Olympos dağı 2015 son günlerin de yeniden hareketlendi. Dağın tek sahibi Zeus uyandı, kükredi, şimşeklerini gönderdi; gök gürültüleri etrafı çınlattı. Olympos sahibine tekrar kavuşma sevinciyle, silkelenip, kendine geldi. "Tanrıların ve İnsanların Babası" Yunan mitolojisinin en güçlü en önemli tanrısı Zeus geri dönmüştü. Zeus’un aklına ilk olarak, ormanda el ele tutuştuğu Hera geldi. Ares’di bir zamanlar savaşmayı öğrettiği…
Zeus dağına değişken yaklaşan denizi, başka bir biçimde doğan güneşi hatırladı. Sevdiği bitkileri, gür sedir ormanlarını, renkli şimşirleri, uzun ardıçları, hatırladı. Silkelendi, üstündeki karları attı. ‘’2016 geliyor’’ dedi. Büyük bir şölen yapmak için yandaşlarını çağırdı.
Bir şeyler beni dürttü, yatağımda uykulu bir şekilde gözlerimi açtım. Karanlık odamın içinde, burnumun ucuna kadar uzanan pırıltılar içerisindeki asa ile şaşkına döndüm. ‘’Ne bu Allah aşkına! ‘’ Duaların hiç biri aklıma gelmedi. Korku bütün vücudumu kapladı. Kemiklerim, damarlarım, kalbim isyan halindeydi.
Birdenbire odada çınlayan o ses ‘’Şahika gel de yılbaşı şölenimize katıl’’ dedi. Yüzü kırış kırış, saçları beyazlamış, nur yüzlü bir dede yatağımın başucunda bana sesleniyordu. Sonunda aklım başıma geldi. Yazılarımın içinden süzülen Zeus yatak odamdaydı, onu ben çağırmıştım. Telaşla yerimden fırladım. O kadar güzel bakıyordu ki korkularımın yerine merak aldı. Kocaman gözlerini bana dikip ‘’Zeus’un mekanında, yeni yıla ne dersin?’’dedi. Diken diken olmuş tüylerimi yatıştırdım, elini tuttum. Bu şölen kaçınılmazdı.
Gecenin karanlığında el ele göklere doğru süzüldük. Soğuk, bir anda yok oldu. Zeus’un teması, beni saran sıcaklığıyla ısıtıverdi. Evimden çok uzak, kadrajıma çok yakın dağlara uçarken yıldızlara elimle dokundum. Aya tam uzanırken (Neden olmasın, elimin izi çıkacaktı) Zeus büyük bir manevrayla beni uzaklaştırdı. Gecenin bin bir görselliği içersinde sonunda Tahtalıya vardık. O ne! Tahtalının yerinde yeller esiyordu. Olympos bütün haşmetiyle karşımdaydı. Ortasında yılların yıpratamadığı görkemli bir şato, beni karşıladı. Önündeki devasa hayat ateşi göklere yükseliyor, Antalya’dan görünecek şekilde kıvılcımlarını etrafa saçıyordu. Zeus’’ Gel yanıma otur, bunca seneden sonra, yanımda olman kıskançlık yaratsa da, ben varken kimse sana dokunamaz’’ dedi.
Ateşin başına, Zeus’un yamacına oturdum. Bütün tanrılara bakmadan gözlerimi ateşe diktim. Onlara bakarsam büyüleriyle yok olabileceğimden korkuyordum. Zeus elimi tutup, gözlerimin içine baktı. Gökkuşağına bürünmüş gözlerinin içinde geçmişi gördüm. Binbir renkli zaman tünelinde, türlü hatıralar, kimi acıtarak, kimi gülümseterek, kimi de hüzünle boğulmuş uçuşarak, geçtiler. Şaşkınlığım geçmeden, Zeus ‘’Her şeyi tekrar gördün değil mi’?’ dedi. Sıcak, buruşmuş, yıpranmış ellerine sıkıca sarıldım. Bembeyaz, ışık saçan sakalına uzanıp okşadım.’’ Bu sene bana uğur getir’’ dedim. Gülümsedi, ağzı hafifçe sağa yayılırken, yüzüne, geçmişin mitolojik tarihi yayıldı.
‘’Kalbin ne kadar iyi duygular içindeyse, ne kadar kötüden uzaksan, o kadarı sana dönecektir’’ dedi.
Bir anda her şey kayboldu, ruhum sıkıntıyla sarmalandı. Kendimi yatağımda buldum. ‘’Ne bu ?’’diye düşündüm. Rüya mıydı! Hayal miydi? Bilemedim… İnsan bu kadar gerçeği yaşayabilir mi! Yoksa gerçekler, bazen hayallerin arasına saklanır da sobe mi yapar?
Karanlıkta, kalkıp panjurları açtım. İnanamadım… Gördüğüm şeye bakakaldım. Gecenin zifiri karanlığında Tahtalıdan göğe yükselen, geceyi pırıltıya boğan ateş odamı aydınlattı.
2016’nın hayırlı, uğurlu olması, gönlünüzdekileri sizi getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım.
|