Temizlik hastalığı bir hastalık mıdır? Birisi bize temizlik hastası olduğunu söylediğinde ona “ Geçmiş olsun” mu demeliyiz? Yoksa “ Allah şifa versin” mi demek gerekir. Ya da “ Derdi veren dermanını da verir” mi demek uygun kaçar?
Bize temizlik hastası olduğunu söyleyen birine bunların hiçbirini söylemememizin sebebi temizlik hastalığı diye bir hastalığın olmamasıdır. Temizlik hastalığı diye bir hastalık yok. Peki ne var: Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu var (OKB). Bu rahatsızlığa sahip insanlarda görülebilecek davranışlardan biri de temizlik takıntısı olabilir.
Burada Kişilik Bozukluğu terimine dikkat çekmek istiyorum. Bir kişilik bozukluğudur çünkü normal insan davranışı değildir bu rahatsızlığa yakalanan insan davranışı.
Öncelikle Obsesif Kompulsif Bozukluk hastaları ne yazık ki normal bir yaşam süremez. Yaşamları zorluk içindedir. Beyinlerinde devamlı onlara emirler veren rahatsız edici dürtüler hissederler. Örneğin odaya girdiklerinde ışığı dört kere açıp kapatmak, ellerini on iki kere yıkamadan banyodan çıkamamak, çift sayı takıntısı, evi günde altı kere baştan aşağı süpürmek, yeni silinen bir yeri tekrar tekrar silme davranışı, eline bir bez almak ve aynı bezi onlarca defa yıkamak. İşe giderken belli bir adım sayısı atamadığında başına olumsuz bir olayın geleceği korkusu gibi belirtileri de vardır. Ev temizliğinde belli ritüelleri gerçekleştirmediğinde ailesinin başına kötü bir şey geleceği korkusu taşır. Belirli davranışları amaçsızca (ya da gerçek amacı “ kafamın içinden geliyor dediği” dürtülerini rahatlatmak ) tekrarlar. Evi hergün aynı odadan başlayarak aynı düzende süpürmesi, buzdolabını her gün silmesi, bir rafı boş bırakması, elektrik düğmelerini belirli bir sayıda açıp kapatması, başkalarının dokunduğu eşyalara dokunamaması, devamlı çekmeceleri açıp kapatması, ellerini belirli sayıda yıkaması, belli markaların dışına çıkamaması, belirli sayıda eşya barındırması gibi günlük hayatta kişiye gerçekte hiç faydasının olmadığı, aksine kişinin hayatını zorlaştıran eylemleri devamlı tekrar etmesi gibi davranışlardır bunlar.
Temizlik uğuruna olması gerekenden çok daha fazla elektrik ve su harcar. Çok fazla kimyasal madde tüketir. Gereğinden fazla harcama yapar. Zamanını sadece temizliğe harcaması ve başka bir hobi edinememesi, yani kendini geliştirememesini önemsemez. Zararlı bakterilerden kurtulmak uğruna çok değerli yararlı bakterileri de yok ederek bağışıklık sistemini zayırflatır. Yani temizlik takıntısı aslınta dünya için de zararlıdır.
Hafif semptomlar ya da hastalığın ilk evrelerinde kişi kendinde değil başkalarında hata arar. “Ben aşırı temiz değilim, benim davranışlarım normal. Dışarısı mikrop dolu, başka insanlar pis”... gibi bildiğimiz sözler etse de ilerleyen durumlarda kişi artık kendinde bir sorun olduğunu anlar, kurtulmak ister ancak her psikolojik sorunda olduğu gibi bu uzman yardımsız olamaz.
OKB’nin kendisini temizlik ritüellerinde göstermesi gibi bunun tam tersi durum yani hiç temizlik yapmamak ve eşya biriktirmekle de OKB kendini gösterir. Kişi eşyalarını asla terk edemez. Eşyalar ile bir bağ kurar. Her eşyaya kendini haklı çıkartacak bir anlam yükler. Böylece istifçilik başgösterir. Etrafındaki insanların kendini uyarması ise nafiledir çünkü yine psikolojik hastalıkların fenomeni “ Ben haklıyım, siz yanlış yoldasınız!” çelişkisi kendini gösterir. Bu da bir uzmana başvurarak tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır oysa ki.
Temizliğin sağlık açısından önemi su götürmez bir gerçek. İnsan temiz olmalı, nokta. İnsan onuruna yakışır ve sağlık için temiz bir ortamda büyümek hakkı çocuk hakları sözleşmesinde dahi vardır. İnsan hakları beyannamesinde de benzer maddeler var. Yani temizlik şart ama bu temizlik için yaşayacağız
manasına gelmiyor. Evimizi ve çevremizi kendimiz için temiz tutmalıyız. Kendi hayatımızı daha mutlu ve rahat bir şekilde yaşak için. Temizlik yapmak için yaşıyorsak burada bir sorun var demektir.
Temizliğin hastası olmayalım. Temizlik hastası da olmayalım. Ne çok pis, ne çok temiz... Hayatın ritmini bozmayalım.
|