Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29911279
Bugün Ziyaretçi :  2232
Aktif Ziyaretçiler :  2232

Hiçbir çocuk öyle bakmasın!
 
      Ada’yla portakal sıkıyoruz, bayılıyor mutfakta bana yardım etmeye. İçimden tam  zamanı keyfi yerinde, deyip konuya giriyorum.
—Ada’cım yarın son bir kez daha hastaneye gideceğiz,
Suratı hemen buruşuyor;
—Hayırrrrr,
—Tatlım doktor amca bir kez daha seni görmek istiyor.
—Tamam. Ama sadece görsün, bir şey yapmasınnnn
 
Bu sabah ki kolundan kan alma operasyonundan sonra, artık doktor amcanın eğlenceli bir yer olmadığına inanıyor.
-Fıstığım yarın gittiğimizde sana şurup verip uyutacaklar,geniz etini alacaklar, sonra uyanacaksın ve evimize döneceğiz..
O kocaman gözlerini gözlerime dikiyor. İçimi delip geçen bir “daha fazlası var mı, doğru söyle anne, canım yanacak mı “ bakışı atıyor bana. Son aylarda “geniz eti” kelimesini öyle çok duydu ki ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve o muhteşem sorusu geliyor;
 
Anne! Geniz eti benim neyim oluyor?
 
Kulaklarıma kadar yayılıyor dudaklarım. O masum merak gülümsetiyor stresli gönlümü.
 
-Anneciğim, gerçi aranızda ciddi bir kan bağınız var ama yine de hiçbir şeyin olmuyor, o yüzden çıkartacak ya zaten doktor amca onu oradan..
 
-          Böyle parmağını burnuma sokup ta mı alacak
-          Yok, onun parmakları kalındır, girmez oraya, cımbızla çeker herhalde,
Diyorum gülerek.
Komiklik yapmanın sırası ya!, tutamıyorum kendimi işte. Anlamıyor ama benden daha faydalı bir bilgi çıkmayacağının da farkında dönüyoruz portakallarımıza.
 
Ağabeyimiz daha da meraklı, bütün gece soruları bitmiyor. “Anne, Adanın neresini keseceklerde alacaklar, ağzından mı burnundan mı?
 
 Biliyorum ki söylesem kafasında o sahneyi canlandıracak;
—Bende bilmiyorum oğlum, yarın doktor amcadan öğrenirim akşam konuşuruz olur mu?
—Tamam…
 
Onlara olayın ne kadar basit, sıradan ve hatta kolayca olacağını anlatmaya çalıştıysam içimde o kadar korkum büyüyordu. Ne kadar zor, insanın çocuğuyla ilgili karar vermesi. Sağlığı için canının yanmasına göz yumması.
Birilerinin gelip, sakinleştiriciden uyuşmuş o minik vücudu kollarınızdan alıp gitmesi. Ameliyathane kapısının, ardından kapanması. Hiç tanımadığınız bir adamın kucağında ellerini size doğru açmış, gözlerindeki şaşkın korkuyu görmeniz. Ama camın ardından artık “Anneee…” deyişini kulaklarınızla değil kalbinizin en derininde duymanız.
 
Az sonra o en kıymetlinizi uyutacaklar, kanatacaklar…
 
“Aman çok basit bir işlem hiç korkmayın… Hemen kalkar üzülmeyin…”
Ah deli misiniz siz! Onun bu hayatta yaşayacağı her acı veren tecrübe beni ezip geçiyor nasıl anlatayım.
Acaba korktu mu, acıdı mı, uyanabilecek mi, ya narkoz fazla gelirse, ya bir aksilik olursa, ya uyandığında beni göremeyip korkarsa…
Ya ecel denen, bunun için bahane arayan o an, bu an sa…
Ah çıldırabilirim. O dev ekranda alt alta isimler sıralı. İsminin baş harfleri, yattığı servis adı, saat ve yanında bir açıklama “ AMELİYATTA”
 
Her bir harf balyoz gibi beynime saplanıyor. Dakikalar saatleri kovalıyor, hala aynı yazı     “AMELİYATTA”
Hani çok basitti, yarım saatte çıkardı! Acaba kulağına tüp takarken bir terslik mi oldu?
Kesin bir şey oldu, şimdi bizi çağıracaklar, şimdi!
 
Kocamla göz göze gelemiyoruz, onun sigara için dışarı çıkışları sıklaştı. Biliyorum gözlerine baksam bırakacağım kendimi, güçlü olmalıyım, onu daha fazla strese sokmayayım bari…
 
İki saat dolmak üzere, artık dayanmam mümkün değil. Beynimden geçen korkunç senaryoları kovalamaktan yorgunum, uyuşmuş pelte gibiyim.
 
Yaşanmışlıklar korkuları körüklüyor. Deneyimler acının derecesini belirliyor. Annemin hastalığıyla mücadele döneminden kalma bir fobim var belli. Hastane, doktor, ameliyathane… Acı eşiğimi, dayanma gücümü sıfırlayan noktalar. Dışarıdan ne kadar sakin, sessiz görünüyorsam içimde o kadar büyük yangınlar alev alev sarıyor. Nefes alamadığımı hissediyorum…
 
“Artık duramayacağım ..”deyip ameliyathaneye koşturuyorum. Kapıda, tek derdi mesaisini doldurmak olan görevliye “Kızım saatlerdir içerde, bilgi almalıyım…” diyorum.
Normalde ; “Aşağıda ki salonda ekrandan takip edin han fendi “ deyip bilgisayarına dönecek adam, gözlerimdeki çağlamaya hazır dalganın şiddetinden etkileniyor. Hızlıca bakışlarını benden kaçırıp içeriye telefon ediyor…
 
Ohhh
Bitmek üzereymiş… Gireyim mi içeriye diyorum çaresizce, “çok küçük, uyandığında beni göremezse korkarrr…”
“Mümkün değil” diyor, “çocukların ayılması kısa sürer burada bekleyin lütfen..”
Başka ne diyor anlayamıyorum kulaklarımdaki uğultudan…
 
Bana bir asır kadar gelen dakikalardan sonra bir hastabakıcıyı görüyorum, sedyede minik bir yeşil örtü, altında bebeğim..hiç kıpırdamıyor…
Koşuyoruz yanına, yüzüstü yatırmışlar, nasıl derin uykuda, korkuyorum, neden uyanmadı, ne oldu, iyimi…
Sakin olun diyor, narkozun etkisi, uyandı aslında…
O muhteşem gözlerini usulca açıp bana bakıyor, hiçbir anlam yok sanki, tekrar kapatıp derin bir uykuya geçiyor.
 
Allah’ım sana şükürler olsun diyorum. Kocamla sımsıkı sarılıp ağlıyoruz, geçti diyor bana, ağlama…
Ama o kontrol edemiyorum kendimi, daha fazla kontrol edemiyorum…
 
Çocuklar hasta olmasın!
Çocuğu daha çözümsüz hastalıklarla mücadele eden anne babalar geliyor aklıma. Yaşadıkları o çaresizlik taşıyor gözyaşlarımdan, ne kadar zormuş.
 
Söz konusu olan insanın çocuğuysa, onun gözlerindeki o kırılgan çaresizlik ve “beni korumadın anne, beni acıtmalarına izin verdin, yanımda değildin, engel olamadın…” o bakış işte. O sessiz bakış, deliyor geçiyor bıçak gibi…
 
Yavrunuz kendi hayatının iz bırakan tecrübelerinden birini yaşarken elinizden tek gelen seyretmek…
 
Çocuklar hasta olmasın, aç kalmasın, sevgisiz kalmasın…
 
Hiçbir çocuk öyle bakmasın!
 
Ekleyen:  Serap Düzgören ARI
Tarih:  29.2.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Serap Düzgören ARI Yazıları
... Bulamıyorum!Serap Düzgören ARI [ 1.4.2017 Devamı
Hoş geldin Eylül...Serap Düzgören ARI [ 2.9.2016 Devamı
Göz bebeğinizi güldürün lütfen!Serap Düzgören ARI [ 30.8.2016 Devamı
Hayat hiçbir şeyi tamamlanmadan bırakmaz.Serap Düzgören ARI [ 13.7.2016 Devamı
EGO’nun sonu kıyamet…Serap Düzgören ARI [ 2.2.2016 Devamı
Saklısını gizlisinden çıkardı hayat… Serap Düzgören ARI [ 5.1.2016 Devamı
Geldik mi bir yılın daha sonunaSerap Düzgören ARI [ 6.12.2015 Devamı
Aile olmak nedir?Serap Düzgören ARI [ 5.11.2015 Devamı
Denge…Serap Düzgören ARI [ 3.10.2015 Devamı
Eylül geldi sonra, bir anda…Serap Düzgören ARI [ 14.9.2015 Devamı
Mücadeleye devam…Serap Düzgören ARI [ 14.8.2015 Devamı
Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Serap Düzgören ARI [ 3.10.2014 Devamı
Atatürk heykelinde bekle beni yavrum… Serap Düzgören ARI [ 30.9.2014 Devamı
Gelecek, bizimle gelecek!Serap Düzgören ARI [ 3.2.2014 Devamı
Efece Haber yeni yaşın kutlu olsun...Serap Düzgören ARI [ 7.11.2013 Devamı
Öteki dünyadan haberlerSerap Düzgören ARI [ 26.8.2013 Devamı
Uzaklarda bir yerlerde Güneşler doğuyor! Serap Düzgören ARI [ 1.7.2013 Devamı
Yaşayamadıkça Özgürce, Mutluluklar biter sevsen de! Serap Düzgören ARI [ 19.6.2013 Devamı
Vakitsiz Öten Horoz’un halleri!Serap Düzgören ARI [ 25.2.2013 Devamı
Geçmişle geleceğin arasında ki krema! Serap Düzgören ARI [ 12.2.2013 Devamı
“Ben bu gün kahvaltı yapamadım!” Serap Düzgören ARI [ 11.1.2013 Devamı
Yılın 365. günüSerap Düzgören ARI [ 1.1.2013 Devamı
Perşembe’den sonraki CUMA! Serap Düzgören ARI [ 20.12.2012 Devamı
Cuma’dan önceki Perşembe ! Serap Düzgören ARI [ 17.12.2012 Devamı
Bir Kasım daha… Serap Düzgören ARI [ 8.11.2012 Devamı
Empatik Sempati! Serap Düzgören ARI [ 26.9.2012 Devamı
Vah benim dört artı dördüme! Serap Düzgören ARI [ 8.9.2012 Devamı
Hastamız var Zafer Bayramımızı kutlayamıyoruzSerap Düzgören ARI [ 30.8.2012 Devamı
Bayramınız Mutlu Olsun ÇocuklarSerap Düzgören ARI [ 20.8.2012 Devamı
Kadın olmak…Serap Düzgören ARI [ 12.8.2012 Devamı
Bize Rağmen Büyüyün!Serap Düzgören ARI [ 4.5.2012 Devamı
Hiç Tanımadığım Komşum Öldü!Serap Düzgören ARI [ 2.5.2012 Devamı
23 NİSANSerap Düzgören ARI [ 23.4.2012 Devamı
Hadi ara baba!Serap Düzgören ARI [ 17.4.2012 Devamı
Techno Romantiğiz vesselam!Serap Düzgören ARI [ 21.3.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam