Neredeysen gel şehrime, böl karanlıklarını gecemin. Yıldızları ol “ay” dan parça parça koparılan. Bir prensin elinde…
taclandır başımı halelerinle. Gel artık sabrım kalmıyor beklemeye.
Yelkeni sen denizlerimin, dalgası sen. Böl ortasından okyanusu. Yeter ki, geç kalmadan gel. Omuzlarıma düşsün saçlarının luleleri. Yaprakları ol sonbaharımın. Toplayalım yeniden.
Baharlarım ol. Mevsimleri del de gel. Her neredeysen.
İnançlarımız kadarız. Fazlası yok. Eksiği de. Ve inanmaktır beklemek. Geleceğine inandığımız günlerde gelecek.
Cümlelerimin başı belli, son noktasında; sen. Zikredilir ismin her açtığımda ellerimi. Elif elif dokunur yüreğime uzaklardan gelen sesin. Sen; bende bitmeyen hecesin.
Varlığım, inandığım kadar varlığına. Yollarım, yollarına çıkar an be an. Devrilir sokaklarıbu şehrin, sana varır inişlerim. Gökyüzünün pembesindesin, ve ruhumun derinliklerinde.
Geceden, heceye doğarım yeniden, adını dokunurum her nereye gitsem. Bilmecedir yokluğun, ben sende kaybolurum.
Yeniden bulurum kendimi tek bir kelamında varlığının.
Yollar kadar uzun cümleler kurdum yokluğuna, ve kavuşmalara koydum noktalarımı.
Özledim işte, öyle ya da böyle.
Cümlelerim kesik kesik son zamanlarda, sonunu getiremiyorum başladıklarımın. Bir yerde tıkanıyor sözler, sese dönüşmeden. Belli ki zamanı gelmiştir kavuşmanın. Belli ki istenmekte teninde kalan kokum. Ve belli ki; birkaç anı daha gerekmekte geleceğe. Belki birkaç öykü bir yerlerde.
Haydi karlara kavuşmadan toprak, bir gökkuşağı altında daha adaklar adanmadan gel. Gerçekten geleceksen…
Sonbaharın hüznü dolmasın penceremden, akasya kokusu gibi gel, ve ben inanmadan gelişine….
Sevgiliye,
Melekkk
|