Henüz tükenmiş değil; en azından etrafımızda henüz sayısı hiç de küçümsenmeyecek kadar son derece efendi insanlar bulunmakta. Biz, affedersiniz, kara cahilliğini hiç umursamayan, karacağilliğini kendine has edinmiş, bu halini öz edinmiş kimselerle karşılaştığımızda ve tam da insanlıktan yana umutlarımızı tükettiğimizde, bir vesileyle önümüze çıkan ve hala da var olan bu kökten efendi insanlara dair insanlık adına yeniden umutlanıyoruz, seviniyoruz. Bizden sonraki nesillere de devam etsin, sürsün, tükenmesin diye İnşallah’lara duruyoruz.
Hayatımızı sürdürürken, sosyal hayatımızın içinde olsun olmasın, etrafımızda bulunan bu her kesimdeki insanların davranışlarına baktığımızda efendiliği taşıyan insanlara günümüzde artık ne kadar az rastlandığını ben şahsen üzülerek görüyorum. Oysa bir duruştur efendilik. Kadın-erkek, genç-yaşlı, zengin-fakir, taşralı- şehirli, okumuş-okumamış her kesimde bulunur böyle saygın insanlar. Orta yaş ve orta yaş üstü kimselerde daha çok görülür gibi olunsa da, hiç beklemediğiniz anlarda karşınıza her yaşta ve her kesimde insanlardan da çıkabilir bu efendi insanlar; yeter ki istesin, içinden gelsin. Buna ek olarak da kabalık, hoyratlık, kara cahilliğin yerine insanlığı, saygın olabilmeyi seçsin.
Birkaç gün önce Kadıköy’e gitmek için bir minibüse bindiğimde, sürücü genç arkadaşın konuşmalarından, hal ve tavırlarından çok etkilendim. Vesaitten istediği yerde inmek isteyen yaşlı bir hanıma nasıl yardımcı olduğunu görseniz eminim siz de etkilenirdiniz. Sürücü arkadaş yaşlı kadına hiç acele etmemesini, rahat rahat vesaitten inmesini söylerken ve yaşlı kadının kaldırıma çıkmasını gördükten sonra yola devam etmesindeki hali, biz yolcularda inanılmaz bir etki bırakmıştı. Herkesin yüzünde sanki gözle görülür bir rahatlama oluşmuştu. Şu işe bakın ki biz bu toplu taşımalardaki sürücülerin insanlığına bile hasret kalmışız; ki aslında zaten öyle olması gerekirken…Ben şahsen böyle zor park yeri, sıkışık trafiği olan yerlere mecbur kalmadıkça arabamla gitmem. Taksilerden nefret etmem için ise dünya kadar sebep vardır. Her çukurda edepli edepsiz küfür sallayan, kendisine yol verilmediğinde el kol hareketleriyle, yüksek ses tonuyla naletler okuyan, sizi taksisinde adeta sindirerek gideceğiniz yere götüren şoförler, diğer efendi sürücülere de baştan ön yargılı düşünülmesini sağlıyor maalesef.
Ben nerdeyse kırk senedir araba kullanırım. İnanır mısınız değerli okurlarım, trafikte bana diğer sürücüler yol verdiğinde, insanlık adına alabildiğine duygulanıyorum. Hala insanlık ölmemiş diye. Yol boyu dua bu kişilere “Allah yolunu açık etsin” diye. Yolda yürürken sıkışık yerlerde durup sizin geçmenizi sağlayan incelikler gibi onlarca küçük ama gönül alan efendiliklerdeki tutumlardan hala ümitleniyoruz gelecek nesiller için de. Ki bu anlattıklarım sadece birkaç duyum. İnsanın gönlünde ferahlıklar yaratıyor, sanki yüreğimizde çiçekler açtırıyor…
Değerli okurlarım, evimizin dışında geçen bu ve buna benzer onlarca inceliklerde bu kadar duygusallaşmamızı sağlayan duruşlardan etkilenmemizin sebebi elbette ki, efendiliğe duyulan hasretliktir esasında. Çünkü efendilik kavramı ne tahsile bakar, ne de statüye, ne paraya ne pula. Efendilik, yüreği temiz, insan kırmamaya özen gösteren, insan gibi insanların yapısında vardır. Efendilik, karşı tarafın seviyesini de daha o anda ortaya çıkarır.
Günümüzdeki medeni yaşamlarımızda nerdeyse hepimizin evinde bir Bilgisayar bulunuyor ve bilgisayar kullanıcısı olduğumuzda haliyle sosyalleşme durumuna geçişlerimiz de malumumuz olmakta. Bu sosyal paylaşım sitelerinde paylaşım dostluklarında son derece gerçek Beyefendi, Hanımefendi, efendi gençleri, insan gibi insanları gördükçe, insanın gönlü nasıl da rahatlık içinde, sevgi ve barış dolu bir huzurla doluyor. Böyle insanlar için hep “iyi ki sayfamda bu insanlar var “diye düşünüyorsunuz. AMA!!! Bu paylaşmalarda bulunan o kadar müptezel, küfürbaz, seviyesiz, aklı sadece uçkurunda olan, beyninin yerinde pislik olan rezil insanlar var ki, insanlık adına insanı umutsuzluğa bırakan… Örneğin bir siyasi partiyi, bir siyasi görüşü, bir siyasi kimliği bu kadar aşağılarken aslında o kişi ve kişiler, sadece ve sadece kendi şahsındaki öz kişiliğini, kendi seviyesini ortaya koymaktadır. Bu şahıslar sosyal hayatlarında efendilikten dolayısıyla da saygıdan, insanlıktan uzak kişiler, benimsemediği bir siyasi partiyi, bir siyasetçiyi, bir gazeteciyi, bir sporcuyu, bir devlet adamını, bir sanatçıyı, bir TV kanalını vb. vb. vb. kendince, demokratça, yerdiğinde, yeriş sebebi ne olursa olsun seviyesini düşürmemelidir. Kişi, adam gibi adamsa eğer, kızgınlığını, öfkesini belirtirken, ki bu çok normal bunu adlı adınca küfür sözleriyle yapması şart mıdır? Onca insanların görebileceğini, duyabileceğini, okuyabileceğini bile bile üstelik! Buna hakkı var mıdır?
Hepimizin isyankâr, öfkeli, olaylara patladığımız durumlarımız vardır elbet, insanız sonuçta ama bunca insanın bulunduğu sosyal ortamlarda, paylaşım sitelerinde kişinin galiz küfürler edip paylaşmaya hakkı var mıdır? Bu kişiler nasıl oluyor da bu sayfalarda yaşını başını almış emeklilerin, gazilerin, saygın efendi insanların, kadınların, gençlerin, ergenlerin dolayısıyla bunları görmek istemeyen insanların olabileceğini düşünemiyor aklım almıyor doğrusu. Bu kişilerin gerçek bir ego zavallısı kimseler olduğunu, terbiyesizlikle kişiliğinin özleştiğini, kişiliksizliklerini pis sözlü küfürlerle topluma duyurma, kabul ettirme çabasında olduklarını düşünüyorum. Herkes gibi. Özellikle paylaşım sitelerinde, beğeni butonuna bastığınız andan itibaren kadınları hemen özeline alan uçkur hastası zavallılar olduklarını düşünüyorum…Oysa her şeyde olduğu gibi, kişinin toplum içinde yazdığının, çizdiğinin, kısaca gönderilerinin tertemiz, aydınlık, her türlü pislikten arınmış, sevgi ve iyi niyetli…iyi niyetli paylaşımlarda bulunmuş olması ne kadar güzel olurdu…Bu o kadar zor mu? İnsan olmak, efendi olmak bu kadar zor mu??
|