Tipik bir terazi burcuyum. Plansız, organizasyonsuz, estirik akıllı, canı ne isterse o’cu, ‘yumurta kapıya dayandı’cı, Son dakikacı… Hepsi ben.
Benim ne zaman ne yapacağım belli değildir. İsterseniz, bir saat sonra kıyamet kopacak deyin, o tembel canım istemezse şuradan şuraya kıpırdamam. İsterse de, şuracıkta duramam bir dakika, deli gibi koştururum. O yüzden ben dâhil kimse çözebilmiş değildir hala, ben tembel miyim çok mu çalışkanım, iş yapmaz mıyım çok mu yapanım…
Şu meşhur Garfield tiplemesi var ya, kedi halim işte o! Aynı miskinlik, çokbilmişlik ve yatar vaziyetteki kıvrak zekâyla günümü kurtarma telaşında ben.
Neyse bu kadar girizgâh yeter. Niye anlattım bunları? Dün gece saat 22.00 civarında ben Garfield modundan çıkıp, birden atom karınca moduna geçiverdim. Nasıl oldu hiç sormayın bilmiyorum. İhtimal, bünye uzun zamandır miskin kalmaktan sıkıldı hareket istedi.
Evim de bir kiler odası var.
Adı üstünde, ne bulursan bir gün lazım olur mutlaka diye istiflediğin gereksiz eşyalar yığını… Artık öyle bir hal almıştı ki, kapıyı yavaşça aralayıp, elimizdeki lüzümsuz lüzumluyu ilk boşluğa tıkıştırıyorduk. Gecenin o saatinde kendimi elimde su kovası, deterjanlar, çöp torbalarıyla o 2 metrekarelik yığının içinde buluverdim. Bu lazım, bu değil, bu hiç değil, bu belki, aaa yok artık bunuda mı saklamışım şeklinde objektif değerlendirme yöntemleriyle ve kapı önüne yığdığım çöp torbalarıyla cebelleşirken saat 2 ‘ yi bulmuş! Birden bir ses duydum?
Horoz ötüyordu!
Şaka yapmıyorum. Evet, şehir merkezinde oturuyorum. Evet, 9.kattayım. Hayır, etrafta hiç bahçeli ev yok hep apartman. Yok, Iphone 6 yı çıkarttılar da onun melodisi horoz sesi, de değil. Bu bildiğiniz kanlı canlı horoz hayvanı. Ama o da terazi burcuysa hiç şaşırmam. Pazar gecesi 2 ‘de deli gibi temizlik yapmak benim bünyem için nasıl normalse, bu hayvancık da metropol de gece 2 de ötebilir pekâlâ. Anladım yani ben onu. Anlamadığım bu kader kurbanı nasıl düşmüş bizim mahalleye…
Buralarda ramazan davulcusu bile istenmez artık. Hastamız var, yaşlımız- çocuğumuz var, sabah beşte kalkacağız diye bağrışırlar davulcunun tokmağına! Sanki bir zamanlar yok tu bütün bunlar. Genç, sağlıklı ve sabahları istediği kadar uyuyan refah insanlarına hoş gelirdi her hal davul sesi.
Neyse uzattıkça uzattım. Ramazanda çalan davulu, erken öten horozu sevmezler kısacası buralar da horoz kardeş. Gece yarısı temizlik yapan kadını da, ya koca atar camdan ya alt komşu başlar duvarlara vurmaya birazdan.
Gel sen köyüne geri dön ben yatağıma süzüleyim usulca, Vakitlice ötelim
Yoksa…
Ah seni yerler yerler….
25.01.2013
|