Baş belası bir tutku! Kişisel terör. Sivil hayatta bazılarının vazgeçilmezi, olmazsa olmazı. Silah, tüm dünyada baş belası olmaya hızla devam ediyor. Köyde, Kentte, Kasabada, Mezrada ve olmaması gereken her yerde. Maalesef. Sebepli, sebepsiz. En masum evlerde bile duvarlarda asılı tüfekler, çekmecelerde, sandıklarda. Tabancalar bellerde, arabalarda, torpido gözlerinde ve her daim hazırda, tetikte varlar. Sebepli sebepsiz varlar. İnsan öldürmeye planlanmış özgüven duygusu. Ve maalesef insanım diye geçinenlerin hayatta en büyük tutkusu. İlla da sebep olmayabilir; yeter ki onun da bir silahı olsun. Sanırsınız ki, kişi güven duygusu için alır, korunma amaçlı alır. Şuuraltında silah tutkusunu kendine bile açıklayamaz, işine gelmez; çünkü, Silahının olması onu ayrıcalıklı kılar, beli doğrulur, omuzları dikelir, kişiliğine kişilik, erkekliğine erkeklik övüncü katar ve en önemlisi de havası artar. O öyle düşünür. Ve artık hiç de zayıf olmadığını, aksine silahlı oluşundan dolayı yenilme, güçlü, daha bir erkek olduğunu düşünür. Kadın, erkek, ergen, genç, yaşlı fark etmez ama malumumuz üzere erkekler ağırlıklıdır bu silah tutkusunda…
Düğün mü olacak, kadınlar takılarını kuşanır övünçle, erkekler bellerine silahını. Halaylar çekilirken adam aşka gelir ya, çıkarır belinden silahını, sıkar kalabalığın orta yerinde tak tak tak. Hiç bitmeyecekmiş gibi, ardı ardına ateşler silahını. O an egosu tavan yapar. Müthiş bir yükseliş duygusu, güç duygusu; kurşunlara endeksli özgüven duygusu…Uyuşturucu gibi, mutluluk hormonu salgısı gibi.
Kurşun can alacakmış filan, aklına bile gelmez! Kurşun can alırmışşş, HIH! Kimin umurunda. Evden zaten bile bile, bu niyetle çıkılmış, bele tabanca sokulmuş. Düğün filan bahane, kalabalıkta kişinin kendisini gösterme zamanı. Görsün millet, ne babayiğit bi adammış kendisi meğer. Eh bilmez mi, düğünden sonra hep onu konuşurlar gari.
“ Falanca adam var ya, aha gösterdi düğünde yine gendini. Ülem şu bilmem ne ağa var ya, çok bi erkek adam harbiden yaaa! Demi len. Bi sıkışı var ki çifteyi, aha kaçcek delik aradık. Aha bide şu gız çoci ölmivereymiş, cık cık cık. Olce varmış işte görünmez kaza. Kurşuna da bak sen, bula bula bu gızcazı buldu ya. Yazık oldu bilmem ne ağaya da kurşunlana da”
*
Düğün gibi maçlarda bahane. Maçta tuttuğu taraf kazansa coşar azar, kazanmasa da sinirlenmekle sıkar kurşunu rastgele. Sokakta dolaşan, kişiyle, maçla hiç alakasız insanlar, kurşuna hedef olurlar. Balkondaki insanlara, günahsız çocuklara hatta evlerinde oturan insanlara bile rastlar, insanım diye geçinenin sıktığı kurşunlar. Bu hasta ruhlu insanların yüzünden ne çok masum insanlar öldü. Ne çok gençlere ne çok çocuklara, kadınlarımıza kıyıldı. En az terör kadar yaygın bu BİREYSEL SİLAH kullanımı. Ama nedense önüne geçilemiyor. Bu çok çok fazla para getiren, servet yaptıran işin önü hiç kapanmayacak gibi. Uyuşturucuda da olduğu gibi. BİREYSEL SİLAHLANMAYA HAYIR kampanyaları düzenleyen
insanlarımız yine ses getirmeye, duyurmaya çalışıyorlar. Propagandalar yapıp, pankartlar taşıyorlar. Allah razı olsun onlardan. Ama hepimiz biliyoruz ki, ruhsatlı olanlar bir yana; en azından bir gerekçeleri vardır” ruhsatsız silah kullananlar, zulalarında görünenden çok daha fazlasını saklayanlar, hiç de küçümsenecek bir sayıda değil. Toplu bulunan silahlar teröre olduğu kadar, çetelere de bağlı iş görüyor. Nerdeyse her maşanın elinde bir silah…
Son bir söz; erkek çocuklarımıza yürümeye başladığı andan itibaren onlara oyuncak olarak ne alırız? Bir hatırlayalım hele. Hepimizin evinde erkek çocuklara aldığımız oyuncak tabancalar, tüfekler, kılıçlar ne çoktu değil mi değerli okurlarım? Hala da almaya devam ettiğimiz…
Allah’a emanet olun. Ve bir avare kurşuna hedef olmamanız dileğiyle.
|