Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29916966
Bugün Ziyaretçi :  8137
Aktif Ziyaretçiler :  8137

KABALAŞAN KOCALAR
 
              Değerli okurlarım, uzak anılarda kalıp da ara sıra hatırlanan yaşadığımız bazı olayların, illa da büyük olaylar olması gerekmiyor aslında. Ya benzer olayları yaşadığımız bir tekrar anımızda, veya o anları çağrıştıracak küçücük bir bellek sıçrayışında o yaşanan anlık görüntüler bir film gibi gelir gözümüzün önüne. Hiç alakası olmayan bir yerde, bir zamanda anılarımız bizi o anki esas konudan koparır, o eski benzer anıya dalıveririz hemen o anda.
İşte bu anılardan biri olan bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
 
                Müstakil evlerin bulunduğu bir muhitten ev alan bir aile dostumuzun evine oturmaya, onlara “Hayırlı olsun, güle güle oturun” demeye gitmişliğimizde yaşanan bir durumu sizlere anlatmaya çalışacağım.
                Yeni ev sahibi olan arkadaşımıza o gün, etrafındaki komşu villalardan da kutlamaya gelenler olmuştu. Bahçedeki büyük masanın etrafında oturmuş, çaylarımızı içip sohbetlere dalmıştık. Bu komşulardan üç kişilik bir ailenin fertleri malum anne baba ve Üniversiteye giden oğullarıydı. Anne İngiliz’di ve gerçekten de masmavi gözleri ve kendinden platin renkli saçlarıyla çok zarif, sade ve kibar görünümlü bir kadındı. Fakat ne acıdır ki bu İngiliz hanımın bir yanağı sanki içeriden, yanak içlerinden bir şeyler alınmışta yeri çukur kalınmış gibi bir görüntü vardı. Bu yüzden kadının yüzü kaymıştı ve konuşmaları anlaşılmıyordu. Kelimeleri doğru dürüst telaffuz edemediği için de her konuşmasında pöf pöf diye elinde olmayan ama sözcüklerine eşlik eden bir ses oluşuyordu. Ann isimli bu hanımın o narin, zarif duruşuna karşı bu görüntüsü bizi üzdüyse de, akabinde sohbetlerimiz devam ettiği için dikkatimiz konuştuğumuz konulara dalıp gitmişti bile. Kocası Naip bey ise eski İstanbul efendilerinden, doğma büyüme Büyük Adadaki köşklerinde yaşamış, oldukça kalantor görünümlü bir adamdı. Bu çift de en az atmış yaşlarında görünüyorlardı. Oldukça durgun görünen genç oğulları bir ara masamızdan kalktı ve sehpa üzerindeki mecmuaları alıp biz büyüklerden nispeten uzaklaşıp havuz kenarındaki hasır koltukta oturmayı yeğledi. Biz de geldi pastalar gitti çaylar derken muhabbeti arttırdık. Bu arada Naip bey bütün haşmetiyle bize geçmişindeki Ada yaşantısını anlatmaya başladı. Bu beyi henüz yeni tanımış olsak da nedense ona fazla ısınamadık. Naip beyin oradaki duruşunda sanki sadece o vardı ve sadece o dinlenilmeliydi havası vardı. Doğrusu bu bey duruşuyla ve konuşmalarıyla mütevazilikten çok uzaktaydı. Belki de bu yüzden biz Ann’i ne kadar sevdiysek, Allah için Naip beye de hiç ısınamadık. O gün ev sahibi olan arkadaşlarımız da dahil biz masadakiler bu beyin tavırları yüzünden son derece rahatsız olduk. Sizler ne düşünürsünüz bilmem ama, kadın olsun, erkek olsun ben hiç hatasız, sıfır hatalı olmaya çalışan, kendinden çok fazla EMİN görünümlü insanlardan hiç hazzetmem. Bu kendinden aşırı EMİN insanlar bana hep itici gelmiştir. Ve de antipati yaratırlar bende; karşımdakinin bu kadar kusursuz görünme çabası beni yorar. Samimiyetten, açık olmaktan korkar bu tipler. Sahte egolarının arkasına sığınırlar. İşte bu Naip beyde de aynı durum söz konusuydu o akşam. Bizler orada nihayetinde birkaç saatlik sohbete durmuş yeni tanışmış insanlardık; yani sonuçta herkes vedalaşıp evinin yolunu tutacaktı. Ama bu Naip bey o akşam eşini, laf arasında o kadar çok susturdu ve kadıncağızın lafını hep ağzında bıraktı ki, inanın Ann’in yerine biz mahcup olduk. Bu İngiliz hanım tam konuşmaya niyet edecekken ve daha söyleyecek ilk sözüne başlarken kocası olacak adam anında refüze edecek sert bir bakışla ve tersleyici sözlerle karısını susturuveriyordu. Biz orada öylece oturuyorduk. Tatlı başlayan sohbet, Naip beyin tavırlarıyla sessizliğe bürünmüştü. Adam hala adadaki çocukluk yıllarının tatlı hatıralarını anlatmaya devam ediyordu. Doğrusu bu güzel akşamda kendini bilmez bu kaba adamı artık dinlemeye hiç niyetim yoktu. Ben de Ann’e bakarak, ona dönerek kadınla sohbete başladım. Diğer hanımlarda mesajı almıştı. Ben kadına ilginç sorular sorup, onun cevaplarını dikkatle dinleyerek, sohbeti bayağı koyulaştırmıştım. Sanki Naip bey hiç orada değildi. Sohbet koyulaştıkça, diğer hanımlarda ortaya değişik konular attıkça, görseniz Ann nasıl da mutlu oluyordu. O da bize İngiliz kurabiye, kek tarifleri vermeye başladı. Hatta bir ara oğlundan rica etti, yeni başladığı etamin işini istedi. Genç çocuk da annesinin yüzüne vuran neşenin, canlılığın etkisinde kalmıştı sanki. Annesinin isteğini duyunca yerinden fırlayıp, bir koşu aldı getirdi evlerinden. O uyuşuk, bedbin görünüşlü genç çocuk da geldi oturdu tekrar masadaki yerine ve yüzüne vuran huzurla annesini dinlemeye başlamıştı. Ann’in elişini hepimiz çok beğenmiştik. Biz de ona yaptığımız yöresel yemek tariflerimizden verdik. Sıcacık, samimi bir ortam içinde çaylarımızı yudumlarken yeni dostluklarımızın keyfine de varıyorduk. Naip beyden sıkılan eşlerimiz de bize katılıp, en güzel salatayı kim yapıyor, cep telefonlarının zararları, son günlerdeki benzin fiyatlarının artması gibi konulardan bahsediyorlardı. Böylece o akşam o masada yalnızca kendi varlığının olmadığını Naip bey ister istemez ve fazlasıyla anlamış olmuştu.
                Adamın egosu karısının yüzünün sakatlanmasıyla bozulmuş, adamı aşağılık duygusuna sürüklemişti. Ve o karısının çekmesi gereken aşağılık kompleksine farkında bile olmadan kendisine mal etmişti. Karısının kendi tecellisini olgunlukla karşılamasını bir türlü hazmedemiyordu. Naip beyin hayatındaki her şey o kadar mükemmeldi ki; güzel, zarif, mavi gözlü İngiliz karısı, üst çene kanseri olup da o kocaman kist alınınca, yanaktaki çökmenin verdiği deformelik, kadını değil de adamı yerle bir etmişti sanki. Naip bey, İngiltere’deki tahsil hayatında tanıştığı Ann’le her zaman gurur duyar ve övün övün övünürken, yenilmez egosunu yükseltirken olacak şey miydi bu yüzdeki deformelik? Onun hayatı bu kadar pürüzsüzken, karısının hastalığı yüzünden her şeye gölge düşmüştü işte.
 
                Biz yeni tanışıklar, o akşam karısını her sözünde tersleyen, refüze edip susturan Naip beyin havasını, cakasını mütevazı konularımızla söndürüvermiştik. Onun anlattıklarını kale almadan, bilakis karısına ilgi göstererek adamın kasılmasını yerle bir etmiştik. Akşamın geç bir saatinde vedalaşırken birbirimizden adresler telefon numaraları alıp vermiştik. Biz şimdi halen Ann’in de aramızda olmasıyla geniş bir arkadaş gurubumuzu oluşturmuş bulunuyoruz. Ve yakın zamanda böylece gurup halinde İngiltere’ye seyahat etmeyi planlıyoruz. Ann’in oğlunun düğününe katılabilmeyi hayal ediyoruz. Bakalım artık, kısmette varsa. İnşallah…
 
Ekleyen:  Ergül İlter
Tarih:  30.9.2011
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Ergül İlter Yazıları
ONUR YOKSUNLUĞUErgül İlter [ 17.4.2015 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLARErgül İlter [ 13.3.2015 Devamı
YIKIM EVLERİ Ergül İlter [ 17.1.2015 Devamı
SAKIZ SARDUNYALARIErgül İlter [ 8.1.2015 Devamı
SUYA DÜŞEN GÖLGELERErgül İlter [ 26.11.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 22.11.2014 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLAR Ergül İlter [ 14.11.2014 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 10.11.2014 Devamı
NİNELER VE DEDELER VE ONLARA EMANET TORUNLAR Ergül İlter [ 31.10.2014 Devamı
ŞİMDİ VEDA ZAMANI Ergül İlter [ 29.9.2014 Devamı
EĞER Ergül İlter [ 10.9.2014 Devamı
SON YUDUMDA Ergül İlter [ 14.8.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 1.8.2014 Devamı
EFENDİLİĞİN-İNSAN OLMANIN NESLİ Mİ TÜKENİYOR NE? Ergül İlter [ 13.1.2013 Devamı
TV LERDE Kİ EVLİLİK PROGRAMLARI Ergül İlter [ 5.1.2013 Devamı
YENİ YIL DA YENİ UMUTLAR Ergül İlter [ 31.12.2012 Devamı
SİLAH (Bireysel Silahlanma) Ergül İlter [ 24.12.2012 Devamı
YENİ YILA HAZIRLANIRKEN Ergül İlter [ 17.12.2012 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 9.11.2012 Devamı
AH ŞU S.P.S LERİN DİĞER YÜZLERİ Ergül İlter [ 3.11.2012 Devamı
SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE PAYLAŞIMLAR Ergül İlter [ 21.10.2012 Devamı
İNSANIN İNSANA ETTİĞİNDEN – İNSANIN İNSANDAN ESİRGEDİĞİ Ergül İlter [ 14.10.2012 Devamı
VAHŞİLEŞTİRDİĞİMİZ HAYVANLAR Ergül İlter [ 7.10.2012 Devamı
SANAT VE UMUT Ergül İlter [ 29.9.2012 Devamı
SESSİZLİĞİ DİNLERKEN Ergül İlter [ 19.9.2012 Devamı
YILDIZ OLSAM GÖKYÜZÜNDE Ergül İlter [ 8.9.2012 Devamı
HİÇ İYİMSER DEĞİLİM Ergül İlter [ 2.9.2012 Devamı
HINÇ Ergül İlter [ 27.8.2012 Devamı
UYANIŞ Ergül İlter [ 19.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (3)Ergül İlter [ 12.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (2.Bölüm)Ergül İlter [ 5.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (1.Bölüm)Ergül İlter [ 30.7.2012 Devamı
YAŞLI ÇİFTErgül İlter [ 23.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (2. ve son bölüm) Ergül İlter [ 20.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (1)Ergül İlter [ 16.7.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam