Anneler günü geldi. Bu özel günde çocuklar annelerini mutlu etmek için en güzel hediyeleri aramakla meşguller. Halbuki anneye en güzel hediye, yanında olmak, ona sevgiyle kucaklamak olduğunu bilmez gibiler. Annesi sağ olanlar en mutluları! Uzak olanlar ise bir telefon, imkansızlıktan belki bir mesaj, çoğuda teknolojiyi kullanarak, Face Book ve Skype’dan ulaşabilecekler.
Bu mutlu günde, acılarını daha gömmemiş çok Analar var.1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününün açtığı yaralar, hala aynı duruyor. Analar dahil, bizlerde hayatlarını kaybeden gencecik fidanları unutamadık. Onların bağrına ateş düştü. Onların üzüntüleri hayatımızın unutulmaz acılarına karıştı. Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik ve Berkin Elvan analarını elini artık öpemeyecekler. Anaları ise kokularını bu sene içine sindiremeyip, ağıtlarla günlerini geçirecekler. Tarihimizde bir kara leke gibi geçen bu isimler, çoğu faali meçhul olarak dosyalar arasında zamanla kaybolup gidecekler.
Bu sene çocuklarda da adeta felaket yılı oldu. Kaybolanlar,katledilenler, tecavüze uğrayanlar çoğunluktaydı. En son yakılan küçük Gizem, adeta bir vahşet üreten ülke haline gelmeye başladığımızın işaretiydi sanki… Bütün bunları yapanları da analar doğurmuştu. Eğitim sistemimiz demi bir yanlışlık var? Aile yapısı içerisinde, çocuklar yetiştirilirken mi yanlış yönlendiriliyor? Anne Babalar küçüklerini ne kadar kazalardan koruyabiliyorlar? Diye düşünmek lazım. Çocuklar en çok etrafındaki, güvendiği insanlardan zarar görüyor. Çocuk yapmak kolay, asıl mesele; onun sorumluluğu almak, yetiştirmek, korumak, topluma düzgün bireyler kazandırmaktır. Bütün bunların ele alınıp gözden geçirilmesi gerekiyor.
7 ay çalışıp, 616 sayfalık raporu 2010 yılında Meclis’e sunan TBMM Kayıp Çocuklar Araştırma Komisyonu’nun Başkanı Halide İncekara isyan etmiş. ‘’Ey bakanlar önerilerimizin kaçını dikkate aldınız? Ey sivil toplum örgütleri siz ne yaptınız?’’demiş. Bende isyan ediyorum. İlgisizliğe, vurdumduymazlığa acımasızlığa! Ateş düştüğü yeri yakar. Haberler eskir, olaylar unutulur ama analar unutmaz. Hep o ağızdan çıkamayan feryatlarla yaşarlar. Sessiz çığlıklar dolaşır kaybedilenlerin odalarında. Kokuları sinmiş kıyafetler, gözden çıkarılmaz, saklanır. Fotoğraflar eskir, hatıralar aynı kalır. Allah sabır versin, zordur bir parçanı kaybetmek. Dört duvar arasında yaşanan felaketlerdir bunlar. Ne kadar istesek de o acının bir parçası olunamaz.
Büyüklerimiz, Babaanne, Dedelerimiz! Onları unutmayın. Onlar aile ağacımızın kökleridir.
Cennetin ayağı altında olan Analarımız! Kıymetini bilin, göçtükten sonra bilinen kıymet hiçbir şey ifade etmez. Analar! Gözünüzün nurlarına sahip çıkın. Ne kadar da büyüseler ana kuzusudur onlar.
Bütün Annelerin gününü içtenlikle kutlarım.
|