Ne zaman beklenmedik bir ses duysam şehrimde, .çok korkuyorum ! Ya sana bir şey olduysa. İçim parçalanıyor, bunca uzak, neredeyse iklimler arası mesafede, geçen her ambulans sesinde irkiliyorum. Ya sen isen vurulan. İçimde bir çocuk teskin ediyor bu deli kadını. Hangi iklimde diyor “o”, şimdi biliyor musun.
Evham bu biliyorum, ama insan sevdiğine kötü bir şey olsun istemez ya hani. Seviyorum işte, bundan korkuyorum.
Ellerimiz kavuştu ya, işte o gün başladı bu korkular, ben seni kaybetmekten korkuyorum. Yılların verdiği çizgileri biriktirmişiz tek tek tenimizde, kolay mı. Ve o çizgilerle karşılaşmışız bir öğlen yemeği vakti. Sıkıca sarılmış bedenlerimiz, ayrılmamış ellerimiz sonrasında.
Ne zaman biraz uzaklaşsan göz mesafemden, terlemenden korkuyorum ben. Terli terli su içmenden korkuyorum, bir çocuk gibi. Ya ben yokken ağrıyıverirse boğazın. Yanına tüm ilaçlarını almış mıydın. Sık sık değiş üzerini seyahatte ,unutma. Tüm kirlilerini bir torbada biriktir, sakın ola, o bensiz otel odalarında yıkama. Kıyamam sana.
Kadın ağlıyordu, yolcu ederken; sımsıkı sarılmıştı o Eros bedenine. Biliyordu geleceğini, kısa bir iş seyahati diyordu adam sadece. Kadın, ellerini uzattı, sırtına dokundu. Terlemişsin yine… adam gülümsedi, yine mi. Yapma dedi. Altı üstü havanın nemi.
Adam yola çıktı. Kadın ardınca baktı. İnci taneleri gibiydi ayak izleri. O adamının ayak izlerini bile severdi. Usulca eğildi. Bir bardak suyu boca etti ardından. İyi yolculuklar sevgilim……….
Şaşıyordu çocuklar, aradılar. Anne yapma dediler, altı üstü kısa bir mola, bir kısa seyahat. Üzülmüyorum dedi kadın. Sadece onu özleyeceğim.
Yıllar yılı aynıydı bu özlem. Ne zaman adam evden adımını atsa kadın özlerdi. Ve beklerdi gelişini her akşam. Galiba gerçek sevgi böyle bir şeydi.
Ne uzun yıllar yok edebilirdi bu sevdayı, ne zaman zaman yaşanan kırgınlıklar.
Galiba , bir zaman sonra, aşk; memleketi terk ettiğinde, yerini sonsuz bir güven ve sevgiye bırakıyordu. Ve sevgi , tüm kırgınlıkları yok ederek, el ele olmayı gerektiriyordu.
Ne zaman ufacık ayrı kalsalar, adam kadına, “elmalarının üzerine su sıçratma” derdi. Elma yanaklarını severken geldiğinde, “yine ağladımı elmalar” diye gülerek sorardı.
Bir yolculuktu tüm ilişkiler, adının ne olduğunun hiçbir önemi olmayan bir yolculuk. Siz nereye gitmek istiyorsanız o yöne doğru uzuyordu yol. Ben yıllarca sevgiye uzansın istedim. sevgiye uzandı. Ve ne zaman göz mesafemden biraz uzaklaşsa, elmalarım ağlardı….
Adam ne mi yapardı ? Öyle sıkı sarardı ki, sanki yıllardır görmemiş sanırdınız. O’ nun elmaları ağlamazdı, ağlamazdı ağlamasına da, daha evden adımını atmadan, özledim der. Sonra uzunca bir susardı…..anlardım ki içi yanardı.
Asla izin vermeyin yüreğinizin susmasına, hatta bırakın her gidişinde üzülsün. Ve her defasında ağlasın elmalarınız. Bunlar, hayatın bize verdiği en güzel değer. Ne zaman ki gidişlerde suskun kalırız, ne zaman ki gidişlerde kapıları hızla kapatırız. İşte o zaman terk etmiştir bizi sevgi ve aşk.
Bitişine izin verilmeyen hiçbir sevgi bizi terk etmez…..
Sevgimle,
Melekkk
|