Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29917881
Bugün Ziyaretçi :  9114
Aktif Ziyaretçiler :  9114

ÇUKUR SEMT ( 4 ) son
 
Celal ve Ümran               
                     Celal, elinde gazete kâğıdına sarılı büyük rakı şişesiyle, evine doğru giderken
Niyazi’yi düşünüyordu, “ Bütün gün tezgâh arkasında pinekliyor kerata, senelerdir ne uzadı ne kısaldı, hazırdan dükkâna konmuş, daha bir fırça boya çekmedi duvarlara. Tembel herif, nasıl içi daralmaz pineklemekten, hayret yahu” diye kendi kendine söyleniyordu.
                Celal, değil bu baraka gibi dükkânda kapanıp çalışmak, kocaman fabrikalarda bile boğulurdu. Çalışırken serbest olmalıydı, tıkılıp kalamazdı öyle iş yerlerinde o, içeri dışarı koşuşturmalıydı. Tamam, karısı çalıştığı fabrikadan her ay aldığı düzenli bir maaş alıyordu ve sosyal sigortası vardı; mantıklı şeylerdi yani ama kendisi için değildi bütün bunlar. Oldum olası denizi seviyordu o, denizin olmadığı yerde yaşayamazdı sanki. Denizi görmeden, kokusunu, sesini duymadan yapamazdı… Ona öyle gelirdi.
Niyazi ile çocukken az mı olta sallamışlardı denize, çaparileri istavrit dolardı salkım saçak; mahallede komşuların, kedilerin bile karnı doyardı. Denizde olmalıydı onun işi; bu yüzden Celal, bu işi bulduğunda ne çok sevinmişti.
Patronunun marinadaki yatında çalışıyordu şimdi. Ama ne çalışmak! Patronu Fahri Bey, ailesiyle veya dostlarıyla, geziye çıksın çıkmasın, yatın bütün işleri Celal’e aitti; gündüz bekçiliği, temizliği, bakımı, tamiri, alışveriş işleri hep ona bakıyordu.
                Fahri Bey, bir gün kendisini yanına çağırıp, lafı hiç döndürüp dolaştırmadan ona şöyle demişti. “Celal, bak sana bir önerim olacak” Sonra, onun cevabını beklemeden, sözlerine devam etmişti. “Bizim marinada amatör kaptan kursu başlamış, böyle yatlar ve tekneler için falan; ücreti neyse ben öderim. Bence sen bu kursa yazıl Celal; hani olur da, açık denizdeyken başımıza bir hal gelebilir, kaptanımız Sadık Bey hastalanabilir, yani her ihtimale karşı amatörce de olsa, kaptanlıktan da bilgin olsun derim, ha ne dersin?”
                 Celal, adamdan tokat yese bu kadar afallamazdı. Fahri Beyin yanından ayrılırken ağzı kulaklarına varıyordu adeta. Daha ilk günden kendi kendine gelin güvey olmaya başlamıştı bile, rütbe atlamıştı sanki, uçuyordu Celal; hayallerinin haddi hesabı yoktu.
Daha sonra gittiği ( Amatör Kaptanlık ) kursundan aldığı belgeyi, patronuna gururla göstermişti; Fahri Bey bayağı memnun olmuş, elini sıkıp tebrik etmişti Celal’i.
                            
                Çocuklar, anahtarla açılıp sertçe kapanan dış kapının sesini duymuşlardı ve üçü de, odanın bir tarafına gidip, sessizce ellerindeki kırık dökük, plastik oyuncaklarıyla oynamaya başlamışlardı.
                Ümran mutfaktaydı, çarpan kapının sesini duymamıştı ama çocukların sesi çıkmayınca, kocasının geldiğini anladı. Ellerini mutfak havlusuna kurularken, eğilip içeriye baktı,
— Sen misin? diye seslendi kocasına.
— Benim, dedi Celal bıkkınca.
Ümran mutfaktan çıkıp onun yanına geldi ve her zaman yaptığı gibi, kocasının çıkardığı ceketini alıp tahta askılığa asarken, o da Celal gibi oldukça yorgun ve bıkkın görünüyordu.
— Hoş geldin, ben sofrayı hazırlayayım, dedi ve kocasının elindeki içki şişesini de alıp, mutfağa döndü.
Celal ayakkabılarını eşiğe yakın çıkarıp, plastik terliklerini giydi ve ellerini yıkamak için musluğa gitti.
Ümran, şişeye sarılı kâğıdı buruşturup çöpe attı ve şişeyi serinlemesi için mutfağın en kuytu yerinde duran, içi su dolu bakır bakracın içine daldırdı; aynı bakraçta, soğuması için doldurulmuş su şişeleri de duruyordu. Genç kadın, biraz evvel kızartma yaptığı tavadaki yanık yağı, tekrar süzerek bir kaba boşalttı, soğuması için mutfak penceresinin dışına koydu ve dibindeki tortu aksın diye tavayı taş lavaboya ters çevirip bıraktı. Bütün ev patlıcan biber kızartması kokmuştu. Ümran çocuklarını, kocası gelmeden önce doyurmuş, içeride onların yataklarını da hazırlamıştı; çocuklar, uykuları gelince, kendi kendilerine uyur kalırlardı zira Celal, içkisini içerken etrafta çocuk sesi duymak istemezdi.
 
Ümran ve Celal, sabah erkenden işlerine gitmek için evden ayrılırlardı, çocuklar henüz uyuyor olurdu. Ümran’ın artık oldukça yaşlanmış olan anne ve babası da, aynı mahallede oturdukları için, kendilerinde de olan anahtarlarıyla gelip, kapıyı açarlar ve akşama kadar torunlarıyla ilgilenirlerdi.
 
                Ümran, kocasına hazırladığı kızartmanın üstüne sarımsaklı yoğurdu boca etti, daha üste de ince kıyılmış maydanozu serpiştirdi. Rakı şişesini ve su şişesini serin suyun içinden çıkardı ve bir beze kurulayıp sofraya getirdi. Yemeğe oturduklarında Celal içkisini bardağına boşaltırken, Ümran’da tabaklara, yemekleri koymaya başlamıştı.
Yemeğini ağır ağır yerdi Ümran ama yine de kocasının ilk dublesini bitirdiğinde, o da yemeğini bitirmiş olurdu. Zaman bir türlü geçmek bilmezdi, saatler sürerdi sofrada beklemesi. Celal’in içkiliyken de öyle bağırıp çağırması yoktu ama kuralları vardı; o, sofrada anlatırken sözünü kesemezdi Ümran, kalkıp çocuklarının üstünü örtemezdi ve kocasının içkisinin son yudumuna kadar, konuşmasının bitmesini beklerdi. Kocasının sızmasını beklerken bazen üç saat, bazen beş saat sofrada otururdu. Anlatırdı da anlatırdı Celal, hep aynı konu aynı kızgınlık. Saatler geçtikçe, içkisini içtikçe öfkesi artar, dili peltekleşir, hızını alamaz, kendi göğsüne yumruğunu vura vura, kendince haksızlıklara dair konuşurdu da konuşurdu. Dişlerini sıkar karısına doğru eğilip, tıslar gibi konuşurdu.
               — Esas ben kaptan olacaktım ki, canına okuduğumun patronu, bak koşuşturur muydu beni sağa sola… Neymiş efendim, kıvırcıkta var mıymış? Taze soğanla kırmızıturpu unutmamak lazımmış… İçkiler yeterlimiymiş… Tuvalet kâğıtları tamam mıymış? Şu işe bak sen yahu… kıçlarını da ben yıkayayım bari!…Öbür kaptan olacak herif var ya... Herif tıraş kokusundan geçilmiyor ha! Neskafesi camın önünde, elinin altında… Kaptan şapkasını da geçirdi mi kafasına, sanırsın paşa!… sanki sadrazamın sol ta.. ğı mübarek!
 
                Böyle uzar giderdi kocasının tek kişilik muhabbeti. Uykusu gelirdi, yorulurdu, bıkkınlaşırdı Ümran; oysa, kocasından sadece bir saat evvel gelirdi eve. İçkisi bitince nihayet sızardı Celal.
Bu akşam da her akşamki gibi sofrada uyuklamamak için, yine düşüncelere dalmıştı genç kadın. Celal’in peltekleşen konuşmalarını duymuyordu artık, sadece dinler gibi yapıyordu.
 
 
Ekleyen:  Ergül İlter
Tarih:  24.4.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Ergül İlter Yazıları
ONUR YOKSUNLUĞUErgül İlter [ 17.4.2015 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLARErgül İlter [ 13.3.2015 Devamı
YIKIM EVLERİ Ergül İlter [ 17.1.2015 Devamı
SAKIZ SARDUNYALARIErgül İlter [ 8.1.2015 Devamı
SUYA DÜŞEN GÖLGELERErgül İlter [ 26.11.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 22.11.2014 Devamı
BUZDOLABI KAPAĞINA TUTTURULAN HAYATLAR Ergül İlter [ 14.11.2014 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 10.11.2014 Devamı
NİNELER VE DEDELER VE ONLARA EMANET TORUNLAR Ergül İlter [ 31.10.2014 Devamı
ŞİMDİ VEDA ZAMANI Ergül İlter [ 29.9.2014 Devamı
EĞER Ergül İlter [ 10.9.2014 Devamı
SON YUDUMDA Ergül İlter [ 14.8.2014 Devamı
KORKUYU BEKLERKEN Ergül İlter [ 1.8.2014 Devamı
EFENDİLİĞİN-İNSAN OLMANIN NESLİ Mİ TÜKENİYOR NE? Ergül İlter [ 13.1.2013 Devamı
TV LERDE Kİ EVLİLİK PROGRAMLARI Ergül İlter [ 5.1.2013 Devamı
YENİ YIL DA YENİ UMUTLAR Ergül İlter [ 31.12.2012 Devamı
SİLAH (Bireysel Silahlanma) Ergül İlter [ 24.12.2012 Devamı
YENİ YILA HAZIRLANIRKEN Ergül İlter [ 17.12.2012 Devamı
10 KASIM’DA KORNA SESLERİ Ergül İlter [ 9.11.2012 Devamı
AH ŞU S.P.S LERİN DİĞER YÜZLERİ Ergül İlter [ 3.11.2012 Devamı
SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE PAYLAŞIMLAR Ergül İlter [ 21.10.2012 Devamı
İNSANIN İNSANA ETTİĞİNDEN – İNSANIN İNSANDAN ESİRGEDİĞİ Ergül İlter [ 14.10.2012 Devamı
VAHŞİLEŞTİRDİĞİMİZ HAYVANLAR Ergül İlter [ 7.10.2012 Devamı
SANAT VE UMUT Ergül İlter [ 29.9.2012 Devamı
SESSİZLİĞİ DİNLERKEN Ergül İlter [ 19.9.2012 Devamı
YILDIZ OLSAM GÖKYÜZÜNDE Ergül İlter [ 8.9.2012 Devamı
HİÇ İYİMSER DEĞİLİM Ergül İlter [ 2.9.2012 Devamı
HINÇ Ergül İlter [ 27.8.2012 Devamı
UYANIŞ Ergül İlter [ 19.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (3)Ergül İlter [ 12.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (2.Bölüm)Ergül İlter [ 5.8.2012 Devamı
MUTLULUK YOLLARI (1.Bölüm)Ergül İlter [ 30.7.2012 Devamı
YAŞLI ÇİFTErgül İlter [ 23.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (2. ve son bölüm) Ergül İlter [ 20.7.2012 Devamı
HAYAT DEVAM EDERKEN (1)Ergül İlter [ 16.7.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam