Bir ege kasabası; hatta kasaba bile denemeyecek kadar küçük. Dik bir yokuştan çıkarken gördüm onları.Birbirinden güzel iki kadın. Belli ki ; yaşlı olan, evin en büyük nenesi. Kalabalık bir grup halinde, ağır ağır ilerlemeye çalışırken gülen gözleri görmek nasıl ferahlattı beni.
Gözlerimiz birbirimize değdi. Biraz daha yaşlı olan nene, camı açtı, yarı beline kadar sarkarak , güzel bir “Ege şivesi” ile “ gelin gari gelin, soluklanın. bir çay demleyiverem size gari.” Yüzümün her yanı; saçlarıma kadar kahkaha doldu.
“Dağa çıkacağız teyzem “ dedim.“Dönüşte zaman kalırsa gelir öperim elini. “yolluk verem gari” dedi. Kocaman sırt çantamı gösterdim. Teşekkür ettim.
Evin çocuklarıydık o dakika da. Ve yolcu ediliyorduk. “sağlıkla gidiverin gari” dedi. teyzelerin ikisi birden bu sefer. “Kolaydır buralar çırpıda çıkıverin” deyince , dik yokuşu gösterdim. “Burasını mı ?” . güldük karşılıklı !!!
Buyduk biz işte ! . Bizim insanımız buydu.! Öylesine kenetlenmiş bir halk. Şehrin içinde daha az anlıyordum bunu. Biraz uzaklaştığımda ise; asıl “biz” i görüyordum.
Uzun ; yorucu, ama bir o kadar güzel bir gezinin ardından, ayakkabılarımı elime almış halde, yine o evin önündeydim işte. Teyzelerim aynıyerdeler yine. “ içmeden mi gidiverceniz gari “ dedi elindeki çay bardağını işaret ederek.
Öyle utanıyordum ki; sadece gezmek dışında, var olduklarını bile bilmediğim bu insanlar beni utandırıyordu.
Acaba bir gün ben de böyle olacak mıydım.? Kalabalık ve kirli bir şehirde, camdan başımı uzatıp da. “Haydi çocuklar gelin bir çay için” diyebilir miydim? Bunu yaparsam; başıma gelecekleri hesaplardım mutlaka. Ya çağırdığım insan bir katilse, ya da bir hırsız. En azından tinerci. Of aman of. ! Vazgeçmeliyim bu düşünceden……
Peki, vazgeçmesem de denesem. ? Bunu yapabilirdim; bir kez denerdim. Hem de hiçbir korkuyu aklıma getirmeden. Korkuyu bilmezsem, korkmama da gerek kalmazdı.
Camdan cama koyu bir sohbet ederek ayrıldık. Zaman denen bir katil vardı. Ve her şeyi o planlamıştı. Kaçta, nerede olacağımıza, ne zaman gelip ne zaman gideceğimize. Orada daha fazla kalıp doymamıza bile izin vermeyen bir azılı katil.
Ve ben; artık, zamansız yaşamak istiyorum. Hatta mekansız. Hiçbir yere ait olmadan. Dünyalı olarak dolaşmak.
Yeşilin büyüsüydü bu düşünceler. Ve dallardaki tomurcukların sesiydi. Uymalıydım tüm bunlara.
Değişim başlamıştı. !!!
Artık hiçbir şey için zaman la kavga etmeyi düşünmüyorum. Nasılsa o kazanacak. Sadece ortadan kaldırmayı planlıyorum zaman denen kavramı. Hem de derhal.!!! Zamanı; kiralık katil tutmadan, düşüncelerimde yok edeceğim.
Ve sonrasında, gelsin hayat. İstediğim gibi. En güzelinden.
Kendime yaptığım bu iyilik için kendimi kutluyorum. Madalyam da hazır. Yeşil bir doğa.
Düşlerim özgür artık. Hiçbir yere ait değiller. Ben sadece yaşayacağım. Ve kendimden kıskanacağım yaşadıklarımı.
Hayat merhaba.
melekkk.