Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29922839
Bugün Ziyaretçi :  17140
Aktif Ziyaretçiler :  17141

Günümüzün Yükselen Değeri: “Kavramsızlaştırma”
 
Türkiye’de son yıllarda sıkça kullanılan “yükselen değerler” terimi, bilinenin akside olumsuz bir anlam içeriyor. Yükselen değerlerin gerek basında, gerek piyasadaki kullanımı son derece alaturka olmakla birlikte, “yükselen değerler” diye sosyolojik bir kavramdan da söz edilemez. Tamamen bize özgü olan bu sözcük, yeni anlayışlar ve bir yargılar üzerine oturmuş bir kavramdır. Dünyada ve Türkiye’de popüler kültürün yükselişiyle eş zamanlı olarak güncelleşen yükselen değerler; piyasa tanımı içinde yer alan günlük konuşmalar, ticarileşme, medyatikleşme, popülerleşme diye ortaya çıkan kavramları içermektedir. Söz konusu kavramları kullanan kişilerin yükselen değerleri, bir tür yeni bir şovenizm, yeni bir milliyetçilik, yeni bir totaliterizm ürünü biçiminde anlamlandırdığını görüyoruz.
 
Ülkemizin geçirdiği değişim ve kentleşme sürecinin meydana getirdiği yaşam biçimi, bilinenden farklı değerleri toplumun gündemine yerleştirmektedir. Çünkü değerler dediğimiz şeyler, dinamik toplum içerisinde sürekli olarak kendini yenileyen, teknolojik ilerleme ve insan ilişkilerindeki gelişmeyle biçim değiştiren şeylerdir. Bu kavram, sosyolojik anlamda bakıldığında toplumsal değişmeyi ifade etmekte olup, eski bildik değerlerin yerine yeni değerlerin gelmesi ya da o değerlerin değişmesi anlamına gelmektedir.
 
Dünyada gelişmekte olan sisteme paralel olarak ülkemize de yansıyan ve çoğumuzun bir bozulma ve yozlaşma olarak değerlendirdiği değişim, o değişimin yöneldiği sistemi beğenmeyenler için bir bozulma olarak nitelendirilmektedir. Tüm dünyada yaşanan değişimi bizim ülkemizin koşulları içinde bir yozlaşma olarak adlandırdığımızda kuşkusuz bir tıkanmadan söz ediyoruz demektir.
 
Sözü fazla uzatmadan tıkanmanın nedenleri üzerinde kısaca durabiliriz. Farkında mısınız? Türkiye’de estirilen değişim rüzgârlarının şiddeti arttıkça “kavramların içini boşaltma” ve “değersizleştirme”, “yükselen değer” olarak karşımıza çıkıyor. En anlamlı ve önemli değerlerimiz bile değersizleştirme furyasında payını alıyor. Çok değil 4-5 yıl öncesine kadar toplumun duyarlı olduğu konular artık gündemde yer almıyor. Önceleri ülkemizin geleceğini, ulusal çıkarlarımızı, birliğimizi ve bütünlüğümüzü yakından ilgilendiren konulara medyada genişçe yer verilir, kamuoyunun duyarlılığı üst düzeyde tutulurdu. Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de örnekleri görülen medya tekelleri dengeleri alt üst etti. Tek sesli medya yaratmaya yönelik girişimler ile medyanın gücü, yerini güçlerin medyasına bıraktı. Siyasi ve sosyal alanda gücü elinde tutmak isteyenler için vazgeçilmez bir araç hâline gelen yazılı, görüntülü ve sesli basın, tekelleşme sayesinde gücünü daha da artırmaya çalışmaktadır. En fazla yayın organına sahip grup, toplumun tüm dinamiklerini elinde tutabilmekte, hatta o toplumu istediği gibi yönlendirebilmektedir. Tek sesli medyanın yarattığı tek sesli siyaset ve tek sesli kamuoyu, aynı zamanda tek sesli insan tipini de yarattı.
 
George Orwell’in “1984” adlı romanında günümüze gönderme yaparak anlattığı gibi “mutlak kontrol sistemi” ile her bireyi gözetlemek mümkün olmaya başladı. “Büyük Birader”in yönetimindeki bir devlette, yaşam alanlarının her köşesine yerleştirilmiş kameralar ile insanların attığı her adımın, sarf ettiği her sözün resmî makamlarca nasıl izlenip, arşivlendiği anlatılmaktaydı söz konusu romanda…
 
Tek boyutlu toplumun ve düşüncenin oluşturulmasında en önemli araçlardan biri de kuşkusuz “dil”dir. Dil zenginleştikçe, düşünce de zenginleşir. Orwell, eserinde bu düşünceden hareket ederek, partinin yeni bir dil yaratma çabasından söz eder. Buna göre, eski dilin kelimeleri, “iskelet haline” getirilinceye kadar kesilip biçilecekti. Amaç, örneğin, “iyi” kelimesinin tersi olan “kötü” kelimesi kullanılmayacaktı. Bunun yerine “yok iyi” öneriliyordu. Yine, “iyi” kelimesinin derecelerini belirten kelimeler de kesilip biçiliyordu yeni dilde. Örneğin, “Mükemmel”, “mümtaz” yerine, “artı iyi”, “katmerli iyi” gibi kelimelerin kullanılması düşünülüyordu. Neticede iyilik ve kötülük kavramı gerçekte tek kelime ile elde edilecekti.
 
Orwel romanında, düşünce hayatını yok etmek ve ülkenin geçmişiyle ilişkisini koparmak için en başta dili tahrip etmek ve sürekli yeni kelimeler üretmek gereği üzerinde durur. Halk içeriği boşalmış kelime ve kavramlarla birbirini anlamadan konuşmaya zorlanmaktadır. Eski kavramlardan ve eski kelimelerden arındırılan yeni dilin adı “Yeni konuş”tur.
 
Yeni konuşun temel ilkesi düşüncenin tüm türlerini olanaksız kılmak, düşünme sınırlarını daraltmaktır. “Sonunda düşünce suçunu olanaksızlaştıracağız, çünkü en sonunda, onu anlatacak sözcükler kalmayacak. Gerek duyulan her kavram tüm eşdeğer sözcüklerinden sıyrılarak, anlamı kemikleştirilmiş tek bir sözcükle anlatılacak... Sözcük sayısı her yıl biraz daha azalacak ve bilincin alanı her yıl biraz daha daralacak... Dil yetkinliğe ulaştığı zaman devrim tamamlanmış olacak...” Yani sonuçta bütün kavramların içi ya hiçbir şey ifade edemeyecek şekilde boşaltılmıştır veya tamamen tersi kavramlarla doldurulmuştur. Mesela savaş bakanlığının adı “Barış Bakanlığı”dır; rejimin işine gelmeyen gerçeklerin inkârı ve saptırılmasıyla görevli bakanlığın adı da “Doğruluk Bakanlığı”dır... Orwell’in toplumun dilini değiştirmekteki amacı, kuşkusuz, kelime sayısının azaltılması değildi. Belki bundan daha da önemlisi, kelimeleri karşıtı ile açıklamak suretiyle, onları anlamsızlaştırmaktı.
 
Günümüze dönersek, kendi toplumumuzla benzerlikler gösteren tek boyutlu toplumu ve düşünceyi yaratma konusunda her zaman olduğu gibi güzel Türkçemize yeni görevler yüklendiğini görüyoruz. Kavramları “değersizleştirme”, anlamlarından uzaklaştırma hatta “anlamsızlaştırma”, “içini boşaltma” ile toplumun temel direği ana dilimizin de yozlaştırıldığına tanık oluyoruz. Bilinen kavramaların yerine, dünyada da egemen olan yepyeni bir dil doğmaktadır. Bu yeni dille birlikte siyasetin ve toplumsal sorunların algılanmasında tıpkı dünyada olduğu gibi daha genel olandan özel olana gidiş; yani memleket meselelerini nasıl çözerimden, insan meselelerini nasıl çözerime doğru bir yönelim göze çarpmaktadır. İşte bu içi boşaltılmış kavramlarla eski bildik değerlerin yerini yeni değerler almaktadır.
 
Sözünü ettiğimiz değişime paralel olarak Türkiye’de toplumsal bir değişme yaşandığı bilinmektedir. Dinamik bir toplum yapısına sahip olan ve sürekli olarak kendini yenileyen toplumumuzun, söz konusu bozulma ve yozlaşmanın önüne geçerek dilini, kültürünü, tarihini ve kimliğini koruma potansiyeline sahip olduğu düşüncesindeyiz.
 
Ekleyen:  Nevin BALTA
Tarih:  10.4.2014
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Nevin BALTA Yazıları
İzmir İktisat Kongresi 100 YaşındaNevin BALTA [ 24.2.2023 Devamı
Türk Kadınının seçme ve seçilme hakkıNevin BALTA [ 2.12.2022 Devamı
Harf Devrimi’nin 94. Yıl DönümüNevin BALTA [ 3.11.2022 Devamı
Türk Diline Gönül VerenlerNevin BALTA [ 11.7.2022 Devamı
3 Nisan ve Mülteci Çocuklar Nevin BALTA [ 23.4.2022 Devamı
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği KonseyiNevin BALTA [ 15.11.2021 Devamı
26 Eylül Türk Dil Bayramı’nın 89. YılıNevin BALTA [ 21.9.2021 Devamı
Lozan Zaferinin 96. Yıl Dönümü Nevin BALTA [ 24.7.2019 Devamı
Özel İsimlerin ve Baş HarflerininYazılışı ÜzerineNevin BALTA [ 1.7.2019 Devamı
Çocuklarla Birlikte Çocuklar İçin Nevin BALTA [ 22.4.2018 Devamı
Gaziantepli Hemşehrimiz Ülkü Tamer Vefat Etti Nevin BALTA [ 6.4.2018 Devamı
İstiklal Marşı’nın Kabulünün 97. YılıNevin BALTA [ 14.3.2018 Devamı
“30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI”NIN ÖNEMİ Nevin BALTA [ 27.8.2017 Devamı
Türkmen Yerleşimi Halep, Antep ve Kilis Nevin BALTA [ 13.5.2017 Devamı
31 Mart Ayaklanmasını Yeniden OkumakNevin BALTA [ 6.4.2017 Devamı
29 EKİM 1923 TARİHİNİN ÖNEMİNevin BALTA [ 27.10.2016 Devamı
KÜRESELLEŞME ÜZERİNENevin BALTA [ 1.8.2016 Devamı
19 Mayıs 1919’dan 2016’yaNevin BALTA [ 20.5.2016 Devamı
“Kilis ve Azez Sancak Olup, Valide Sultanın Hassıdır”Nevin BALTA [ 3.5.2016 Devamı
MEHMET AKİF’İN VATAN SEVGİSİNDE BİRLEŞMEKNevin BALTA [ 11.3.2016 Devamı
Nevin BALTA [ 11.3.2016 Devamı
Halep Türkmenleri Bölgenin Türkleşmesini SağladıNevin BALTA [ 9.2.2016 Devamı
27 ARALIK ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 96. YILINevin BALTA [ 27.12.2015 Devamı
Gaziantep’in Kurtuluşunun 94. YılıNevin BALTA [ 23.12.2015 Devamı
“24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ”NÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİNevin BALTA [ 24.11.2015 Devamı
Mutluluk Veren Bilgi ya da Devlet Olma Bilgisi Nevin BALTA [ 6.9.2015 Devamı
TÜRK DİL KURUMU 83. YAŞINDANevin BALTA [ 13.7.2015 Devamı
Ülkemizde 15 Bin Cinsel Suç Mahkûmu VarNevin BALTA [ 18.2.2015 Devamı
Harf İnkılabı Nevin BALTA [ 2.12.2014 Devamı
KUTSAL EMANET Nevin BALTA [ 14.10.2014 Devamı
82. DİL BAYRAMINI KUTLUYORUZ Nevin BALTA [ 23.9.2014 Devamı
ANADOLU KADIN BAŞLIKLARI Nevin BALTA [ 21.9.2014 Devamı
“Ulus” ve “Millet” Sözü Üzerine Nevin BALTA [ 4.9.2014 Devamı
Karamanoğlu Beyliği Bayrağına Dikkat Edin Nevin BALTA [ 15.8.2014 Devamı
Çocukluğumun Eski Ramazanları Nerede? Nevin BALTA [ 11.7.2014 Devamı
Sayfalar : 1  2  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam