Yeni bir Bayram günlerine doğru yol alıyoruz. Son aylarda Türkiye’nin üzerinde dolaşan kara bulutlar bayram sevincini örtmez umarım. Ben Atatürk’ün Bayramlarını araştırsam da elime çok fazla bilgi ulaşmadı. Yinede Ulu Önderin din ve Bayramlarla ilgili yaşamının bir bölümünü sizinle paylaşmak istedim.
Atatürk’ün Kütüphanecisi Nuri Ulusu, Atatürk’ün Ramazan geceleri hakkında bilgi verirken, onun bugünlere ne çok değer verdiğini vurguluyor.’’ Atatürk Ramazan geceleri o devrin hafızları olan beyleri davet ederdi. Atatürk davet ettiği bu hafızlardan her birinden din hususunda bilgiler alırdı. Ayrıca çok üzerinde durduğu Türkçe Kuran-ı Kerim hakkında görüşlerini de sorardı’’ diye tarihin bu önemli günlerini bize aktarıyor.
Atatürk Edirne’de fırka kumandanı olarak görev yaptığı sırada Cuma namazlarını Selimiye Camiinde kılmıştır. Burada yine bir Cuma namazında tanıştığı bir hafızla arasında geçen konuşmada:’’ Oğlum terbiye görmüş güzel bir sesin var. Okuduğun ezanı çok beğendim ve duygulandım, seni tebrik ederim. Edirne’de kaldığımız süre içinde ben Cuma namazına hangi camiye gidersem sen de o camiye gelecek ve iç ezanı okuyacaksın’’der.
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı yıllarında da namaz kılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı 23 Nisan 1920’de Ankara’da Hacı Bayram Camiinde öğle ve Cuma namazlarını kılmış, 7 Şubat 1923’te de Balıkesir Paşa Camiinde minbere çıkıp “Allah birdir, şanı büyüktür, Hz. Muhammed onun kulu ve elçisidir” diye söze başlayarak hutbe verip cemaatle birlikte namaz kılmıştır.
Hafız Yaşar Okur’sa o günleri şöyle anlatır: “Ramazan gelir gelmez ince saz heyeti Çankaya Köşkü’ne giremezdi. Kandil geceleri de saz çaldırmazlardı. Sadece beni huzurlarına çağırır, Kuran-ı Kerim’den bazı sureler okuturlardı. Ben okurken gözleri bir noktaya takılır, derin bir huşu ile dinlerlerdi.” Hafız Yaşar’ın el yazması hatıralarında “Kuran okurken Atatürk’ün çoğunlukla gözyaşları içinde kendisini dinlediğini” anlatır.
22 Mayıs 1926’da Bursa Türk Ocağı’nı ziyaret eden Atatürk’ün ağzından şöyle aktarılmıştır: “Kuran’da çok büyük hikmetler ve düsturlar vardır. Hele Yasin Suresi, ne şahanedir. Ben Kur’an okumak istediğimde çok defa Yasin Suresi’ni okurum.”
Yasin-i Şerifi okuduğunu bizzat kendi ağzından ilan eden ve “bu sureye aşık olduğunu” söyleyerek aslında Kuran’a olan sevgisini ifade eden Atatürk’e “dinsiz” yakıştırılmalarının ne büyük gaflet içinde olduklarının göstergesidir.
Atatürk’ün Ramazan ayına ve Kadir Gecesi’ne verdiği önemi ise kız kardeşi Makbule Hanım’ın şu şekilde anlatır: “Her Ramazanın bir günü ve ekseriyetle Kadir Gecesi bana iftara gelirdi. O gün imkân bulabilirse, oruç tutardı. İftar sofrasını eski tarzda isterdi. Oruçlu olduğu zaman iftara başlarken dua ederdi. Kuran dinlemeyi sever, Kuran yüksek sesle ancak makama aşina olanlar ve güzel sesliler okumalı derdi.
Atatürk’ün ‘’Ey Millet Allah birdir, şanı büyüktür, Allah’ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Koyduğu esas kanunlar Kuran-ı Azim-ü şandaki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahi ve tabi kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Bütün ilahi kanunları yapan Cenab-ı Hak’tır,’’ İslamla ilgili sözleridir.
Kurban Bayramınızı içtenlikle kutlar, sevdiklerinizle birlikte huzur, sevgi ve keyif dolu günler dilerim.
(Muhammet Bayraktar & Ayşe Hür yazılarından faydalanılmıştır.)
|