Galiba erkeklerde acı çekiyor, galiba insanlar acı çekiyor. Ne için? Ulu orta yaşanmayan sevdalardır sebebi. Bahçeme giren erik hırsızıydı aşk. Yakalansa cezalandırılacak. Yakalanmasa hep “kaçak” kalacak. İnsanı çeken yanımıydı yasak olması. ? Ya da yaşanmaması mı. Aşkın acı verdiğine her ne kadar inanmıyorsam da insanlar aşk - ı bahaneyle çekiyorlardı acıları. Kimliği de yoktu üstelik acı çekenlerin. Peki bunca acı acaba nedendi.?
Biliyorum; mevzuu derin.
Bir çırpıda anlatılacak gibi değil. Biri çıkıyor “aşk ın kimyası bozuk” diyor, bir diğeri “aşk cinsel çekim”. Doğrusu nedir bilinecek gibi değil. Arapsaçı; tellerine ayrılmayan.
Durun diyorum“o aşk değil. Sizin aşk sandığınız ulaşamadıklarınız” . Bir diğeri “ulaştığımda bitti” diyor. “Bu adamla/kadınla ömür geçmez” . Diğer yanda gözyaşı döküyor birileri, sırf kavuşamadığı için.
Elbirliğinle kalıplara dökülmeli aşk, bir heykeltraşın inceliğinde, bronz heykel haline getirilmeli. Orasını burasını tutarak, tasvir edilmeli. Eminim o zaman da bilinemeyecek. Biri, burası eli derken, bir diğeri parmakları diyecek. Diz kapağı ile baldırı sürekli karıştırılacak. Sizce aşk ın en son hali ne olacak. ?
Ben aşkın kimyasını bozmak istiyorum. Tüm yasaklardan arındırıp sıvı halden katı hale geçsin istiyorum. Öncelikle üzerindeki yasak perdesinin kalkması için anayasaya madde eklenmeli. Aşk legal hale getirilmeli. Yasa taslakları, kanunlar, kararnameler. Kesinlikle bir doğruya bağlanmalı. Acıyı veren tarafla, acıyı çeken taraf mal paylaşımında bulunmalı. Verene de pay düşmeli acıdan. Hem de ziyadesiyle. Nedenleri sorulmadan hem de.
Aşkı adam gibi yaşamadın mı, al sana acıdan bir hisse daha. Kalbine kalbine. düşündükçe gözüme güzel görünmeye başladı bu durum. Sanığın aşk acısı verdiği için en az 40 yıl muhabbetine gelmeli ceza ilkin. Sonra acı çeken taraf ödüllendirilmeli. Devlet madalyası ile hem de.
Ne olmuş yani, aşkın orasıyla burasıyla biraz oynasak. Hoşunuza gitmedi değil mi.? O zaman siz , gerçekten acı çekmeyi istemektesiniz.
Galiba bende bu yanını sevmedim. Hayaller kurduğumda güzel gelmişti bu düşünce oysa. Silkinerek kalktım masamdan, “ey aşk” dedim. “Bu ne hal. İyisi mi sen yine aynı kal. “
Ne kadar acı çekersek çekelim, ucunda kavuşmak olmasın hiçbir zaman. Yine de insanlık var olduğu sürece, aşk hep kendi kimyasında kalacak.
Ve ömrüm yettiğince, dilim döndüğünce ben yine aşk ın gülen yüzünü anlatmayı deneyeceğim.
Aşkın olduğu iklimlerdeyim.
Melekkk
|