Her insanın yaşamın da hayattaki değerleriyle ilgili düşünceleri vardır.
Bu düşünceleri gerek sözlü gerekse yazılı ifade ederiz.
Bazen bir dergide ,bazen bir gazete köşesinde ,bazen de kitap haline gelen düşüncelerimiz vardır. Ülkemizde ki düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünü düşünüyorum .Aklıma yazdıklarından dolayı ceza alan yazarlar, yayını yasaklanan kitaplar geliyor.
Neye göre yasaklanıyor . Hangi sivri zekalı hepimizin yerine yüzlerce kitabı okuyup bize zarar vereceğine karar veriyor. Teşekkür mü etmeliyiz acaba!
Genel de bunların Atatürkçü olduğu söylenir. Atatürk’ün kemikleri sızlıyordur.
Atatürk’ün direktifleriyle yazılan tarih kitapları, 1931 yılından 1949 yılına kadar orta öğrenimde ders kitabı olarak okutulmuştur.
ABD’nin, Türkiye’nin Milli Eğitim’ine el atması ile 1949 yılında bu kitaplar toplatılmıştır.
Bu kitaplarda bulunan haritalar bizzat Atatürk tarafından çizilmiştir. Türk uygarlığının ne kadar eski ve köklü olduğu anlatılmaktadır.
Bu kitapların toplatılmasına izin verenler ve göz yumanlar vatan haindir.
Halkın bilgilenmesinden rahatsız olanlar var sanırım.
Acaba şu an da ülkemiz de kaç tane yasaklı kitap var?
Kitap yasaklamak bu dünyada ki en kötü şeylerden biridir. Kelimelerden korkmak büyük acizliktir.
Aydınlanma çağındayız ama bilgiye ulaşmamız kısıtlanıyor.
Oysa ki yazılan türlü kitap , yazı , makale……….Her türlü görüşü barındıran çeşitlilikte olmalı.Okuyanlar bunları karşılaştırıp kendi mantığı çerçevesinde doğruya ulaşmalıdır.
Okumak düşünceyi besler, geliştirir ve olgunlaştırır. Dünyaya karşı bakış açısını değiştirir .Olaylara farklı pencereden bakmamızı sağlar.
Fakat yayın yasağı insanların bilgiye ulaşmasının önüne geçiyor. Yasaklanan kitapların bazıları fazla siyasi, halkı galeyana getirip isyana sürüklediği gerekçesiyle, yayın yasağı konmuştur hatta toplatılmıştır.
İyi tarafından bakalım diyorum; Halkı zarar verici bilgilerden uzak tutmaya çalışıyorlar galiba . Olabilir mi?
Bazıları ise ahlak kurallarına aykırı olduğu, Türk örf ve adetlerine uygun olmadığı söylenerek aynı sonla karşılaşmıştır.
Durumun en üzücü tarafı ise bazı yasaklı kitapların filme uyarlanarak sinemalarda televizyonlarda serbestçe yayınlanırken, aynı kitabın hala yasaklı olmasıdır.
Hangi akla hizmettir bu. Nasıl bir karaktersizliktir, nasıl bir sorumsuzluktur.
Bir de yasakların yok edemediği kitaplar vardır.
Seksenli yıllarda gençlerin gizli gizli okumak zorunda kaldığı “Darağacında Üç Fidan”, Rıfat Ilgaz’ın “Sınıf” adlı kitabı , kırmızı kapağı ve ismi ile politik görüşe yönlendirdiği söylenerek altı ay hapis cezası alması, müstehcenlik ve ahlakı bozcu bölümlerinin olduğu öne sürülen “Bin Bir Gece Masalları”, Adalet Ağaoğlu’nun “Fikrimin İnce Gülü” romanı, askeri kuvvetleri tahrik ve küçük düşürücü olduğu söylenmiştir.
Pınar Kür ‘ün “Bitmeyen Aşk” romanı ise , halkın ar duygularını incittiğine karar verilmiştir.
Aynı yıl yazarın “Asılacak Kadın” adlı romanı da toplatılmıştır………bu liste uzayıp gidiyor..
Öyle dönemler olmuştur ki , sadece kitabı yasaklamakla ,yazarı cezalandırmakla kalmayıp okuru bile cezalandırmışlardır.
Kitap demek, gezmeden , dünyayı öğrenmek, anlamak demektir. Bilgi ve kültür demektir.
Yasaklanan kitaplar , CEZALI BİLGİ KUŞLARIDIR
|