Hepimiz farklı cennetlerde kavuştuk gümüş tasta zemzem ile, farklı cehennemlerde yandık, hep aynı ateş ile. Birbirimizi anlamadık, dinlemedik. Bir dolu sözler söyledik. Ne olduğu belirsiz. Kime neden bu sözü ettiğimizi bilemedik.
Sadece yandık. Yandıkça anladık. Geç kaldık.
Aynı sevgileri yaşadık, anlatamadık. Ben farklı dilden söyledim, sen başka dilden anladın. Karşılaşamadık. Önümüze bir dolu hedefler çizdik gönül tahtalarımızda. Ulaşamadık. Tam yukarıdaki çizgiyi çekerken, kaydık, en aşağıdaydık.
Tırmanmaya çalıştıkça, ellerimiz yağlı bir kemente tutundu, bıraktık. Sade yandık. Yapamadıklarımıza. Yaşamadıklarımıza, zordu yaşamamak, nefes almak isterken, soluk borumuza kaçan bir beyaz leblebiydi, nefes alamadık.
Soru dedik, cevap dedik,soruları sormaktan, cevapları söyleyemedik. Hıçkırık gibi takıldı boğazımıza bir acı sevda, öteledik…. Yutkunmayı beceremedik.
Yalnızız dedik, ellerimizi uzatamadık. Seviyoruz dedik, eşeklik edip söylemedik. Geliyorum demedik, gel demesini bekledik.
Bir gece vakti aşk ın ateşi çıktı bilmem kaç fahrenheit a baş edemedik.
Sadece sesimizi kıstık, ve yandık. Sarıldık kendi bedenlerimize, yorgan altında anıra anıra ağladık.
Biz kimdik. ? insan. İnsan neydi ? düşünen bir canlı. İşin en basit yanı. Biz, kendimizden başka kimseyi düşünmedik. Düşündük dedik; yalan söyledik, kandırdık birbirimizi.
Basit sözleri süsledik, anlaşılmaz kıldık. Kolayca söylenecekleri kendimize sakladık
.
Sonrada geceler boyu, zorlaştırdığımız cümleler arasında, boğulduk, sonrasında alev alev yandık.
Çok geç oldu dedik. Kendi küllerimizi , konuşamadıklarımıza savurduk. Bir gün doğmayı hayal ederek, kendi küllerimizden…………
Ve insan olarak , zaman zaman yanılan, hatalarından dersler çıkaramayan, aynı hataları yapmaktan korkmayan bir garip olarak neslimizi sürdürmeye devam ettik. Yanmadan uyanamaz mıydık…. Uyanmadık. Bir uzun uykuda, rüya gibi mutluluklar aradık.
Kaybolduk……….
Melekkk.
|