Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29947908
Bugün Ziyaretçi :  18587
Aktif Ziyaretçiler :  512

ÖZGÜR RUH (2)
 
        Okan, bindiği otobüsün her zamanki trafik sıkışıklığından dolayı sabır isteyen uzun beklemelerinde yol alırken, yine yapılacak en iyi şeyi yaptı ve kitabını okumaya devam etti. Durakta durduğunda açılan otomatik kapılardan içeriye egzoz kokulu kirli havanın dolmasıyla içerisi adeta nefes alınmaz bir hal almıştı. Evde gece geç saatlere kadar ders çalışmaktan, ders kitaplarını okumaktan, sınavlarına hazırlanmaktan roman okumaya pek fırsatı olmazdı ama hiç olmazsa bitip tükenmez otobüs yolculuklarında çok sevdiği macera romanlarını okumaktan büyük zevk alıyordu genç çocuk.
        Okan, Lise son sınıftaki okuluna gittiği gibi, haftanın iki günü de, orta öğrenimin beşinci ve altıncı sınıflarında okuyan yedi öğrenciye matematik dersi veriyordu. Her seferinde bir öğrencinin evinde ders verdiği için de onun hayatında bazen dolmuş, bazen otobüs, bazen de metro yolculuğu, günlük hayatında zaman kaybı yönünden çok yer alırdı. Bu zaman kayıplarından dolayı Okan, çoğu kez derslerinin bir kısmını da bu vesaitlerde yaptığı çok olurdu. IPodunun kulağına taktığı kulaklığındaki hafif müziği dinlerken aynı zamanda vesait içindeki seslerden de kopmuş olurdu; böylece, kendi sessiz dünyasında, kısık sesle dinlediği müzik eşliğinde derslerine kendisini verebiliyordu. Delikanlı, ders verdiği çocuklardan aldığı parayla nerdeyse Lise yıllarındaki okul masraflarının tümünü çıkarıyordu; buna yol parası da dahildi. O, ailesinin tek çocuğuydu. Babası yıllarca çalıştığı bir şirketteki memurluğundan emekli olmuştu. Annesi ise, çalışan annelerin çocuklarına bakarak aldığı parayla evin ihtiyaçlarına bayağı bir katkıda bulunuyordu…
          Genç çocuk Liseyi bitirip de Üniversite imtihanlarına girdiğinde istediği Üniversiteyi kazandı ama o yıl aile içinde yaşananlar, sanki onun okumaması için olan kabuslardı. Babasının, akan çatılarını düzeltmek için çıktığı damdan düşmesi sonucu kırılan beli ne yazık ki adamcağızı ömür boyu tam manasıyla yatağa bağlamıştı. Annesi ise değil başkalarının çocuğuna bakmak, o yaşında kocasının bakımına bile, zayıf ve nahif bedeniyle zor yetişir olmuştu; işte bu olaylardan dolayı Okan’ın Üniversiteyi kazandığına dair sevinmeye hiç fırsatı olmamıştı. Neyse ki oturdukları gecekondu kendi evleriydi; ailece hiç olmazsa bu durumdan teselli bulmaya çalışıyorlardı.
                                                                       ***
           Okulların kapanmasına bir ay kala, ders verdiği çocuklardan birisinin evine son kez gittiğinde ise o gün genç çocuğun oldukça canı sıkkındı. Tam da ailesinin ve kendisinin paraya ihtiyaç duydukları bu anlarında onun da talebelerinden yana geliri kesilmiş oluyordu. Ve işte bugün genç çocuk kış boyu ders verdiği bir talebesine son kez gelmiş oluyordu. Okan bunları düşünürken Villa tipi ve çok güzel olan evin kapı zilini çaldığında kapıyı kendisine ilk defa evin sahibi Necla hanım açmıştı. Çok neşeli ve sıcak bir görünümle kapıyı açan kadın, güzelliğiyle de sanki güneş gibi parıldıyordu. Genç çocuk, yapılı bedeninle, yüzündeki geniş gülümsemesi ve oldukça yakışıklı çehresiyle kapıda durmuş ve öylece kadına bakakalmıştı. Necla hanım çalıştığı için, ona her seferinde kapıyı ders verdiği çocukla beraber evin yaşlı hanımı açardı. Okan Necla hanımla bir kez, oğluna ders vermek için anlaştığında çok kısa bir süre içinde görüşmüştü ve kadın o gün işine gitmek için alelacele evden çıkmıştı. Ama aynı kadın bugün bambaşka bir görünümle Okan’ın karşısında duruyordu.
        - Merhaba Okan! Hoş geldin canım!
          Kadın, kapıda durmuş şaşkınlıkla bakan ve öylece bekleyen delikanlının elinden tutup, tatlı bir gülümsemeyle onu içeriye aldığında ise, toy çocuk utançtan ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Okan elini tutan ve bırakmayan kadının peşinden içeriye salona girdiklerinde ise gözleriyle adeta etrafı taradı; çünkü onu bu haliyle talebesinin ve evin büyük hanımının görmesini hiç istemezdi doğrusu; neyse ki evde ikisinden başka kimse yok gibiydi. Genç çocuk bu duruma üzülsün mü, sevinsin mi onu da pek kestiremiyordu. Okan, yemek masasında kurulmuş ziyafet sofrasını gördüğünde ise,kadın da nihayet onun elini bırakmıştı. Necla hanım ona masada yer gösterirken konuşmuştu.
         - Okancığım, gördüğün gibi bugün oğlumla senin ders günün değil canım. Annemi ve oğlumu bu hafta sonu tatil yapmaları için akrabalarımızın yanına gönderdim.
           Kadın hala kendisine afal afal bakan delikanlıya muzip bir bakışla bakarak sözlerini sürdürdü.
          - Bugün ikimiz başbaşayız… Oğlum için verdiğin emekleri unutmuş değilim Okancığım. Bugünü seninle kutlayalım dedim ve sana kendi ellerimle bu güzel sofrayı hazırladım. İnşallah yemeklerimi beğenirsin.
Kadın bunları söylerken aynı anda masada bulunan şamdanlardaki mumları yakıyordu. Kadın daha sonra gidip avizelerin ışıklarını kapattı. İçeride perdeler sımsıkı kapatılmıştı.Necla hanım Okan’a dönüp sordu?
          - Sen de şarabı açar mısın? Bak açacak şurada!
          - Eee şey, ben içki içmem efendim… Nadiren bira içerim arkadaşlarla… Kutlamalarda filan işte… Ama kola olabilir; varsa tabii.
Bu sefer şaşırma sırası kadındaydı. Kadın içinden delikanlının toyluğuna sabır çekerek üsteledi.
          - Aa, aşk olsun doğrusu; bugün de kola mı içeceksin? Senin için hazırladığım onca şeyden sonra!  Aman boşver, bir kadehten bir şey olmazsın korkma! Bak kutlama yapıyoruz işte; okullar bitti sayılır değil mi?
Kadın delikanlıya aldırmayıp ona iki kadeh birden uzattı. Okan’da sessiz bir itaatle, şarap açacağını alıp şişeyi açmaya girişti.
          Necla hanım, kadehlere konan şarabı içmeden önce, delikanlıyla kadeh tokuşturmak istedi. Bunu yaparken Zümrüt yeşili gözleri, mum ışığını yansımasında ışıl ışıl parlıyordu. Uzun kızıl saçları omuzlarından aşağıya yumuşak dalgalar halinde dökülüyordu. Okan, içtiği ilk kadeh şaraptan sonra kadının göğüs yakası oldukça açık elbisesinden görünen göğüs dekoltesinden gözünü alamıyordu. Yemeğin sonunda şarap şişesi de tamamen boşalmıştı. Kadehlere konulan son şarap ise Necla hanımın yatak odasında içilmeye başlanmıştı… O gün Okan’ın bekaretinin de son günüydü…
 
                                                                         ***
           Genç çocuk baş ağrıları içinde uyandığında bulunduğu yerin farkında bile olmadan, alışık olduğu gibi önce yarı uykulu saatine bakındı ve saatin nerdeyse öğle vaktini gösterdiğini gördüğünde ise yerinden ok gibi fırladı; aynı anda kendisini yabancı bir evde, yabancı bir yatakta olduğunu gördü. Genç çocuk şaşkınlık içinde, nerede olduğunu hatırlamaya çalışırken çıplak olduğunu da fark etti. Utanç içinde yerde duran kıyafetlerini alıp telaş içinde, eli ayağına dolanaraktan giyinirken odanın yan tarafındaki kapı açıldı ve hiç tanımadığı bir kadın saçlarından su damlayaraktan, üstündeki bornozuyla içeriye girdi ve ona dönüp,
        - Ah uyandın mı tatlım? Dedikten sonra gelip şaşkınlık içindeki delikanlının yanına oturdu.
          Okan kadını anında sesinden tanıdı ve bir gece evvelki olanların sadece masa sohbetiyle kalmadığını anladığında ise utancından ne yapacağını bilmez bir halde, hemen kadının yanından kalkıp karşı koltuğa oturdu.
        - Şey ben…ben sizden çok özür dilerim Necla hanım! Ben çok içmişim galiba…İnanın hiçbir şey hatırlamıyorum! İnanın Necla hanım!
        - Ah deli çocuk! Yakışıklı bebeğim! Bak bir de özür diliyorsun. Hiç, hiç gerek yok! Ben hayatımdan çok memnunum, Diyen kadın gelip Okan’ın dizlerinin dibine oturdu ve onun genç simasına bakıp konuştu.
        - Canımsın sen benim artık. Bak sana ne diyeceğim tatlım;sen bundan sonraki hayatını maddi yönden asla düşünme; tamam mı? Üniversiteni dondurmanı da istemiyorum canım. Senin bundan sonraki hayatın umduğundan da çok konfor içinde, ferahlık içinde geçecek; bundan emin olabilirsin bebeğim.
 
         Genç çocuk saniyeler içinde gördükleri ve duydukları karşısında şaşkına dönmüştü. Ama onu en çok etkileyen ve şaşkınlığını defalarca, kat kat arttıran başka şeylerdi aslında. Bir kere, karşısındaki kadının sesinden başka, görünüm olarak dünkü kadınla hiç mi hiç alakası yoktu. O dalga dalga kızıl saçlar bir peruktan ibaretti ve tuvalet masasının üzerinde duruyordu. Kadının şu halindeki yarı sarı, yarı kırlaşmış, çoktan boyası gelmiş gür fırça saçları iğrenç görünümüyle karşısındaydı işte. Necla hanımın, makyajsız kara sarı teni, takma kirpiksiz çipil gözleri, bornozundan görünen sölpümüş sarkık memeleri, buruşuk boynu, dizlerini tutan damarlı elleri ona bu kadar yakınken, dün gördüğü o ışık saçan, nefes kesen muhteşem kadın ne kadar da uzakta kalmıştı. Genç çocuk, kadının bu görüntülerinden sonra Necla hanımdan anında koptu. Oturup kaldığı koltuktan kalktı ve yine aceleyle giyinmeye başladı. Necla hanım da oturduğu yerden kalkıp giyinmek için tekrar banyoya girerken aralık bıraktığı kapıdan delikanlıyla konuşmaya devam ediyordu.
 
         - O kadar acele etmene gerek yok Okancığım, yedek arabamı al bugün bence; anahtar şifoniyerin üstünde! Sana vermek için koyduğum paranın yanında; onları da al canım,sok cebine. Yoksa ehliyetin yok mu Okancığım? Bak eğer yoksa hemen ehliyet kurslarına gitmelisin; zira seninle bundan böyle gezecek çok yollarımız olacak bebeğim!  
 
          Kadın banyoda saçlarını kurularken konuşmasına da devam ediyordu. Okan, kemerini ararken şifoniyerin önüne gelip durdu; gerçektende şifoniyerin üstünde epeyi yüklü bir para ve bir araba anahtarı duruyordu. Orada başka bir şey daha vardı, kapağı açık kalmış, içinde yeşil lenslerin olduğu bir kutuydu bu. Üzerinden çıkan eşyaları, odanın dört bir yanında acele acele aramaya devam eden Okan bu sefer de çoraplarını aramaya başlamıştı. Nihayet yataktan yere sıyrılıp düşmüş örtünün altında çoraplarını da bulmuştu. ama orada bir şey daha vardı; içi kendinden şişkin ve dolgulu, takıldığında ise göğüsleri kabarık ve dolgun gösteren dantelli bir sutyendi bu.
         Okan ne paraya, ne de otomobilin anahtarına hiç dokunmadan geldiği gibi evden çıktı ve kapıyı üstünden örtüp, arkasına bile bakmadan koşar adım oradan uzaklaştı. Kaçarken sık sık arkasına bakmaktan kendisini alamıyordu; sanki evle birlikte kadında arkasından gelecek gibi hissediyordu. Epeyi bir yol yürüdükten sonra adımlarını yavaşlattı ve montunun iç cebindeki macera romanıyla durakta otobüs beklemeye başladı. Elinde olmadan derin bir nefes aldı; kendisini saatler boyu tutan bir kapandan kurtulmuşçasına serbest ve özgür hissediyordu…
 
 
Ekleyen:  Ergül İlter
Tarih:  27.3.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Ergül İlter Yazıları
ONUR YOKSUNLUĞUErgül İlter [ 17.4.2015 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLARErgül İlter [ 13.3.2015 Devamı
YIKIM EVLERİ Ergül İlter [ 17.1.2015 Devamı
SAKIZ SARDUNYALARIErgül İlter [ 8.1.2015 Devamı
SUYA DÜŞEN GÖLGELERErgül İlter [ 26.11.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 22.11.2014 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLAR Ergül İlter [ 14.11.2014 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 10.11.2014 Devamı
NİNELER VE DEDELER VE ONLARA EMANET TORUNLAR Ergül İlter [ 31.10.2014 Devamı
ŞİMDİ VEDA ZAMANI Ergül İlter [ 29.9.2014 Devamı
EĞER Ergül İlter [ 10.9.2014 Devamı
SON YUDUMDA Ergül İlter [ 14.8.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 1.8.2014 Devamı
EFENDİLİĞİN-İNSAN OLMANIN NESLİ Mİ TÜKENİYOR NE? Ergül İlter [ 13.1.2013 Devamı
TV LERDE Kİ EVLİLİK PROGRAMLARI Ergül İlter [ 5.1.2013 Devamı
YENİ YIL DA YENİ UMUTLAR Ergül İlter [ 31.12.2012 Devamı
SİLAH (Bireysel Silahlanma) Ergül İlter [ 24.12.2012 Devamı
YENİ YILA HAZIRLANIRKEN Ergül İlter [ 17.12.2012 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 9.11.2012 Devamı
AH ŞU S.P.S LERİN DİĞER YÜZLERİ Ergül İlter [ 3.11.2012 Devamı
SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE PAYLAŞIMLAR Ergül İlter [ 21.10.2012 Devamı
İNSANIN İNSANA ETTİĞİNDEN – İNSANIN İNSANDAN ESİRGEDİĞİ Ergül İlter [ 14.10.2012 Devamı
VAHŞİLEŞTİRDİĞİMİZ HAYVANLAR Ergül İlter [ 7.10.2012 Devamı
SANAT VE UMUT Ergül İlter [ 29.9.2012 Devamı
SESSİZLİĞİ DİNLERKEN Ergül İlter [ 19.9.2012 Devamı
YILDIZ OLSAM GÖKYÜZÜNDE Ergül İlter [ 8.9.2012 Devamı
HİÇ İYİMSER DEĞİLİM Ergül İlter [ 2.9.2012 Devamı
HINÇ Ergül İlter [ 27.8.2012 Devamı
UYANIŞ Ergül İlter [ 19.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (3)Ergül İlter [ 12.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (2.Bölüm)Ergül İlter [ 5.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (1.Bölüm)Ergül İlter [ 30.7.2012 Devamı
YAŞLI ÇİFTErgül İlter [ 23.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (2. ve son bölüm) Ergül İlter [ 20.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (1)Ergül İlter [ 16.7.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam