Okulların açılmasına üç haftadan az bir zaman kaldı. Bu sene planlanandan daha erken açılacak okullar çünkü her zamanki gibi eğitim sistemimiz yine değişti. Yeni sistemi anne gözüyle biraz araştırdım. Okullar açılmadan sizlerle paylaşmak istedim.
Sistemle alakalı olarak yapılan ilk eleştirel yorumlardan birinin matematik dersinin seçmeli olmasıydı. Ancak şunu belirtmek isterim ki matematik dersi şu anda seçmeli dersler sınıfında ve benim lisede okuduğum yıllarda dahi seçmeli ders olarak okutuluyordu. Din dersinin ortak zorunlu ders olması konusu ise şu andan farklıklık arz etmiyor. Bu konudaki görüşüm din derslerinin ‘ Din Teolojisie’ ya da ‘ Dinler Felsefesi’ şeklinde verilme yönündedir.
Yeni sistemde sunulan bir diğer unsurun ders sayılarının azaltılması yönünde. 15-16 olan ders sayısının 6’lı 7’li rakamlara çekilmiş olduğunu görüyoruz. Elbette yeni eklenen derslerde var; örneğin ‘ Bilgi Kuramı’ dersi. Bilgi kuramları dersi ile öğrencilere bilimsel düşünme tarzının öğretilmesi ve bilgiyi geliştirmenin yollarının öğretilmesinin amaçlandığı vurgulanıyor.
Yeni getirilen bir diğer uygulama ise tatil süreleri ile ilgili. Tatillerin kasım ve nisan aylarında iki ara tatil olmak üzere eğitim öğretim dönemine yansıtılması ve yaz tatilinin kısaltılması da yeniliklerin içinde. Bu şekilde sunulan ara tatillerin devamsızlığı azaltacağı düşünülmekte.
Değişen eğitim sistemlerine alışığız doğrusu. O kadar ki değişiklik olmaz ise bir yadırgama içine gireriz. Şimdiye kadar yapılan değişikliklerde sabah kalkıp yeni bir sistemle eğitime başlamak gibi yüksek hızlarla yapıldığı için şok etkisi fazla hissediliyordu doğrusu. Ancak yeni sistemde değişim zamana yayılmış durumda. Bu da hazırlık açısından olumlu olacaktır.
Ancak belirsizlikler de var açıklamalarda. Örneğin yeni sistemde İmam Hatiplerin ve Meslek Liselerinin durumu ne olacak? Ya da okullardaki laboratuvar sayıları artırılacak mı? Unsurlardan birinin ‘ etkinlik’ olduğunu gözönüne alırsak öğrencilerin laboratuvar ortamlarında ve atölyelerde daha fazla bulunmaları gerektiği açık.
Eğitim sisteminin değişmesi eleştirilerini haksız bulan bakanımız, diğer ülkelerde de eğitim sistemlerinin eleştirildiği yönünde bir açıklama yaptı. Ancak şu bilinen bir gerçek, eğitim sisteminin örnek gösterildiği ülkelerde sistemler değişmiyor; aynı sistem üzerinden gelişmeye gidiliyor. Eksiklikler öğretmen eğitimleri ile giderilmeye gayret gösteriliyor. En önemli yatırım öğretmenlere ve laboratuvarlara yapılıyor.
AB eğitim sistemi, İskandinav eğitim sistemi, Japonya, Güney Kore gibi eğitim örneği olan ülkelerde tam da bu uygulama görülmektedir.Eğitimde öğretmenin önemi çok uzun zaman önce kavrandığı için gelişim öncelikle öğretmene yönelik yapılmakta. Pek çok ülke; Finlandiya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, İngiltere, İtalya ve bu ülkeler gibi eğitimi ile ün yapan ülkelerde öğretmenlerin dört yıllık lisans eğitiminden sonra lisans üstü yapmaları mecburi. Öğretmenler sürekli yenilenen eğitimlerle geliştirilmekte ve bu gelişimler takip edilmekte. Elbette bizde olduğu gibi her sınıfta 25-30 öğrencide ( bazen daha da fazla) yok. Eğitimde öğretmenin önemini Lozan kahramanı İsmet Paşa’nın bir anısında hatırlarım: İsmet Paşa memleketi Malatya’yı ziyarete gider. Hemşehrileri sohbet arasında sersenişte bulunurlar ona memleketine yatırım yapmadığı için. Bunu duyan İsmet Paşa kendinden emin konuşur: “ Merak etmeyin, ülkenin en iyi öğretmenlerini Malatya’ya atadım.”
|