Şimdi, seninle yine dolaşsak Tarçın kokulu sokak aralarında, gizlice elimi tutsan, çekmek istemediğim halde; çekip paltomun cebine soksam ellerimi.
Sarı tuhaf bir rüzgarlıkla dolaşsak adım adım memleketi, adımların benden büyük olduğu halde, ben hep geçsem seni. Dönüp arkada kaldığın için sevinsem sonra. Gülsem kocaman kocaman. Fırsat bu fırsattır diye elimi yakalar mısın yine…… ?
Bilmediğim tatlarıanlat sen yine, ben de şaşkoloz bir halde bakayım yüzüne, ahmak kimliğim takılı kalsın yine üzerimde.
Sen ; habire anlatsan, hiç bilmediğim, aklıma gelmeyen konuları sıralasan. Yine hiç canım sıkılmasa sen anlatırken.
Arada; kendi dilinde birkaç küfür sorsam sana mesela, “çok ayıp” desen söylerken. Ben yine söylemeyi beceremesem. Kendi dilimde ana avrat düz gitsem. Bir zarif kadına yakışmayan hallerimle.
Yorulduğumda sırtına al beni olmaz mı. Yuksek ökçelerimi asamam bu kez boynuma. Sokak aralarında öp beni tekrar tekrar. Sarıl arada. Ben arka cebine sokarım elimi, güya sana hissettirmeden.
En iyisi, tüm bunları bir yana bırak, KALDIĞIMIZ YERDEN SEV BENİ. Doya doya.
Ya da kokunu yolla ne bileyim işte. Yap bir şeyler. Özledim BİZi.
Dolma baharı koksun ellerin, benimde, akşamdan kalma soğan. Yine en güzel koku de mesela, sırılsıklam sarılırken.
İnsan özlüyor bilmeden, geçmişine takılıp kalıyor bazen. Sonra anlıyor geçmişin içinde bir yerlerde olduğunu.
Her özlediğimde ver bana yine ellerini, sesini görmek istediğimde duyur yine. Hiç ulaşılmaz olmayalım olmaz mı, hep aynı yerde, göz mesafemizde bulalım birbirimizi. Seviyorum biliyor musun, inatla bu hallerimizi.
Bu gece yine özlem var bir yerlerde, bir şehir, bir başka şehre aşık. Ve gökyüzüne uzanmakta sevdalıların elleri….
Gel işte, öylesine gel yine aklıma. Hiç çıkmadığın yerden…..
Sonsuza.
Melekkk
|