Kedileri çok severim. Ben’de o familyadan geldiğimden mi bilmem: aslan burcuyum çünkü. Nankör deseler de inanmam. İnsanlara benzetirim bu güzel pati sahiplerini. Çünkü insanlar gibi, küser, sinirlenir, kafa tutar ve duygusallaşırlar.
İlk kedimiz çiçek’ti. Yan komşunun kedisiydi. Bir gün bize geldi. Ve bir daha gitmedi. Komşular da ne aradılar, ne de geri istediler. Çok hanım bir kızdı. Oturduğu yerde hep şekerleme yapardı. Bize geldiğin de yaşı çok fazlaydı. Hastalandı ve bir gün ortadan kayboldu. Bir daha geri gelmedi.
Arap en hınzırı ve yaramazıydı. Erkek, ne bekleyeceksin zaten. Çoğu zaman evden firar ederdi. Geldiğinde adına inat daha da rengi koyulaşmış olurdu. Göğsünde ki tek beyazlıkta kararmış, rengiyle uyum sağlardı. Gece uyurken uzanıp kapıyı açar… Yorganı kaldırıp ablamla ikimizin arasına yatardı. Çok guruldandığından kovalardık. O da ayakucumuz da uyurdu.
Yıllar sonra mahallede ki bir arkadaşıma uğramıştım. Bizimkisi çatıya giden merdivenlere, kurulmuş oturuyordu.’’Arap’’ diye seslendim. Yüzüme bile bakmadı.’’Nankör kedi’’ dedim. Ama haklıydı. Biz onu bırakıp gitmek zorunda kalmıştık. O hala mahallesin de yaşıyordu. Terk edilmişliğin dersini vermişti bana.
Antalya’ya işim icabı yerleştim. Sekiz saat koştur dur. Derdim ki bazen ‘’Allah bana dört bacak verseydi de yorulduğum vakit diğerini kullansaydım’’.
Müdürüm gece vardiyasın da çalışmamı isterdi. Gece saat 1.30’da evde olurdum. Yorgunluktan canım çıkmış. Ne kadar gerilim filimi varsa, seyrederdim uykum gelene dek. Nedense pek severim hala.
Bir akşam yemeğe gelen arkadaşım, yanın da çuvalla geldi. Çuvalı bir salladı. Amanım benim Arap kedi karşım da… Ama yaşı biraz küçük… Hırçın ve yabani… Anın da çok sevdim onu. Ama iş saatlerim belli olduğundan bir müddet sonra huysuzlaşmaya başladı. Ben yorgun geliyorum. O oyun istiyor. Çok severdi beni…Koluma yatar, hayran hayran beni seyrederdi.
Bir gün işten geldim. Bizimkinin eli ayağı tutmuyor. Hasta olduğunu zannettim. Meğerse yalnızlıktan bunalıma girmiş. Ben de arkadaşım Rabia’ya verdim. O kadar akıllıydı ki, arkadaşımın bütün çekmecelerini açıp karıştırıp, boşaltırmış. Maalesef orada da fazla kalamadı. Arkadaşım işe başlayınca, kediyi çok seven bir arkadaşımızın ailesine bıraktı iznimle.
Bir gece uyanıverdim aniden. Arap üstüm de mırıl mırıl yürüyor. ‘’Tövbe yarabbi ‘’dedim. Ne oluyor. Geldi koluma yattı. Sabah uyandığım da hayal mi gerçek mi bu olaya bir türlü akıl erdiremedim. Rabia’yla konuştum hemen. Bana bir türlü söyleyememiş. Bizim yaramaz çok hareketliydi. Balkona atlayınca, asılı halıdan kayıvermiş. Düşüvermiş aşağıya.
O zaman anladım ki gece bana veda ya gelmiş.
Her Arap kedi gördüğüm de içim hala sızlar.
|