Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29917345
Bugün Ziyaretçi :  8546
Aktif Ziyaretçiler :  8546

Saat yirmidört travmaları.
 
Hayatın içindeki ben e yolculuk……
 
Bir kahve kokusuna uyandım. Çok olmamştı uyuyalı, sanki yıllardır uyuyordum. Öylesine dinlenik ve öylesine enerji doluydum. Kalktım, giyinip odamdan çıktım. Merdivenlerin sesi hoşuma gitmişti. Etrafa baktım. Kimse yok. Birkaç merdiveni tekrar tekrar inip çıkarak o sesi dinledim. Muhteşemdi ! Kimbilir , bunların arasından nasıl güzel tarih kokusu gelir ? . Daha fazla merdivenlerde oynarsam yakalanabilirdim. İçim istiyordu aslında. Hatta şu trabzandan aşağı doğru kaysam ve inerken bağırsam “ kahve istiyorum” desem; ne yaparlardıacaba. ? Deli derlermiydiki. ? Aman canım, umurumda mı ? Delilik ne kadar güzelmiş. Yıllardır, normal insan olmanın nasıl sıkıcı olduğunuşimdi daha bir iyi anladım. Bana “normal değilsin “ diyenlere “delilik yapmak istiyorum” derdim. Ama , onlar ; zaten deli bulurlardı nedense. Demek ki deliliğin de bir tatmin noktası var. Yani, açıkçası bu kadar delilik beni kesmiyor. Tatmin etmiyor. Normal sanıyorum kendimi. Ve normal insan olmanın, nasıl sıkıcıolduğunu biliyorum. Çok şükür ne yeterince deliyim , ne de yeterince normal. Bundan sonrası ise sürpriz. Kendime hayatım boyunca unutamayacağım kadar güzel sürprizler yapıyorum. Şu an gibi. Yola çıkmam gibi. Ve nasıl eğleniyorum, nasıl merak ediyorum kendime yapacağım bir sonraki sürprizimi. Haberim olmasın ne olacağından, olmasın ki daha çok eğleneyim !!!
 
Karşıma çıkan delikanlıya “nerede kahve içebileceğimi” sordum. “Soğuktur ama isterseniz bahçe de isterseniz burada olur “ deyince. Tercihim tabiî ki bahçe oldu. Yuvarlak mermer masaların yanındaki, demirden sandalyelerde yine çok güzel çiçekli ve temiz örtüler vardı. Oturdum. Biraz gerindim. Kahvemi söylemiştim. Bu arada, istersem burada bana balık da yapacaklarını söylediler. Sevmezdim et, balık türlerini. Zaten, çok iyi de anlamazdım. Hangisi nasıl olur. Etin neresinden ne yapılır. Balıklar kaça ayrılır.? Hiç bilmediğim konulardı. Ama hoşuma gitti balık fikri. Küçük balıkları olurmuş buraların. Tuhaf bir adı olan sardalye benzeri bir şey. Yanında yeşili bol salata ve deniz börülcesi bile bulabilirlermiş istersem. “Peki” dedim. “Kahveden sonra yerim.”
 
Yıllardır sevmiyorum sandığım balığı, meğer ben ne severmişim. Ekmeği; suyuna bandıra bandıra yediğim o taş sıkma zeytinyağının süslediği renk cümbüşü salatada biraz asortik kalan mısırları atarsan, bayıldım. Mısırlar, bu salatada sanki dair değil gibi durmuş. Sanki, kasaba düğününe aniden gelen sosyete şarkıcısı gibi kalmışlar.
 
Yemekleri çok hızlı yerdim. Başlamamla, bitirmem bir olurdu. Lezzetçiydim. Açlıktan ölüyor dahi olsam , lezzetini sevmediğim bir yiyeceği kimse bana zorla yediremezdi. Çok bilirim , koca otellerden aç döndüğümü. Ismarlama açık büfelerde aç kaldığımı. Ama şimdi gerçekten doymuştum. Damağım, zihnim, gönlüm doymuştu. Kalabalık ailelere mahsus o arsızlığımla yine masayıçokça doldurtmuştum, bunu hiçbir zaman terk edemeyeğim sanıyorum. Her zaman aç olacak gözüm !
 
Doyunca aklıma geldi. Kalabalık ailemdeki arsız çocukluğum. Annemin bayram sabahına kalsın deyip, divan altına itiverdiği baklavanın , özellikle iç parçalarının alt kısmını, yani cevizin ve ağdalı şerbetin en çok dokunduğu yerleri yiyip de , üzerlerini çocuk aklımca tekrar dizmeye çalıştığım o baklavayı anımsadım. Sabah ; konu komşuya çıkarırken farkına vardığında, gelip ilk çimdik attığı varlıktım. O küçücük bedene, onca tatlıyı nasıl sığdırdığımı yıllar sonra da kimse anlayamadı.
Ve sonra seni düşündüm….. yemek yemeyi bile sadece görev sayan sen… Neleri yok etmişsin varlığınla. Damak tadımın olduğunu anladım. Yine de sorsalar ; pişman mıyım.? Hayır. Tüm tadlara inat; yine seni yaşarım .
 
Biraz şehri gezmeli şimdi. Bu şehre çok geldim. Yer bilgilerim hep zayıftır. Benzinciden her çıkışta şaşırırım hangi yöne gideceğimi. Ama yaşadıkça anlarım ki ben bu şehre geldim. Sadece farklı birşekilde idi. Lüks bir otel de kalmak üzere. Ve ısmarlama açık büfelerle,şaklaban eğlenceleri havuz başında izlemek üzere. Tüm tatil yörelerinde çalışanlar aynı hocadan mı ders almışlar acaba. Ya da aşçılar, bu kadar aynımenulerle hiç zorlanmıyor olsalar gerek ?
 
Yine; gıcırdayan merdivenlerden çıkıp üzerime kalın bir giysi aldım. Ve yine inerken kimsenin görüp görmediğine bile aldırmadan bu kez. Merdivenleri gıcırdattım.
 
Kapıdan kendimi dışarı bıraktığımda yüzüme zeytinyağının o eşsiz kokusu çarptı. Çekirdeğinden bile bilmem ne yapılıyormuş.Yani çok faideli imiş. Çocukken bir defasında babama “ben zeytin yaprağına tapacağım” demiştim. Neden demedi. Bu akıllı adam neden demediyse mutlaka nedenlerini kendi de biliyordu.
 
Kokular arasında, karanlığa aldırmadan boş sokaklarda yürüdüm. Mevsim nedeniyle, çoğu kapalı olan , kendine has alışverişyerlerini, boş tezgahları izledim. Hatırlıyorum ; şu tam ortadaki tezgahtaydık, sen bana bir yüzük beğenmiştin, bense kafam pembe pamuk helvacıda, “çok beğendim “ demiştim. Yüzüğü alıp parmağıma taktığında, elinden sürükleyip pamuk helvadan istemiştim. Bir çırpıda yediğim helvanın bıraktığı izleri silmek , sana düşmüştü her zamanki gibi. Burnumun üzerinden , aynı sırada alnıma ve saçlarıma kadar gititğini söylüyordun. Yüzüğe ise ancak eve geldiğimizde bakmıştım…..
 
Birazdan dönmeliyim odama. Sabah, günışımadan çıkmak istiyorum. Yol nereye gidiyorsa oraya. Odama varmıştım. Klimayı ben gelmeden çalıştırmışlar. Ilık. Denizi görmek, hele de bu karanlığın ortalık yerinde, bir bir seçilen karşı kıyıyı görmek ne güzel. Üzerimi değiştirmeden uzandım. Kitap okumak istemiyordu canım, biraz tavandan sarkan eski lambaya baktım. Ateş böceği gibiydi, kıyıdan vuran ışık lambayı hafifçe aydınlatıyordu arada. Işığınla aydınlanmak bu olsa gerek.
 
Sabaha karşı telefon sesiyle uyandım. “Neredesin sen ?” diyordu, içimden “sana ne” demek geçti. Ne olurdu sanki, artık sana ne leri söylesem. Söyleyeceğim zamanıbeklemektense. Şimdi o zaman olsa. Söyleyemedim. “Hayata gidiyorum, yoldayım” dedim. Daha fazla soru sormasını istemiyorum.”Hemen hazırlanmalıyım “ sözüyle kapattım. Daha sonrasında günlerce neredesin lere açmamak üzere.
 
Ben e yolculuklara.
 
Melekkk
 
Ekleyen:  Melek Adalet ÖNOL
Tarih:  19.4.2014
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Melek Adalet ÖNOL Yazıları
FİNAL Melek Adalet ÖNOL [ 24.8.2019 Devamı
Yıllar geçmemiş gibi sevMelek Adalet ÖNOL [ 28.6.2019 Devamı
"Sevince"Melek Adalet ÖNOL [ 25.2.2019 Devamı
Usul usul yaşlanıyorumMelek Adalet ÖNOL [ 3.2.2019 Devamı
Kuş takılsın kanadınaMelek Adalet ÖNOL [ 6.4.2018 Devamı
Mis gibi yaşarım seni hayatMelek Adalet ÖNOL [ 23.2.2018 Devamı
Kucaklayın yeni yılıMelek Adalet ÖNOL [ 19.12.2017 Devamı
"yol çekiyor canım"Melek Adalet ÖNOL [ 3.5.2017 Devamı
Bulutlar geçiyor üzerimizdenMelek Adalet ÖNOL [ 1.4.2017 Devamı
"haydi kadınlar iş başına" Melek Adalet ÖNOL [ 8.3.2017 Devamı
"Aşk mı, o da ne?"Melek Adalet ÖNOL [ 21.2.2017 Devamı
Denizde kuşlar sahipsizMelek Adalet ÖNOL [ 9.1.2017 Devamı
Birlikte o filme gitmeden , sakın gitme !Melek Adalet ÖNOL [ 6.11.2016 Devamı
Hayata EFECE BakışMelek Adalet ÖNOL [ 29.9.2016 Devamı
"AMCAM"Melek Adalet ÖNOL [ 7.9.2016 Devamı
ELLERİNİN ARASINA ELLERİM...Melek Adalet ÖNOL [ 1.8.2016 Devamı
"Hesabı en son ben öderim."‏ Melek Adalet ÖNOL [ 26.7.2016 Devamı
"mutluluk , filmin diğer yarısında."‏Melek Adalet ÖNOL [ 17.3.2016 Devamı
EYVALLAH...Melek Adalet ÖNOL [ 11.3.2016 Devamı
Kokundan öpüyorum...Melek Adalet ÖNOL [ 20.1.2016 Devamı
Kadının bam teliMelek Adalet ÖNOL [ 13.12.2015 Devamı
aşk ; sıcak yenen bir yemektir.Melek Adalet ÖNOL [ 28.11.2015 Devamı
"Yüreğinden öptüm"Melek Adalet ÖNOL [ 29.10.2015 Devamı
PİŞMAN DEĞİLİM HAYATMelek Adalet ÖNOL [ 13.10.2015 Devamı
Adını bilmediğim annelere...Melek Adalet ÖNOL [ 8.10.2015 Devamı
"Eylül sancıdır biraz"Melek Adalet ÖNOL [ 27.8.2015 Devamı
İlle de aşkla yanmalıMelek Adalet ÖNOL [ 11.7.2015 Devamı
YENİ RAMAZANLAR...Melek Adalet ÖNOL [ 21.6.2015 Devamı
YOLCUMelek Adalet ÖNOL [ 21.5.2015 Devamı
Teknolojik yalnızlıkMelek Adalet ÖNOL [ 22.4.2015 Devamı
Bilindik huzurMelek Adalet ÖNOL [ 5.4.2015 Devamı
Adımız, şiddetle yan yana yazılmasın.Melek Adalet ÖNOL [ 18.2.2015 Devamı
Beklenen hep senMelek Adalet ÖNOL [ 2.2.2015 Devamı
Sen benim inançlarımsınMelek Adalet ÖNOL [ 23.1.2015 Devamı
Dağınık evlerMelek Adalet ÖNOL [ 21.12.2014 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  6  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam