Türkiye’de çocuk cinsel istismarı almış başını gidiyor. Bütün okuduklarım kanımı donduruyor. Son günlerde, düğmeye basılmış gibi, çorap söküğü misali ardı arkası kesilmiyor. İstismarlar, adeta bir tır kamyonu boşalmış gibi önümüzde duvar gibi dikiliveriyor. Yazıklar olsun… Ne kadar yanlış insanları aramızda barındırıyormuşuz.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verileri ise gerçekten acıtıyor.’’Güvenlik birimlere gelen veya getirilen çocuklara’’ ait Türkiye gerçeklerinde, 2015 yılında 11 bin 95 çocuk cinsel suçlara maruz kalmış. Bunlardan 9bin 17’si kız çocuğu, 1377’si ise erkek çocukları. Yaş gurupları ise 15-17’den başlayarak, 11 yaş altına kadar iniyor. Kız çocukları bence daha çok cinsel istimara maruz kalıyor. Çocuk gelinler memleketimizin en büyük ayıplarından biridir. Diğer cinsel istismarları toplum kınayıp, cezalandırırken, çocuk gelinleri kabul ediyor. Geçenlerde bir milletvekili bu konuda açıklama yaparak; ‘’Bu düğünlere Vali’de, Kaymakam’da, Emniyet Müdürü’de gidiyor ve alkışlıyor. Sonra şikayet olduğunda da bunlar devreye giriyor’’ demiştir. Bunlar gözümüzü kapattıklarımız bilinenler, ya bilinmeyenler?
İllere dağılımında maalesef Antalya 524 vaka ile başı çekiyor. Onu İstanbul, İzmir ve Adana takip ediyor. Tunceli en az vakanın bulunduğu yer olarak gösteriliyor.
Çocuk istismarı son yıllarda yüzde 50 oranında artış göstermiş. Kökendeki yanlış yetişenler şu an sıra sıra bizimle yüzleşmekten uzak, adeta rahatlıkla ananevi duygularımızı al alaşağı ediyorlar. Hepsi hayatımızda, yüz yüze geldiğimiz normal insanlar gibi gözüküyor. Ama ruhları bozulmuş, cinsel hayatın normal statüsüyle oynayan sapıklar türetmişiz. Okullarda, aile içerisinde, gizli köşelerde pusuya yatmış, kök salmışlar. Onlar için cinsiyetin, yaşın önemi olmuyor.
Aileler çocuklarını korumak için, bilinçlendirmelidirler. Çocuklarını bu konuda titizlikle işlemek zorundalar. Yinede sokaklarda bu kadar kimsesiz çocuk, Suriyeli çocuklar dolaşırken önlem nereye kadar ulaşır bilmek zor.
Bitmez bilmez çocuk istismarı davalarında ise en çok dikkatimi çeken, davayı uzun yıllara bağlayan ‘’Yaş konusunun tespiti, beden ve ruh sağlığı raporlarının’’ tekrar tekrar istenerek mağdurun bu eziyet altında psikolojik durumunun tavan yapmasıdır. Çoğu yaşadıkları yeri terk ediyor, çoğu da sığındıkları sosyal kurumlarda heba olup gidiyor.
Korumasız hayatımızda, sadece biz birbirimizde teselli bulabiliyoruz. Samimiyetten uzak, sırtımızı okşayan adaletin eli, avutur gibi geçiştiriveriyor çocuklarımızın hayatını…
Hiç kimse omuzlamıyor, sorumluluk almıyor, nedense, sanki terk edilmiş bir memleketin karanlık sokaklarında yalnız başına yürüyor çocuklarımız!..
|