Dünyaya şöyle bir bakarsak çok ilginç festivallerle karşılaşırız. Örneğin domates festivali, portakal festivali, peynir festivali... ve daha bir çok ‘yemek ziyan edilerek’ geleneğin sürdürüldüğü festivaller.
Bu gelenekler o insanlar için önemlidir. Kaynaşmak, o gün bunu neden yaptığını gelecek kuşaklara hatırlatmak, yemeklerin o gün heba olmasından daha önemlidir o insanlar için. “ Yemekler ziyan olmuyor mu?” diye sorduğunda cevap genelde aynıdır; “ O yiyecekleri bu gün için yetiştirdik.”
Geçen hafta Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerinin yeni başlayan arkadaşlarına simit atma videosunu ilk gördüğümde doğrusu ben de bir anlam veremedim. Ama hemen akabinde bunun okulun geleneği olduğunu öğrendiğimde epey güldüm.
Okula yeni kayıt olan çocukların ilk girişleri sırasında üst sınıflar onlara simit atıyorlardı. Aslında bu bir karşılama, kabul töreni gibi birşey. Oldukça keyifli benim bakış açıma göre.
Ama gerçekten ilginçtir bir linç kampanyası başladı çocuklar hakkında. Olay o kadar büyütüldü ki şaşkınlık içinde izledim sosyal medyadaki yorumları. Kurtuluş savaşımızdaki 15 liklerin geçişinin fotoğrafı ile birleştirilip “bir onlara bakın bir bunlara” şeklinde oldukça anlamsız yorumlar dahi yapıldı.
Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerine şöyle bir bakarsak, oldukça akıllı, çalışkan ve aydın gençler olduklarını görürsünüz. Özenli aileler tarafından özenle yetiştirilmiş pırıl pırıl aydınlık, genç ve gelecek vaad eden gençlerdir bunlar.
O lisede şu an linç edilmek istenen gençler geleceğin doktorları, öğretmenleri, bilim insanları, programcıları, kim bilir belki astronotları, nobel ödülü adayları, belki sahipleri. O simit atanlardan biri belki kanserin çaresini bulacak, ya da kafasına simit yiyen yeni gelen bir çömez enerji sıkıntısını çözecek bir buluşa imza atacak, petrol bağımlılığından dünyayı kurtaracak...
Gençlerimizi neden bu kadar çabuk harcar olduk. Neden çabuk gaza geliyoruz? Neden gördüğümüz şeyi hemen olumsuz yorumluyoruz. Gençlerimize sahip çıkacağımız yere onları karanlık akılların vicdanlarına bırakıyoruz. Çocukları desteklemek yerine hemen yargılıyoruz. Zaten çökmeye yüz tutmuş bir eğitim sisteminde son kalelerimiz olan yerleri kendi elimizle teslim ediyoruz.
O gün de simitler o gelenek için üretilmiş olsun. Okula yeni gelen çocuklar artık ‘ martı ‘ olduklarını abilerinin ablalarının onlara simit atmasından anlasın ve o okulu kazandıkları için sevinsinler.
Simitler mi, merak etmeyin ziyan edilmediler. Yerden toplanıp kanatlı martılara atıldılar. Kanatsız martılar ise şu an sıralarında geleceğimizi şekillendirmek için ter döküyorlar...
|