Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29912622
Bugün Ziyaretçi :  3604
Aktif Ziyaretçiler :  3604

SALÇA KAVANOZU VE ÇOCUK
 
              Neslihan, her yaz sonu yaptığı gibi yine bahçesinde son kalan ürünlerini topladı. Kendi elleriyle diktiği sebzelerinin çoğunu kasabalarının haftada bir gün kurulan pazarında satan genç kadın, böylece hem evine maddi bir katkıda bulunmuş oluyor, hem de ailece kendi sebzelerini yemiş oluyorlardı. Neslihan’ın kocası Arif, inşaat işçisiydi. Yedi- sekiz ay önce inşaatta çalışırken geçirdiği kaza sonucu omzunu, dirseğini ve el bileğini kırmıştı. O yaz sıcaklarında Arif nerdeyse yarı beline kadar alçıda sargılı kalmıştı. Genç adam yapısı itibariyle çok çalışkan ve hareketli bir insandı ama bu kaza onu adeta eve mıhlamıştı. Her şey bir yana aylardır ekmeğini kazanamamasının verdiği sıkıntıyla da bunalıyordu. Yine de karısının telkinleriyle ve küçük oğlunun tatlı yaramazlıklarıyla biraz olsun rahatlıyor, yüzü gülüyordu.
                Neslihan, kendilerine kocasının anne ve babasından kalan bu bahçeli eve gelin gelmişti. Zaman içinde yaşlı karı-kocanın rahatsızlıklarından dolayı ard arda vefat etmelerinden sonra da genç kadın kendini tamamen sahibi oldukları bu geniş bahçeye adamıştı. Arif, inşaatçılıktan anladığı için, işinden ne kadar yorgun gelirse gelsin, evin dökülen her yerini tamir ederken, Neslihan da hiç oturmaz, düzenli olarak bahçeyle ilgilenirdi. Kocası kaza geçirmeden çok önce de genç kadın bahçeyi çapalar, sular ve karılmış toprağa türlü türlü sebze fidanları dikerdi. Neslihan, oğlu Özcan’ın büyümesini beklediği için, ancak  iki senedir falan yetiştirdiği sebzelerini pazarda satmaya başlamıştı. Arif’i geçirdiği kaza için teselli ederken genç kadın kocasına işte bunun için de Allah’a şükretmelerini söyler dururdu.
-          Ya ölseydin ne olacaktı Arif? Çocukla ben bir başımıza, sensiz ne yapardık biz? Bak Doktor ne dedi duydun işte;  birkaç ay sonra hiçbir şeyin kalmayacakmış. Hem canım aç değil, açıkta değiliz. Bahçemiz iyi kötü geçindirir bizi, merak etme sen. Sen başımızdasın ya, şükürler olsun Allah’ımıza.
Genç karı- koca bahçelerindeki asmanın altına konmuş masa ve sandalyelerinde çaylarını içerlerken böyle sohbet ediyorlardı..
 
                                                                        ***
 
             Evde canı çok sıkılan Arif, arkadaşlarını, tanıdıklarını görmek için iki sokak ötedeki kahveye gitti. Bugün Neslihan’ın işi de çok yoğundu…
Neslihan şimdiye dek pazarda satacağı ürünlerini satmış, kalan ürünlerinden de kendi geçimleri için erzak hazırlamaya koyulmuştu. Topladığı domatesler umduğundan da çoktu. Buna sevindi; çünkü salça yapmak oldukça zahmetli bir işti. Domatesin yeterli olması bu zahmetine değecekti doğrusu. Geçen haftayı sivri ve dolmalık biberleri, içini oyduğu patlıcanları ve kabakları iğneden ipliğe geçirmekle meşgul olmuştu. Bu hafta da domates salçasını hazırlarsa bu kış erzak yönünden biraz rahat edeceklerini düşünüyorlardı. Domatesler güneşin altında kıpkırmızı olmuş ve olgunlaşmışlardı. Arif, kırmızı biberlerin yemeğe, çorbaya bütün veya doğranmış olarak atılmasını severdi. Nedense biber salçasını sevmezdi. O gün genç kadın, akşamın geç saatlerine kadar salça kaynatıp hazırladı. Yorgunluktan bitap düşmüştü ama doğrusu kendi yaptığı salçaya da kendisi hayran olmuştu.
 
Ertesi gün Neslihan büyükçe bir cam kavanoza tepside soğumaya bekletmiş olduğu salçayı kaşık kaşık koydu. Bu büyük kavanoz onların kışlık salçalarıydı. Kavanozun ağzını sıkı sıkıya kapayan genç kadın, yaz ve kış evlerinin en serin ve kuytu yeri olan, kışlık erzaklarını koydukları dolabın en dibine soğuk taşlığa koydu. Tepside kalan salçaları ise küçük kavanozlara koyup buzdolabına sıraladı. Kazanı ve diğer kap kaçağı bahçede hortumla yıkayan Neslihan, bir büyük işin yapılıp bitirilmesinin verdiği rahatlıkla o akşam erkenden yatıp uyudu. Neslihan’ın planında gelecek haftaya komşularını da eve çağırıp evde erişte hazırlamak da vardı. Tarhana yapmak da sıradaydı.  Kasabalarda komşu kadınlar, akrabalar birlik olurlar, hep beraber el birliğiyle sıra kimdeyse o eve erişte yapmaya, tarhana hazırlamaya giderlerdi.
 
                                                                       ***
 
                Küçük Özcan henüz beş yaşlarındaydı. Evde annesi her zaman için hep bir şeylerle meşgul olurdu. Babası da ya işte olurdu, ya da kahvede. Çocuk alabildiğine hür olarak, hemen hiçbir kısıtlamaya maruz kalmadan akşam geç vakitlere kadar dışarıda arkadaşlarıyla oynar, ancak çok yorulduğunda veya acıktığında eve gelirdi.
-          Anne, ben çok acıktım.
-          Hele dur da sana bir salçalı ekmek vereyim oğlum.
-          İyi ben şimdi çişimi yapayım… Çabuk ama, çok acıktım anne.
 
                Yine bir ikindi vaktiydi. Neslihan, yakın arkadaşlarından birinin evine oturmaya gitmişti. Kadınlar aralarında gün belirlerler ve elişlerini alıp o eve misafirliğe oturmaya giderlerdi. Kış boyu elişi yapan kadınlarla bayağı satılacak elişi eşya hazırlayan Neslihan, hem eğlenir, mutlu olur, hem de böylece vaktini değerlendirmiş olurdu. Kadınların boş vakitlerinde örüp, işleyip, oyaladıkları elişlerini pazara alışverişe gelen kadınlar, kızlar beğeniyle alırlardı…İşte o ikindi vakti sokakta oynarken karnı acıkan Özcan evinin yolunu tutmuştu. Evde annesinin olmadığını gören çocuk, mutfağa yönelip ocağın üstündeki tencerenin kapağını kaldırıp baktı. Sebze çorbasının kokusunu alınca yüzünü buruşturdu. Üstelik çorbanın yağları tencere kenarında donmuştu. Yiyecek bir şeyler aranırken en son annesinin erzakları koyduğu karanlık dolaba yöneldi. Ekmek kutusu her zamanki yerinde duruyordu. Çocuk küçük elleriyle ekmekten olabildiğince büyük bir parçayı koparmayı başardı. Daha sonra en dipteki köşede içi salça dolu büyük kavanozu gördü. Kendisine göre oldukça büyük olan kavanozu kendine doğru sürüyerek çekmeye başladı. Büyük cam kavanoz, taş kertiğe takılınca çat diye öne doğru tüm ağırlığınca yattı. O çat sesini duyan çocuk korku ve aceleyle dolabın eşiğinden içeri girip, kavanozu doğrulttu ve zaten o anda da kavanozun yarısı elinde, yarısı da yerde kalmıştı. Taze salça henüz sertleşmediği için, yavaşça taşlığa yayılıverdi. Kırık camların üstü ve taş zemin, hatta Özcan’ın lastik ayakkabılarının burnu bir anda kıpkırmızı salçaya bulanmıştı. Özcan büyük bir telaşla tam da kendisini dışarı sokağa atmaya düşündüğü anda, salçanın kokusuna dayanamayınca durdu ve eğilip parmağınla ekmek arasına bolcana salça sürdü ve elinde ekmeğiyle hem yiyip hem de salçaya bulanmış parmaklarını yalayarak oyun oynadığı arkadaşlarının yanına doğru koşmaya başladı. Son lokmasını da ağzına atarken, biraz ötede oynayan arkadaşlarına katılmıştı bile. Karnı doymuştu ama akşam annesinden yiyeceği köteği de düşünmemeye çalışıyordu…
 
 
Ekleyen:  Ergül İlter
Tarih:  9.7.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Ergül İlter Yazıları
ONUR YOKSUNLUĞUErgül İlter [ 17.4.2015 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLARErgül İlter [ 13.3.2015 Devamı
YIKIM EVLERİ Ergül İlter [ 17.1.2015 Devamı
SAKIZ SARDUNYALARIErgül İlter [ 8.1.2015 Devamı
SUYA DÜŞEN GÖLGELERErgül İlter [ 26.11.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 22.11.2014 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLAR Ergül İlter [ 14.11.2014 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 10.11.2014 Devamı
NİNELER VE DEDELER VE ONLARA EMANET TORUNLAR Ergül İlter [ 31.10.2014 Devamı
ŞİMDİ VEDA ZAMANI Ergül İlter [ 29.9.2014 Devamı
EĞER Ergül İlter [ 10.9.2014 Devamı
SON YUDUMDA Ergül İlter [ 14.8.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 1.8.2014 Devamı
EFENDİLİĞİN-İNSAN OLMANIN NESLİ Mİ TÜKENİYOR NE? Ergül İlter [ 13.1.2013 Devamı
TV LERDE Kİ EVLİLİK PROGRAMLARI Ergül İlter [ 5.1.2013 Devamı
YENİ YIL DA YENİ UMUTLAR Ergül İlter [ 31.12.2012 Devamı
SİLAH (Bireysel Silahlanma) Ergül İlter [ 24.12.2012 Devamı
YENİ YILA HAZIRLANIRKEN Ergül İlter [ 17.12.2012 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 9.11.2012 Devamı
AH ŞU S.P.S LERİN DİĞER YÜZLERİ Ergül İlter [ 3.11.2012 Devamı
SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE PAYLAŞIMLAR Ergül İlter [ 21.10.2012 Devamı
İNSANIN İNSANA ETTİĞİNDEN – İNSANIN İNSANDAN ESİRGEDİĞİ Ergül İlter [ 14.10.2012 Devamı
VAHŞİLEŞTİRDİĞİMİZ HAYVANLAR Ergül İlter [ 7.10.2012 Devamı
SANAT VE UMUT Ergül İlter [ 29.9.2012 Devamı
SESSİZLİĞİ DİNLERKEN Ergül İlter [ 19.9.2012 Devamı
YILDIZ OLSAM GÖKYÜZÜNDE Ergül İlter [ 8.9.2012 Devamı
HİÇ İYİMSER DEĞİLİM Ergül İlter [ 2.9.2012 Devamı
HINÇ Ergül İlter [ 27.8.2012 Devamı
UYANIŞ Ergül İlter [ 19.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (3)Ergül İlter [ 12.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (2.Bölüm)Ergül İlter [ 5.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (1.Bölüm)Ergül İlter [ 30.7.2012 Devamı
YAŞLI ÇİFTErgül İlter [ 23.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (2. ve son bölüm) Ergül İlter [ 20.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (1)Ergül İlter [ 16.7.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam