yatkın olmayan kadınlar, şiddeti hak ediyor. Börek açamayan tüm kadınlar, başlarına bir felaket geldiğinde, mutfak hünerleriyle yargılanacaklar. Bu zihniyet bizi yine kaç adım geriletti, kaç erkek bıyık altından kıs kıs güldü acaba.
İnsan Haklarından sorumlu Başkan Yardımcısı ise ‘’Kadınlar tecavüze uğrasalar bile kürtaj yaptırmamalılar’’ demiş. Atandığı yeri ne kadar başarı ile götüreceğinin en güzel örneğini vermiş. Benim anladığım, geleeeen, gideni aratıyor.
Mevcut yasalar kadını korumaya yetmiyor. Yeni kurulacak hükümet de yeni yasa düzenlemesi, belki bir nebze bu cinayetlere kırmızı ışık yakabilir.
Ulu önderimiz Atatürk diyor ki; İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?”
Yine de her gün medyada cinayetlerin tam gaz gittiği haberleri ile dolup taşıyor. Gazete manşetlerine devam; Aşırı sevgiye indirim, saygın tutum indirimi, kanunlar adeta kadın haklarını ayaklar altına alıyor!
Kıymet bilen biliyor, Bilmeyen kanlı elleriyle işine devam ediyor.
|