İnternetteki yorumları takip etmeye pek meraklıyımdır doğrusu. İnsanların videoların altına yaptıkları yorumlar bazen videolardan daha çok dikkatimi çeker çünkü insanımız kendini anomim sanarak yapıyor yorumlarını. Yani internete girince kalabalıkta kaybolduğunu sanıyor. Oysa ki asıl kayıt internettedir; buradaki iziniz asla silinmez ve çok uzaklardan da olsa yeriniz bellidir. Dijital dünyanın en iyi yanı budur; kayıt.
İşte yine böyle videolardaki yorumlara göz gezdirirken biri dikkatimi çekti. Böbrek hastası bir genç kız bir böbreğin ne harika bir şey olduğunu anlatıyor ve haftada üç gün diyalize girdiğini böbrek gibi bir organın yapılamadığını belirtiyor ve buradan kendi inancına dem vuruyordu. Elbetteki dikkatimi çeken konu inancı değil insanın kendini yaşatan diyaliz makinesinin kıymetini anlayamamasıydı. Yani bu makineyi ortaya çıkaran bilimin ilerleyiş tarzını anlayamıyordu.
Bir böbreğin oluşumu milyonlarca yıl almaktadır. Bir diyaliz makinesi şunun şurasında 25-30 yıldır insanların hizmetindedir. Bu kadar kısa sürede dahi bir insanı yaşatmaya yetecek fonksiyonları yerine getirebilen bir teknolojidir. 25-30 yılda böbreğin fonksiyonlarına benzer bir makine icad edildi ise bu şu şekilde ilerleyecektir; makine küçülecek vücuda takılabilir bir hale getirilecek, bir süre sonra iyice fonksiyon kazandırılacak ve vücut içine monte edilerek insanın normal yaşamına tamamen uyum saylayacaktır. Böylece böbrek hastalığı diye bir hastalık aklımıza bile gelmeyecektir. Bu ne zaman olacak derseniz bilimin, tıp biliminin son yüzyılda ne büyük bir ilerlemek kaydettiğini düşünürsek oldukça yakın bir gelecek diyebiliriz.
Bilim bize gözlükler verdi; yakını da uzağı da görebiliyoruz. Bilim bizi atlardan indirdi; uzaklar yakın oldu bizler için. Bilim bize aşıları sundu, kader denen pek çok hastalık tarih oldu. Bilim bize dokumayı verdi; hayvan avlayıp postunu giymekten kurtulduk. Bilim bize kitapları verdi; bilgiyi yayar olduk. Bilim bize rontgeni, tomografiyi, emarı sundu. İnsan vücudunda ne varsa artık ekranda. Yüz yıl önce aynı rahatsızlıktan dolayı genç yaşında hayatını kaybedebilecek bir insan bu yılda diyaliz makinesinin sayesinde yıllarca yaşamına devam edebilmekte. Tahta bacaktan, çengel koldan beyin sinirlerinden emir alarak hareket eden eklemli protez kollara bacaklara geçtik. Çok yakında bu protezler yapay ten ile kaplanacak ve kaybedilen bir organ neredeyse eksiksiz olarak yerine takılabilecek.
Bilim ve teknik ilerleme biz onu fark etmesek de, sevmesek de, beğenmesek de, kabul etmesek de devam eder. Buz devri dahi olsa devam eder, savaş dahi olsa devam eder, açlık, yokluk dahi olsa, baskı da olsa, yasak da olsa hiçbir engeli tanımaz. Bilim engellenemez. Çünkü bilim insanın kendisidir. Bilim insan hayatı içindir.
İlk taşın yontulmasından, marsa koloni kurulmasına kadar geçen bu süre bizler için algılaması zor bir zaman aralığı da olsa aslında dünya tarihine bakıldığında oldukça kısa bir süredir. Gelecekte, aklımızın şu an alamayacağı kadar uzun bir gelecekte neler olacağını ise hayal etmek bile zor. Ama bir şeyin hayalinin zor olması onun olmayacağı anlamına gelmez.
“ Sözlerim bilim ile çelişirse, bilimi seçin!”, diyen bir Ata’nın evladı olarak yeni yılda ülkem için bol bilim diliyorum. Tüm ülkemiz için huzur, barış ve bilim dolu bir yıl olsun değerli okurlarım. İyi seneler...
|