Kızımdan olan on yaşındaki erkek torunum, her yaz tatilinde bize gelirdi. Ben de onu denizden faydalanabilmesi için sık sık halk plajına götürmeye çalışırdım. Ve onu bir an bile hiç gözümden ayırmazdım. O bize emanetti. O Yaz da biz yine çesitli nedenlerden dolayı yazlığımıza gidememiştik; bu yüzden ısrarla denize yüzmeye gitmek isteyen torunumla sıcak bir yaz günü sahile, plaja gitmeye karar verdik. Eşim birkaç gündür nezle olduğu için bize iştirak edemedi. Arabamı sahilde plaja yakın bir yere park edip, bagajdan torunuma ait deniz topu, deniz gözlüğü, palet, havlu vs. alıp arabayı kilitledim. Gerekli ufak bir parayı da şortumun cebine koymuştum; dolayısı ile, askılı çantamı taşımama gerek kalmamıştı. Ve ben de çantayı ön taraftaki koltuğun üzerine koyup, görünmemesi için üstünü de bir güzel örtmüştüm. Böylece torunumla gönül rahatlığıyla plajımıza gitmiştik.
Artık eve gitme vakti geldiğinde ise eşyalarımızla toparlandık ve arabamızın olduğu yere geldik. Torunum arka koltuğa geçip otururken ben de eşyaları bagaja koydum ve arabama bindim. Direksiyonun başına geçip de marşa bastığım anda, karşımdan gelen oldukça modern, şık giyimli genç bir kızla erkek arkadaşı yanımızdan yürüyüp geçerken genç kız durdu ve bana eğilip arabamın altını işaret etti. Camı araladığımda ise, bana arabanın altında bir kedi olduğunu söyledi. Ben de o anda hemen arabadan indim ve kediyi kovalamak için eğilip, arabanın altında kedi aramaya başladım. Ama genç kız beni uyardı.
__ Tamam tamam, kedi gitti, gidebilirsiniz artık, dedi.
Kıza teşekkür ettim ve insanların içinde hala insanlık ölmemiş diye de mutlu oldum. Tekrar direksiyon başına geçtiğimde ise torunum bana,
__Anneanne, kapıyı açık unutmuşsun herhalde, bir abi geldi ve kapıyı açıp tekrar kapattı, deyince nihayet ben uyanabildim. Bu bir kapkaççı olayıydı. Kedi filan sadece oyunun bir parçasıydı; hemen yanımdaki koltuğa baktığımda ise çantamın olmadığını gördüm. Kendimi dışarıya atıp bağırmaya, etrafımdan yardım istemeye başladım. Torunum bu sefer de,
__ Anneanne, o abi arabasına bindi ve çok hızlı gitti, demez mi?
Sonuçta çanta da içindekiler de gitti; anahtarlarım, nüfus cüzdanım, para cüzdanım, kredi kartlarım, daha yeni almış olduğum yakın gözlüğüm, adres defterim vs. hepsi saniyeler içinde gitmişti. Daha evvel hiç böyle bir durum yaşamamıştım. Çantam dahi daha yeniydi. Alalı birkaç hafta olmuştu…
Bulunduğumuz yere çağrılan ekip otosu gelmişti, ayaküstü beni dinlediler ve karakola ifade vermem için çağırdılar. Eşim de yanımıza gelmek için hemen yola çıkmıştı.
Ben bilinçsizce bu şoku yaşarken, arkada oturan ve beni teselli etmeye çalışan torunumun bu olaydan dolayı yüzü bembeyaz olmuştu. Yolda arabamı bir kenara çekip durdum ve ona sarıldım. İnsanlar ne tuhaftı. Hiç beklemediğimiz bu durumlar olduğunda nasıl da hemen kendimizi kaybediyorduk. Canımız sağolsun sözleri nasıl da zayıf kalıyordu. Canımız o anda zaten sağdı ya, o şok anında böyle laflar o anda ne kadar da abes di. Saniyeler sürse de biz o anda o paniği, kaybetme korkusunu nasıl da dibine kadar yaşıyorduk. Torunuma sımsıkı sarıldığımda, onun bana teselli mahiyetinde söylediği bir cümleyle sanki can evimden vuruldum.
__ Anneanne üzülme; sen kediyi aramak için dışarıya çıktığında kapında açıktı biliyorsun, anahtarda yerinde hazır takılıydı; ya o abi arabaya binip de arabayla birlikte kaçsaydı! Hem de içinde ben de vardım bak.
Hiç bu kadar yerin dibine geçmemiştim. Hiç bu kadar ben kendimden utanmamıştım. Torunumun karşısında anneanneliğimden yana, insanlığımdan yana hiç bu kadar tırsmamıştım…
Çağrıldığımız karakolun önünde park ettiğimde ise torunumla içeriye girdik. Oradaki sandalyelerden birinde ifade verme sıramı beklerken, duvarlardaki onlarca kayıp çocuk fotoğraflarına baktım. Kötülüğün zerresinin ne olduğunu dahi bilmeyen onlarca masum yüz…Saçının bir teline kıyılamazken, ellerin elinde, kimbilir ne haldeki onlarca ana - baba kuzusu…
Eşimle ve torunumla evimize giderken fotoğraflardaki kayıp çocukların sakin ve masum bakan güzel gözleri ve çocuğunu kaybeden ailelerin basında çıkan korku dolu bakan gözleri, içimde sessiz isyanlar içindeydi…Torunumun elini sımsıkı tuttum; o da başını omzuma dayadı. Bu gün bizim için çok yorgun bir gün olmuştu…
|