Otobüste olan çirkin kadına taciz, memleket meselelerinin en önemlisine parmak basmış oldu. Her Türk kadını maalesef toplu taşıma ve halka açık yerlerde tacizle tanışmak zorunda kalmıştır. Balık baştan kokarmış. Hükümet yetkililerinin zamanında yaptığı kadına karşı yöneltilmiş yanlış açıklamalar, içimizde bulunan cahil insanların daha cesaretli olmasına sebep olmuştur.
Bütün bu olaylar beni eski senelere götürdü. İlkokul beşe gidiyorum. Okul kapanacağı son gün ders yapılmayınca bende sinemaya gitmeye kara verdim. Nasılsa aile büyükleri beni derste biliyor. Fazla harçlığımda kalmamış, yürüyerek Şişli Kent sinemasına gidiyorum. ‘’Mumyanın Esrarı’’ ilk korku filmi olarak hayatımda yerini alacak. Ne kafaysa, o zamanlar bir korku merakım var, çünkü bu tarz film hiç seyretmedim. Film başladı, kendimi kaptırmışım. Karanlık ortamda bir çift gözün beni takip ettiğini fark ettim. Genç bir adam, ben yer değiştiriyorum, o geliyor yakınıma oturuyor. Bütün film boyunca köşe kapmaca oynadık. Sinema bir anda kaos haline geldi. Korkunun soğuk nefesi filmden sinemanın içersine dolarak her yanımı kapladı. Film sonunu beklemeden, kendimi sokağa zor attım. Adam peşimde, arka sokaklardan biran önce eve ulaşmak üzere koşturuyorum. Sonunda genç bir hanımı görüp, bana yardım etmesi için yalvardım. Kadın arkadan gelen gence hem söylenip, hem de çantasını vurmaya başladı. Ben tabana kuvvet kendimi eve nasıl attım bir ben bilirim birde Allah!
Zamanında Otobüslere binmeye korkardık. Zaten ulaşım araçları da az olduğundan, balık istifi üst üste giderdik. İşte bu gençlik zamanlarımızın tacizle tanışma ikinci faslının başlangıcı olmuştu. Sürtünen, üstüne abanan erkekler bizi renkten renge sokar, hangi köşeye sıkışıp da kurtulsak diye hayat mücadelesi verirdik.
Çok şık giyinip de sokakta yürümekte ayrı bir maceraydı. Muhakkak peşinize it tipli gençler takılır, sözle bazen de elle taciz ederlerdi.
Tarabya Plajı İstanbul’un en popüler yerlerindendi. Şimdi Paramparça dizisi orada çekiliyor. Plajda, erkekler dipe dalıp bizi rahatsız ederlerdi. Bizde ablamla çareyi parmaklarımızın arasına tutturduğumuz toplu iğnede bulmuştuk. Tacizciler çizilen sırtlarıyla dışarı fırlar ama hiçbir zaman ne olduğunu anlamazlardı. Bizde hiçbir şey yokmuş havasında sağa sola bakardık. Doğrusu verdiğimiz dersten dolayı çok eğlenirdik.
O günden bu güne tacizde katetdiğimiz yolda ne mi değişti? Halkın daha çok duyarlı olup, bu tip olaylarda bir araya gelerek tacizciye gereken dersi vermeleri ve medyanın da halkı sesi olmasıdır. İş kanuna geldiği vakit maalesef terazinin kantarı çoğu zaman bozuluveriyor.
Ben o zamanda bu güne sadece, bazı kesimlerde bu çirkin olaylar karşısında kitlesel olarak daha duyarlı olduklarını görüyorum. Yoksa değişen bir şey yok.
Ne demiş atalarımız ‘’ Eski tas Eski Hamam’’.
|