Nasıl bir heyecan, ben şimdi bu heyecanı nasıl anlatabilirim ki. Ah benim düşük, devrik cümlelerim nasıl bana yardım etmezde ortalarda bırakıverirsiniz.
Yeni bir ailenin ferdi olmak, o adı onurla taşımak, ya olmazsa demek. Sonra neden olmasın diye düşünmek. Yok canım olur olur diye kalp atışlarına komut verip sakinleştirmeyi denemek.
Olur mu sizce de. Bu güzel ailenin bir ferdi olmak, yazan, çizen düşünen bir dolu insanla bir arada olmak. Hatırlıyorum da, ben bu tür bir heyecanı ilk aşık olduğumda mı duymuştum diyorum. Evet evet. Ben nasıl ki aşk ı yazmayı severek seçiyorsam. Ve yazmak bir tutku ise, aşk ise… Aynı heyecanı duymak böylesi olmalı işte.
Rahatla dedim kendime. Altı üstü her zaman ki gibi yazıvereceksin. Yok yok yazıvermeyeceksin. Düşündüklerini yüreğini katıp anlatmayı deneyeceksin.
Babamın sarı defteri ve ucunu jiletle açtığı kurşun kalemine sevdalanmamla başlayan bu yazma serüveni, geceleri beni uykumdan ederdi. Annemin anlamasından korkardım. Gizlice gider cam önünde durur ve babamın defterinden özenle yırttığım bir sarı sayfaya yazar, sonra da o yazıyı ve kalemi evdeki bir sedirin altında saklamayı denerdim. Ta ki yakalanana dek. Ama hiçbir zaman ben yazdım diyemezdim. Yazmak ayıp mı geliyordu bana, ya da babam gibi olamamak mı korkum bunu hala bilmiyorum.
Öykücüklerim de hep aynı konuyu yazmak istedim. dünyada bir dolu kadın acı çekerken ben farklı bir şey yazamazdım. Ve o kadınların her biri oldum. Onları yaşadım. İnsanın insana olan aşkını yazmayı denedim. Ben ne tanrıyım ne de Mevlana. Aşk benim için sadece insanın insana olan ve mutlaka bir arada olmayı gerektiren, uzun tartışmalara gebe bir tuhaf olgudur. Haydi hep beraber bakalım mı? İlerleyen zamanlarda aşk a ve öykülerimde yazdıklarıma.
Şimdi şunca yıldır yazıyorum deyip de yaşımı başımı ortaya sermeden kısacık Efece haber ailesine nasıl geldim sizlere söyleyiversem mi.
Bir tesadüf sonucu idi. Gözüme ilişen siteyi okudum. Baktım… Tekrar okudum, tekrar baktım. Ve öyle çok ben gibi geldi ki. Neden olmasın dedim. Ve işte aranızdayım. Şimdiden aileme teşekkür ediyorum. Beni aralarına alıp benimseyeceklerini düşündüğüm için.
İstanbul un Anadolu yakasında yaşıyorum. İş hayatımla bir arada yazma serüvenim devam ederken. Bir yandan acemice resimler yapmayı deniyorum. İş hayatının o güzel stresinin yanında. Yazdıklarım ve ellerime bulaşan boyalar beni hayatın içinde gezdiriyor. Ve hayata hep mutlu bakıyorum. Gülerek bakıyorum. Acı çekerek hiçbir işte verimli olamayacağımızı biliyorum.
Yazmak için yaşamıyorum ama yaşamak için yazıyorum galiba….
Ve yazan çizen düşünen tüm insanları çok seviyorum. Merhaba yeni ailem merhaba. Merhaba hayatı keyifle yaşamak, merhaba aşk. Ve merhaba EFECEHABER…
Sevgimle merhaba.
Melekkk
|