Güneşin bizi terk ettiği bir Antalya sabahı, erkenden, yapılan bir toplantıya katıldım.15 günde bir Antalya’ya gönül verenler bir araya geliyorlar. Atatürk parkı içerisindeki bir restaurant’da iş adamları, belediye aday adayları toplanıyorlar.
Bayan katılımcının az olduğu toplantıda, Antalya’nın çeşitli sorunları konuşulurken, benim en çok dikkatimi çeken, kadın ve erkek ilişkisi üzerine, eski bir bürokratın başlattığı konuşmaydı. Konu Antalya’da kadın ve çocuklar için yapılan çalışmalardan, kadın ve erkek ilişkisi üzerine geldi. Hayat deneyimi olan bir bürokrat söz alarak, zamanında evlenirken, keşke kadın ve erkeklere eşlerine nasıl davranılması gerektiği hakkında bilgi verilseydi diye söze başladı.
Uzaklara daldı, yılların çizgileriyle dolu buğulanmış gözlerini bize çevirerek, ‘’Biz evlenirken eşimize nasıl davranacağımız hakkında, yani gönül alma açısın ne gibi davranışlar içersin de bulunacağımızdan haberimiz yoktu. Hanıma mutfakta yardım etsek veya bir çiçek alsak, o zaman karizmayı çizdirdin demekti. Hiç olmazsa mutfağa girip, bir salata yapmasını bilebilseydik. Salata bahane olurdu da, bizde bu sayede bu sıcak ortamda hanımla günlük olaylardan sohbet etmiş olurduk’’ dedi. Başta ben olmak üzere herkes susmuş, pür dikkat konuşmasını dinliyorduk.
’’Biz de çiçek getirme, götürme olayı yoktu. Seneler sonra arkadaşların ısrarı ile hanıma özel günümde bir demet gül gönderdim. Kıyamet kopmuş, her kafadan bir ses çıkmış. Yakınları hayretle, seni aldatıyor mu? Kimisi de; "demek ki bir kabahati var ki sana çiçek gönderdi demişler. Yıllar sonra yaptığım bu jest maalesef bir işe yaramadığı gibi, yanlış yorumlara yol açtı. Şimdiki gençler artık, mutfağa da giriyor, çocuğa da bakıyorlar’’ diye benim düşünmeme sebep oldu.
Evet… Aile de yemek yapan bir tek erkek kardeşim Şahap geldi aklıma, küçük aslanımın babası bizim damat da güzel şeyler hazırlıyor mutfakta; Bende damat olmayınca, ablamdakini sahiplendim mecburen. Deniz, Sedef’den sonra ikinci sevgili yeğenim, yazın çok güzel mangal partileri verdi bize. Hayır, aileden başkası gelmiyor maalesef aklıma.
Sevgiliye gelince de, bana yıllarca demet ya da saksı ile çiçek taşıyan erkek arkadaşım vardı. Hiç olmazsa bu düşünce o an beni mutlu etti. Zamanın da yandaki camdan attığı çiçeklerle balkon dolardı. Gençlikle sarmalanmış romantik yıllardı o zamanlar… Düşünmesi bile hoş bence… Daha sonra da çok çiçek aldım ama beni en çok etkileyen o anılar oldu.
Siz erkekler bu yazıyı okuduysanız, sizden bir ricam var. Salata yapmanızı isteyemem tabi ki… En kısa zamanda, sevdiklerinize ve de özellikle kaç sene evli olursanız olun özel gün harici bir gün, renğarenk bir demet yaptırın sevdiğiniz kadına, sürpriz olsun. O demeti uzatırken, gözlerindeki ışıltı, yüzüne yayılan gülümseme sizi de mutlu edecektir. Siz yalnız hanımlar, çiçeklerle bezenmiş parklara bir yürüyüş yapın. Onların kokusu, sizi geçmişe, renklerle bezenmiş eskimeyen mutlu günlerinize götürsün. Kapatın gözlerinizi, en güzel hatıralar sessizce film şeridi gibi geçsin gözlerinizden.
Mutlu anlar, yaşanan ve yaşatılanlar her zaman kalbimizin en güzel köşesinde çiçek açacak, hatırlandıkça yeniden tomurcuklanacaktır.
|