Mutlaka bizim bebeğimiz diğer bebeklerden daha güzel olacaktı, kesinlikle komşunun bebeğinden daha akıllı.
Daha fazla olacaktı karın ağrısı, konduramayacaktık üzerine “arsızlığından” ağladığını.
Durun bakalım ben bile büyümemiştim daha, bu yaramaz da nereden çıktı. ?
Anasının karnında sevmeye başladım “o”nu. İlk müjdeyi aldığımda benim oldu dünyanın tüm iyi halleri.
.
İlk karşılaşmamızda olacakları merak ediyorum. Nasıl bakışacağız acaba? . Gözleri gözlerime değdiğinde utanır mı.? Biraz korkutmalıyım onu, hem de ilk günden. Kıyar mıyım.? Anasına kıyamamışım, hem de onu doğurduğumda henüz kendim çocukken. ?
Benimki de ukalalık işte. Bir; her şeyi ben bilirim havası. Sizin böyle torununuz oldu mu havası. Birileri tutsun ayaklarımdan, bastırsın yere. Yoksa uçacağım yine durduk yere.
Planladıklarımın hiç biri olmadı tabii ki. Oradan oraya koşturmaca bile nasıl güzeldi. Ve nihayet Ada Safir dünyaya geldi. İlk çığlığı bile çok güzeldi. Doğumevinin kapısında onu gördüğümde, işte dedim “bu bir mucize”. Bu kez kızımdan ve oğlumdan gelmişti mucizem.
Seviyordu beni evren. Sevmese verir miydi böyle güzellikleri. Benim hayatı sevdiğim gibi seviyordu hem de.
.
Hala tam olarak açamıyor gözlerini, ama anlıyorum gülüyor bana gizli gizli. “bekle” diyor, “ileride göstereceğim sana tüm hünerlerimi.” Onu şimdiden; annesinin karnındaki kadar seviyorum. Büyümesini izlerken alacağım tadı merak ediyorum.
Barışın adı bu bebek, kavgaların sonu.
Her canlı dünyaya gelişiyle mutluluk veriyor elbet; ve her canlı eşit fırsatlarda gelmeli. Aynı şekilde sesinin rengi. Ve gözleri yarı aralanmış. Sonrası sevinç, sonrası kahkaha. Ve her anı harika.
Ne diyelim biz çıktık kerevetine, darısı tüm bekleyenlere…
Mutluluğumuzu paylaşan tüm dostlarımıza ve Efece ailesine sevgilerimle.
Not: En zor yazım buydu. Çünkü bir bebek için ne yazılsa az gelecek. Sürç–ü lisan ettimse affola….
Aşkların en büyüğüne, Ada Safir bebek e…
Melekkk
|