Nasıl kızıyorum kendime. Bir sütlaç tarifi almaz mı insan bunca yıl da. Alırda yazmaz mı bir kenara. Ama nerden bilirdim ki ben gideceksin bütün o eşsiz tariflerinle. Ben ardından baka kalacağım şaşkın, çaresiz. Annesiz…
Annesiz kaldım bu anneler gününde. Unutarak benimde bir anne olduğumu kıskandım bütün çocukları. Yaşı kaç olursa olsun annesiz kalınca öksüz kalıyormuş insan. Bir kanadı kırık, içi buruk oluyormuş. Sarılamadığı, koklayamadığı anasının yerini hiç ama hiçbir şey tutmuyormuş.
Hele alamadığım o sütlaç tarifi var ya, içimi nasıl yakıyor bir bilsen. Almaz mı, yazmaz mı insan bir yere. Ben kime soracağım şimdi, ne kadar şekerle ne kadar pirinci nasıl kaynatacağım? Annem senin yaptığın gibi sütlacı ben nasıl yapacağım!..
Hiç ihtiyacım olmamıştı daha önce. Çünkü bütün eşsiz tariflerin bir telefon kadar uzaktı bana. Kilometrelerce uzak bir şehre evlendiğimde bile “anne bu pilavı nasıl yapıyordun” derdim, sen yetişirdin imdadıma. Bir elimde telefon bir elimde kepçe ,sen söylerdin ben katardım tavama biraz sevgi, bir tutam özlem, biraz da tuz..
Sen gittiğinden beri ne yemeklerimin tadı var ne benim.
Kıskanıyorum annesiyle gördüğüm herkesi, Yaşım kaç olursa olsun öksüz kaldım, sensiz kaldım. Annesiz kaldım bu anneler gününde.
….Ya, inanamıyorum nasıl yazmam şu sütlacın tarifini anne!.
Nasıl hiç gitmez sandım, hep telefonun ucundasın sandım. Nasıl sensiz kaldım….
Rüyama gelsen, bir tarif versen, öpsem öpsem seni doyasıya…
Anneler günün kutlu olsun annem.
Senin kadar mükemmel bir anne olurmuyum bilmiyorum. Senin bana sarıldığın gibi sarılıyorum onlara. Unutmasınlar, kahrolmasınlar ardımdan diye bildiğim ne varsa yazıyorum,
Kendi tarifimi kendim yapıyorum. İçine biraz sevgi, biraz özlem birazda şeker katıyorum. Hep bir şey eksik kalıyor ama eksik olanı biliyorum.
Biliyorum da yerini dolduramıyorum.
|