Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29917998
Bugün Ziyaretçi :  9235
Aktif Ziyaretçiler :  9235

PARKTA
 
     Nesibe hanım, her sabah olduğu gibi erkenden uyanmış, mutfakta kahvesini içmekte olan kocası Şakir beyin yanına gitmişti. Onun geldiğini gören kocası geniş bir gülümsemeyle ona baktı ve
- Günaydın Nesibe dedi.
- Günaydın Şakir’cim. Ohh, mis gibi kahve kokmuş mutfak. Afiyet olsun… Ooo çayı da demlemişsin bakıyorum.
- Bu sabah senden erken kalkınca iş bana düştü Nesibe. Çocuklar annemizi öp baba deyip gittiler işlerine. Nasıl da seviniyorlar biz evlerine gelince sağ olsunlar.
- Sağ olsunlar canlarım. Çocuklarını göremiyorlar ki doyasıya. Torun bizle olunca daha bir seviniyorlar tabii ki…Neyse,  Gülce’de kalkar şimdi. Ben elimi yüzümü yıkayım da kahvaltıyı hazırlayayım bari.
- Telaş etme hanım. Kahvem bitiyor bak, beraber hazırlarız şimdi.
 
     Nesibe hanımla Şakir bey, doğdukları günden beri yaşadıkları kasabalarından kalkıp, kızlarının ve damadının oturduğu bu büyük şehre misafir olarak gelmişlerdi. Henüz iki yaşındaki kız torunları Gülce’yi özlemişler ve yine uygun bir zaman kollayıp İstanbul’a gelmişlerdi. Onlar çocuklarına geldikçe, torunlarına bakan bakıcı kadına da adeta gün doğuyordu. Zira onun da Gülce yaşlarında kız torunu vardı ve o da torununu çok özlediği için yaşlı çift geldiğinde bakıcı kadın da izin alıp birkaç günlüğüne torununa gidiyordu.
 
     Nesibe hanım, banyodan çıktığında tam karşısındaki odada uyumakta olan torununun yanına gitti. Ses yapmamaya çalışarak uyuyan torununu sevgiyle seyretti. Çocuk pembe beyaz teniyle, kıvırcık kara saçlarıyla masum bir şekilde uyumaktaydı. Uzun kara kirpikleri göz altlarına gölge yapmıştı. Nesibe hanım elinde olmadan, yılların alışkanlığıyla çocuğa “Maşallah” deyip yine sessizce odadan ayrıldı ve giyinmek üzere kendi odasına geçti. Tekrar mutfağa gittiğinde ise kocasının omlet yapmak için yumurtaları cam bir kasede çırpmaya başladığını gördü.
- Hava da ne kadar güzel bugün değil mi Şakir?
- Bizim şansımıza valla. Bulunmaz bir hava. Kahvaltıdan sonra torunu da alır, yine gideriz parka.
- Gideriz tabii. Gülce’miz de temiz hava almış olur. Kalktığında onu da doyuralım da bir güzel.
- Yanımıza kurabiye filan alalım. Temiz havayı alınca acıkırız Nesibe. Suyumuzu filan unutmayalım.
- Gülce’nin meyvesini da alayım yanıma.
 
                                                        ***
 
      Yaşlı çift, en sonunda nihayet evden çıkabilmişlerdi. Kızlarının telefondaki tembihleri Nesibe hanımın hala kulaklarındaydı. “Aman düşmesin anne, üşümesin anne, terlemesin anne, gözünüzü çocuktan ayırmayın anne, hırkasını unutma anne” diyen…Pusetine oturttukları torunlarının ise sevinçten uçacak gibi olan hali bu iki yaşlı insanı çok mutlu etmeye yetiyordu. Çocuk pusette ellerini çırpıyor, sık sık arkasını dönüp dedesine ve ninesine gülücükler içinde laf yetiştiriyordu.
      Sonunda nihayet parka gelebilmişlerdi. Parkta henüz pek kimse yoktu. Ortalık çok sakin ve sessizdi. Kaydırakların olduğu bölümde ağaç gölgesinde olan boş bir bank gören Nesibe hanımla Şakir bey, ellerindeki poşetleri bankın üstüne bıraktılar ve torunlarını pusetinden alıp topunu çocuğa verdiler. Dede torun yanı başlarındaki çimenlikte karşılıklı olarak topa vurdukları hafif tekmelerle oyun oynamaya başlamışlardı bile. Nesibe hanım, biraz soluklanmak için banka oturduğunda yanına kendisi yaşlarında, gayet derli toplu bir kadın gelip yanaştı ve ona sordu.
 
- Affedersiniz hanımefendi, size bir şey soracaktım.
Nesibe hanım, aniden kulağının dibinde biten kadından boş bulunup biraz ürktüyse de, son derece güler yüzlü olan bu hanıma anında cevap verdi.
     - Tabii, buyurun sorun.
- Ben buranın yabancısıyım da, acaba Hamam Sokağının nerede olduğunu biliyor musunuz diye soracaktım.
Nesibe hanım bir an düşündü. Bu sokak ismi ona hiç yabancı gelmemişti. Kocasına seslendi.
- Şakir, bu hanım Hamam Sokağını soruyor ama ben hatırlayamadım.
Şakir bey gayri ihtiyari iki kadının yanına gelmişti ve hatırladığı sokağı bu yabancı kadına tarif etmeye başladı. Ama kadın bir türlü anlamıyordu. Nesibe hanım da Şakir bey de ellerinden geldikçe kadına tarif üstüne tarif etmeye çalışıyorlardı. Sonunda kadın anlamış görünüp, teşekkür bile etmeden onların yanından kaçar gibi uzaklaştı ve yol ağzında kendisini bekleyen taksiye binip gidivermişti.
       Karı koca kadının bu haline bir mana veremeyip kendi yerlerine oturdular ama oturur oturmaz da gözleri torunlarını aradı. Gülce ortada yoktu. Karı koca, o anda büyük bir telaş  içinde koşuşturup torunlarını aramaya başladılar. Hem çocuğun ismini bağırıp sesleniyorlar, hem de kaydıraklarda olsun, salıncaklarda olsun tüm oyun alanında torunlarını arıyorlardı. Yaşlı çift parkta hem avazları çıktığı kadar bağırıp torunlarının ismini sesleniyorlar, hem de sağa sola koşuşturup torunlarını arıyorlardı. Onların sesini duyup gelen civardaki insanlar tek tük etraflarına toplanmaya başlamışlardı. Herkes çocuğu aramaya başlamıştı. Sesleri duyup gelen park bekçileri ne çocuğu ne de başka çocukları görmediklerini söylüyorlardı. Gülce sadece birkaç dakika içinde yok olmuştu. Koşup gelen insanlar telefon edip polisi aramışlardı. Kısa bir süre sonra parka gelen ekip arabalarından inen polisler de dahil olunca bir uçtan bir uca bütün park ve park civarındaki tüm yollar dahil tümüyle arandı. Çocuk sanki yer yarılmış içine girmişti.
      Nesibe hanım ve Şakir bey hayatlarının şokunu, yıkımını yaşıyorlardı. Dövünürken bir anda akıllarına kadının onları lafa tutmak, oyalamak için yanlarına geldiğini, ne yazık ki iş işten geçince idrak edebilmişlerdi…
 
Ekleyen:  Ergül İlter
Tarih:  21.2.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Ergül İlter Yazıları
ONUR YOKSUNLUĞUErgül İlter [ 17.4.2015 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLARErgül İlter [ 13.3.2015 Devamı
YIKIM EVLERİ Ergül İlter [ 17.1.2015 Devamı
SAKIZ SARDUNYALARIErgül İlter [ 8.1.2015 Devamı
SUYA DÜŞEN GÖLGELERErgül İlter [ 26.11.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 22.11.2014 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLAR Ergül İlter [ 14.11.2014 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 10.11.2014 Devamı
NİNELER VE DEDELER VE ONLARA EMANET TORUNLAR Ergül İlter [ 31.10.2014 Devamı
ŞİMDİ VEDA ZAMANI Ergül İlter [ 29.9.2014 Devamı
EĞER Ergül İlter [ 10.9.2014 Devamı
SON YUDUMDA Ergül İlter [ 14.8.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 1.8.2014 Devamı
EFENDİLİĞİN-İNSAN OLMANIN NESLİ Mİ TÜKENİYOR NE? Ergül İlter [ 13.1.2013 Devamı
TV LERDE Kİ EVLİLİK PROGRAMLARI Ergül İlter [ 5.1.2013 Devamı
YENİ YIL DA YENİ UMUTLAR Ergül İlter [ 31.12.2012 Devamı
SİLAH (Bireysel Silahlanma) Ergül İlter [ 24.12.2012 Devamı
YENİ YILA HAZIRLANIRKEN Ergül İlter [ 17.12.2012 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 9.11.2012 Devamı
AH ŞU S.P.S LERİN DİĞER YÜZLERİ Ergül İlter [ 3.11.2012 Devamı
SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE PAYLAŞIMLAR Ergül İlter [ 21.10.2012 Devamı
İNSANIN İNSANA ETTİĞİNDEN – İNSANIN İNSANDAN ESİRGEDİĞİ Ergül İlter [ 14.10.2012 Devamı
VAHŞİLEŞTİRDİĞİMİZ HAYVANLAR Ergül İlter [ 7.10.2012 Devamı
SANAT VE UMUT Ergül İlter [ 29.9.2012 Devamı
SESSİZLİĞİ DİNLERKEN Ergül İlter [ 19.9.2012 Devamı
YILDIZ OLSAM GÖKYÜZÜNDE Ergül İlter [ 8.9.2012 Devamı
HİÇ İYİMSER DEĞİLİM Ergül İlter [ 2.9.2012 Devamı
HINÇ Ergül İlter [ 27.8.2012 Devamı
UYANIŞ Ergül İlter [ 19.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (3)Ergül İlter [ 12.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (2.Bölüm)Ergül İlter [ 5.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (1.Bölüm)Ergül İlter [ 30.7.2012 Devamı
YAŞLI ÇİFTErgül İlter [ 23.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (2. ve son bölüm) Ergül İlter [ 20.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (1)Ergül İlter [ 16.7.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam